İlk Sayın Başbakanın, “sayın” dediği, “bebek katili” Apo’ya şimdilerde Yargıtay’da “sayın” denilmesi özgürlüğünü verdi. Yani demokrasimiz işliyor aynen 1997’lerde olduğu gibi.
Apo paketlenip, sahipleri tarafında iade edilmişti. Ama son kullanma tarihi henüz dolmadığı için gerekli ortamda hazırlanmıştı.
Türk yargısı önünde aciz, çaresiz, ne olur ben ettim siz etmeyin, görüntüsü veren Apo, kahraman (!) olacağı günleri hayal bile edemiyordu.
Evet, Apo artık bir kahramandır (sahiplerine göre!). Ve bu naylon kahramanlığı senin, benim oyumla Meclis’e giden, bizim Meclis’e, TBMM’ye giden milletin vekilleri verdi. Yine senin, benim para vererek aldığımız gazete, izlediğimiz TV’ler bu naylon kahramanın avukatı oldular.
Türk yargısı, Apo’nun idamına karar vermiş, yüksek yargı da bunu onaylamıştı. Ama milletin iradesinin tecelligahı kabul edilen Meclis, başka tecellileri yansıtmış, aldığı kararla Apo’nun idamını engellemişti. Şu evet, dedi, bu hayır, dedi ayaklarını geçelim. MHP, CHP, DYP, AKP, DSP, YDP, SP hepsi sorumludur. MHP hayır demişmiş, Üsküdar’dan sonra mı?
Neyse asıl konum bu değildi, konuya gelelim. En iyi tarifini Emin Çalaşan’ın yaptığı Ertuğrul Özkök, Yeniçağ’dan Servet Avcı’nın yazdığı, Apo’yu ipten kurtarmak için harekete geçen medya ve köşe yazarlarını deşifre ettiği yazıdan, bende faydalanayım dedim.
Özkök o günkü yazısının altına ıslak imzasını attığını itiraf ediyor. Ama Servet Avcı öyle bir detay yakalamış ki, onu da Özkök tamamen tesadüfe bağlıyor.
O detay aynı gün çok farklı medya gruplarındaki yazarların ortak yazısı; Hayır, Apo’yu asmayın.
Neden mi? Özkök’e göre; “…Evet bu gazeteciler o gün, birbirinden habersiz, aynı şeyi yazmışlardır. Temel mesajları şu olmuştur: “Sakın Öcalan’ı asmayın. Ülkeyi içinden çıkılamaz bir batağa sokarsınız. İyi ki bu yazıları yazmışlardır, iyi ki Türkiye o gün bu hatayı işlememiştir.”
2012 yılındayız. Eski genelkurmay başkanımız “silahlı örgüt kurma” suçundan tutuklu. On binlerce insanımızın ölümüne sebep olan, terör örgütünün başı olduğunu itiraf eden, mahkemelerin idamına karar verdiği bu bebek katili için iktidar “ev hapsi” düşünürken, Türkiye’nin önemli köşe yazarlarından sayılan (!) Ertuğrul Özkök; “İyi ki Türkiye o gün bu hatayı işlememiştir” diyor bugün.
Şimdi, o gün yani 26 Kasım 1999’da kim neler yazmış Servet Avcı’nın derlemesinden okuyalım;
“…1999 yılında Yargıtay, Abdullah Öcalan’a verilen idam cezasını onaylayınca, koalisyonu oluşturan 3 partinin lideri toplanıp nihai kararı almadan kısa süre önce, medyada bir çete harekete geçip, onu ipten almak için bir kampanya başlatmış. (Servet Avcı)” (Bir kaçını aktarıyorum)
Ertuğrul Özkök; “Öcalan’ın idamını isteyenler, darağacı üzerinden siyaset yapıyor. Onları ekarte edip, aklımızla, mantığımızla karar vermeliyiz. Bunun sonunda ülkemiz uzun yıllardan beri hak ettiği barışa kavuşur...”
Fehmi Koru; “İdam kararının infazı Türkiye’yi dış dünyadan kopartan, içe kapatan bir sonuç verecek, içeride de temel hak ve özgürlükler mücadelesini sakatlayacaktır. Bu tehlikeli bir gelişme...”
Ömer Çelik; “İdam kararının infaz edilmesi halinde Türkiye demokratik süreçten dışlanır. Öcalan’ın idamı, siyasetin işleme şansını da, Türkiye’nin demokratik kanallarla dünyaya katılma şansını da gömecektir...”
