İki bin yılı aşkın bir süre, devletsiz ve topraksız yaşayan Yahudi milleti, devletlerine, hakikatte I. Dünya Savaşı esnasında İngilizler tarafından yapılan Belfour Deklarasyonu ile fiiliyatta ise II. Dünya Savaşından hemen sonra 15 Mayıs 1948 tarihinde kurulan İsrail din devleti ile resmi olarak kavuşmuşlardır.
1948 yılında kurulan İsrail devletinin topraklarının yüzölçümü kurulduğunda 14.500 kilometre kareye sahipti.
Yahudiler, İsrail devletini resmi olarak kurmadan önce zengin Yahudilerin yardımları ile Ortadoğu coğrafyasında büyük araziler satın almıştı. İsrail devleti kurulduktan sonra Yahudiler (Beni İsrail) bir yandan satın almalarla, diğer taraftan da savaşlarla, topraklarını vaat edilmiş topraklar olan Fırat nehrinden Nil nehrine kadar uzatmaya çalışmışlardır.
Genel olarak Yahudi milletinin, fiiliyatta ise İsrail devletinin "Arz-ı Mev'ud" düşüncesi, fikri, bir kanun, ulaşılması gereken bir hedef, kızıl bir elma, değildir.
"Arz-ı Mev'ud" Yahudilerin kutsal kitaplarında bizatihi Allah-ü Teâlâ'nın İsrail oğullarına vaat ettiği topraklardır. Ahdi Atik'te (Tanab), Tekvin XIX 18-21 şöyle yazılıdır; "Beni İsrail, Allah'ın emirlerini yerine getirirse Allah da onlara, Arz-ı Mev'ud'u verecek" ve "diğer kavimler üzerine hâkimiyetlerini sağlayacaktır." Ahdi Atik (Çıkış), XI 1-6.
İsrail devleti kurulduğundan itibaren, kendi kutsal kitaplarında yazan bu müjdeyle beraber, ister para ile ister savaşlar ile topraklarını genişletebilmelerini, inandıkları Rablerinin ilahi bir armağanı olarak görmüşler ve inanmışlardır.
İsrail devletinin kurulmasının üzerinden yirmi yıl geçmeden, 1967 yılında altı gün savaşları diye bilinen, başta Mısır Arap Cumhuriyeti olmak üzere Suriye ve Ürdün'e yapmış oldukları ani saldırılar ile topraklarını, 68 bin 300 kilometrekarelik bir yüz ölçüme ulaştıran Yahudiler (Beni İsrail), kuruluş topraklarını yaklaşık beş misli büyütmeyi başarabilmiştir.
İlk yirmi yılda topraklarını beş kat genişletebilmek olsa olsa ilahi bir destek, inanılan Rabbin, lütfundan ve ihsanından başka hiçbir şey olamayacağını düşünen Yahudiler, kurulan İsrail devletinin, Tanrının emirlerini yerine getirmede ve diğer devletlere ve milletlere hakimiyet kurmada en büyük etken olduğu düşüncesinde idiler.
Ta ki günler 6 Ekim 1973 gösterdiğinde Yahudilerin en büyük bayramı olan Yom Kippur gününde, Mısır ve Suriye askeri güçlerinin başlattıkları ani saldırılar ile Sina Yarım Adası'nda, İsrail devleti kurulduğundan beri ilk defa gerilemek zorunda kalmış, ilk defa toprak kaybetmiş ve Kutsal Kitap Müjdesi "Arz-ı Mev'ud" sekteye uğramıştır.
Bu savaş neticesinde dünyada meydana gelen petrole bağlı ekonomik krizlerin baş göstermesi neticesinde, bir dizi antlaşmalarla İsrail, Sina Yarım Adası'nı 27 Nisan 1982'de tamamen Mısır'a bırakmak zorunda kalmış, ilk defa işgal ettiği topraklardan çıkmak zorunda kalarak, 68 bin 300 kilometrekarelik yüzölçümüne ulaşan toprak büyüklüğü, 20.077 kilometrekareye gerilemiştir.
İsrail'i, Ortadoğu'da kurulduğundan beri, işgal ettiği topraklardan savaş ve antlaşmalarla çıkartabilmiş Arz-ı Mev'ud'u, sekteye uğratmış tek devlet Mısır devletidir.
Bu büyük zaferin yıldönümü kutlamaları sırasında Enver Sedat'ın resmigeçit törenindeki askerler tarafından öldürülmesi (6 Ekim 1981 tarihindeki, İsrail'in Sina'dan çekilmesini göremeden) Mısır Cumhurbaşkanının neden öldürüldüğünü en açık şekilde ortaya koymaktadır.
- Sizce zulüm nedir? / 08.03.2024
- Allah adına konuşmak / 26.02.2024
- Kimi sevmemiz lazım! / 25.12.2023
- Diyanet’e açık mektup / 17.11.2023
- ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyen olun! / 10.11.2023
- Vatandaşlık hakları ve Alucralılık! / 04.11.2023
- Nice yüzyıllara / 30.10.2023
- Eğitimden ne anlıyoruz? / 21.09.2023
- Aldananlar ve aldatanlar / 07.09.2023