Tufan Türenç; “Bu idam Avrupa camiasından tecrit edilmemize neden olacaksa, bunun için çocuklarımızın geleceğini feda etmeye değer mi?”
Oktay Ekşi; “İdam isteyenleri, ‘30-40 yıl öncesinin Afrika’sında, eline bir beyaz derili insan düşmüş gibi tamtamlar çalarak sevinenlere benzetmiş, onlara şu aklı vermiş: Aynı Afrika’nın artık demokrasiyle yönetilmeyi deneyecek düzeye geldiğini görmeli ve kendinizi yamyamların düzeyinden kurtarmalısınız!..”
Oral Çalışlar; “15 yıllık büyük acıların ardından, Güneydoğu’da sular durulurken, halk rahatlamışken, ölüm uzaklaşırken, yeni çatışmaları kışkırtacak çatışmalardan uzak durmak gerekiyor.”
Şükrü Elekdağ; “Türkiye’de barış ve huzurun yaşaması için Öcalan yaşamalı.”
Güneri Cıvaoğlu; “Bu duyarlı konuda sağduyumuzu korumamız gerekir. İnsanlarımızın derin acılarını yüreğimizde hissetmeliyiz.”
Taha Akyol; “Türkiye’nin iç ahengi ve dış itibarı bunu gerektiriyor.”
Haluk Şahin; “Türkiye bu davayla bir yol ayrımına girdi: Avrupalı olmak istiyor muyuz, istemiyor muyuz? Kovboy filmlerindeki gibi, ağaca ip fırlatıp Apo’yu sallandırmak doğru mudur? Sanmıyoruz.”
Fatih Altaylı; “Kalbim başka aklım başka şeyler söylüyor.”
Sedat Ergin; “Hükümet Öcalan konusundaki adımlarını atarken, Avrupa sistemi içinde kalıp kalmak istemediğine de karar vermek zorundadır!..”
Emin Çölaşan; “İdamı bin kez hak etmiştir… Ülkemizin çıkarları için idam edilmeyebilir…”
Akın Aydın 2012; Her Türk vatandaşı kimin peşinden gittiğine, kimin fikirleri ile hayata baktığına, kime ve ne için maddi çıkarlar sağladığına, iyice bakmalıdır. Çünkü yarının telafisi yok…
Apo paketlenip, sahipleri tarafında iade edilmişti. Ama son kullanma tarihi henüz dolmadığı için gerekli ortamda hazırlanmıştı.
Türk yargısı önünde aciz, çaresiz, ne olur ben ettim siz etmeyin, görüntüsü veren Apo, kahraman (!) olacağı günleri hayal bile edemiyordu.
Evet, Apo artık bir kahramandır (sahiplerine göre!). Ve bu naylon kahramanlığı senin, benim oyumla Meclis’e giden, bizim Meclis’e, TBMM’ye giden milletin vekilleri verdi. Yine senin, benim para vererek aldığımız gazete, izlediğimiz TV’ler bu naylon kahramanın avukatı oldular.
Türk yargısı, Apo’nun idamına karar vermiş, yüksek yargı da bunu onaylamıştı. Ama milletin iradesinin tecelligahı kabul edilen Meclis, başka tecellileri yansıtmış, aldığı kararla Apo’nun idamını engellemişti. Şu evet, dedi, bu hayır, dedi ayaklarını geçelim. MHP, CHP, DYP, AKP, DSP, YDP, SP hepsi sorumludur. MHP hayır demişmiş, Üsküdar’dan sonra mı?
Neyse asıl konum bu değildi, konuya gelelim. En iyi tarifini Emin Çalaşan’ın yaptığı Ertuğrul Özkök, Yeniçağ’dan Servet Avcı’nın yazdığı, Apo’yu ipten kurtarmak için harekete geçen medya ve köşe yazarlarını deşifre ettiği yazıdan, bende faydalanayım dedim.
Özkök o günkü yazısının altına ıslak imzasını attığını itiraf ediyor. Ama Servet Avcı öyle bir detay yakalamış ki, onu da Özkök tamamen tesadüfe bağlıyor.
O detay aynı gün çok farklı medya gruplarındaki yazarların ortak yazısı; Hayır, Apo’yu asmayın.
Neden mi? Özkök’e göre; “…Evet bu gazeteciler o gün, birbirinden habersiz, aynı şeyi yazmışlardır. Temel mesajları şu olmuştur: “Sakın Öcalan’ı asmayın. Ülkeyi içinden çıkılamaz bir batağa sokarsınız. İyi ki bu yazıları yazmışlardır, iyi ki Türkiye o gün bu hatayı işlememiştir.”
2012 yılındayız. Eski genelkurmay başkanımız “silahlı örgüt kurma” suçundan tutuklu. On binlerce insanımızın ölümüne sebep olan, terör örgütünün başı olduğunu itiraf eden, mahkemelerin idamına karar verdiği bu bebek katili için iktidar “ev hapsi” düşünürken, Türkiye’nin önemli köşe yazarlarından sayılan (!) Ertuğrul Özkök; “İyi ki Türkiye o gün bu hatayı işlememiştir” diyor bugün.
Şimdi, o gün yani 26 Kasım 1999’da kim neler yazmış Servet Avcı’nın derlemesinden okuyalım;
“…1999 yılında Yargıtay, Abdullah Öcalan’a verilen idam cezasını onaylayınca, koalisyonu oluşturan 3 partinin lideri toplanıp nihai kararı almadan kısa süre önce, medyada bir çete harekete geçip, onu ipten almak için bir kampanya başlatmış. (Servet Avcı)” (Bir kaçını aktarıyorum)
Ertuğrul Özkök; “Öcalan’ın idamını isteyenler, darağacı üzerinden siyaset yapıyor. Onları ekarte edip, aklımızla, mantığımızla karar vermeliyiz. Bunun sonunda ülkemiz uzun yıllardan beri hak ettiği barışa kavuşur...”
Fehmi Koru; “İdam kararının infazı Türkiye’yi dış dünyadan kopartan, içe kapatan bir sonuç verecek, içeride de temel hak ve özgürlükler mücadelesini sakatlayacaktır. Bu tehlikeli bir gelişme...”
Ömer Çelik; “İdam kararının infaz edilmesi halinde Türkiye demokratik süreçten dışlanır. Öcalan’ın idamı, siyasetin işleme şansını da, Türkiye’nin demokratik kanallarla dünyaya katılma şansını da gömecektir...”
Tufan Türenç; “Bu idam Avrupa camiasından tecrit edilmemize neden olacaksa, bunun için çocuklarımızın geleceğini feda etmeye değer mi?”
Oktay Ekşi; “İdam isteyenleri, ‘30-40 yıl öncesinin Afrika’sında, eline bir beyaz derili insan düşmüş gibi tamtamlar çalarak sevinenlere benzetmiş, onlara şu aklı vermiş: Aynı Afrika’nın artık demokrasiyle yönetilmeyi deneyecek düzeye geldiğini görmeli ve kendinizi yamyamların düzeyinden kurtarmalısınız!..”
Oral Çalışlar; “15 yıllık büyük acıların ardından, Güneydoğu’da sular durulurken, halk rahatlamışken, ölüm uzaklaşırken, yeni çatışmaları kışkırtacak çatışmalardan uzak durmak gerekiyor.”
Şükrü Elekdağ; “Türkiye’de barış ve huzurun yaşaması için Öcalan yaşamalı.”
Güneri Cıvaoğlu; “Bu duyarlı konuda sağduyumuzu korumamız gerekir. İnsanlarımızın derin acılarını yüreğimizde hissetmeliyiz.”
Taha Akyol; “Türkiye’nin iç ahengi ve dış itibarı bunu gerektiriyor.”
Haluk Şahin; “Türkiye bu davayla bir yol ayrımına girdi: Avrupalı olmak istiyor muyuz, istemiyor muyuz? Kovboy filmlerindeki gibi, ağaca ip fırlatıp Apo’yu sallandırmak doğru mudur? Sanmıyoruz.”
Fatih Altaylı; “Kalbim başka aklım başka şeyler söylüyor.”
Sedat Ergin; “Hükümet Öcalan konusundaki adımlarını atarken, Avrupa sistemi içinde kalıp kalmak istemediğine de karar vermek zorundadır!..”
Emin Çölaşan; “İdamı bin kez hak etmiştir… Ülkemizin çıkarları için idam edilmeyebilir…”
Akın Aydın 2012; Her Türk vatandaşı kimin peşinden gittiğine, kimin fikirleri ile hayata baktığına, kime ve ne için maddi çıkarlar sağladığına, iyice bakmalıdır. Çünkü yarının telafisi yok…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025