Bir tane geri zekâlı Amerikalı çıkmış boş boş konuşuyor!
İsmi, Pentagon lehine yaptığı çalışmalarla tanınan Michael Rubin.
National Security Journal'da yayınlanan makalesinde, İsrail'in Türkiye'ye komşu olduğunu ve Pentagon'un savaş senaryolarına hazır olması gerektiğini yazmıştı.
Michael Rubin, "İsrail-İran Savaşı, İsrail-Türkiye Savaşı İçin Bir Prova Olabilir mi?" başlıklı yazısında İran'ın dini liderleri Humeyni ve Hamaney ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın politikaları arasındaki benzerliklere dair şu iddialarda bulunmuştu:
"Erdoğan, İran'ın dini liderleri gibi, ülkesinin yerli savunma sanayiyle gurur duyuyor. Tıpkı İran'ın yaptığı gibi Türkiye de elektrik üretimi bahanesiyle nükleer tesis inşa ediyor. Bu muhtemelen gizli bir nükleer programın parçası. Resmi tanımlama olsun ya da olmasın, Türkiye de İran gibi artık terörü destekleyen bir devlet gibi davranıyor. HAMAS'a verdiği destek konusunda pişmanlık duymuyor. Üstelik HAMAS liderlerinin Türkiye'de İsrail'e yönelik saldırılar planlamasına izin veriyor."
Daha yakın zamanda, Erdoğan rejimi Hizbullah'ın terör faaliyetlerini sürdürebilmesi için para aklamasına yardım etti. Erdoğan'ın Yahudileri ve Yahudi devletini hedef alan İsrail'in yok edilmesine yönelik söylemi de Humeyni ve Hamaney'in 'İsrail'i haritadan silme' çağrılarına paralellik gösteriyor. Kısaca, İran rejiminin çöküşü HAMAS ve Hizbullah'ı 'yetim' bırakma tehdidi oluştururken, Erdoğan onların 'üvey ebeveyni' olmaya hazırlanıyor."
İş iki ülke arasında bir oldubitti sonucu ve bir anda savaşa evrilirse ne olur?
Bizim bazı akıl özürlü siyasetçilerimizin zannettiğinin aksine, NATO yüzde bin Türkiye'nin aleyhine olacak şekilde karar alır ve harekete geçer!
O zaman mı anlayacaklar terör örgütlerinin orkestra şefi olan NATO'nun ne menem şey olduğunu?
NATO şu ana kadar bizim lehimize olan hangi bir karar açıklamış veya tavır almıştır.
Başımıza örülen tüm çorapların sebebi, hiç kuşkunuz olmasın ki NATO'dur.
Türkiye'de sokakların karışması, sağ-sol, Sünni-Alevi ayrışması gibi toplumsal bütünlüğümüzü ve ahengimizi dinamitleyen gizli el, daima NATO olmuştur.
Bazı emekli askerlerimiz ve Büyük Elçilik yapmış kimi şahsiyetlerin konuşmalarında yere göğe sığdıramadıkları NATO, Türkiye'nin en azılı düşmanlarının birinci sırasında yer alır!
Aşağılık kompleksiniz batsın sizin!
Atatürk'ün kurduğu bu asil ve şerefli Türk ordusundan NATO'cu çıkamaz!
Ben mi sadece böyle düşünüyorum?
Rubin şerefsizi yazısında, "Tel Aviv ve Tahran'ı vuran füzeler birkaç yıl içinde Ankara'ya yönelir mi? Ve Türk savaş uçakları ABD üretimi olanlar da dahil İsrail'i vurmak için Türk üslerinden havalanır mı?" sorusunu gündeme getirip kendisi yanıtlıyor:
"Türkiye'nin NATO'daki varlığı karmaşıklığa neden oluyor. Ama bu karmaşıklık sadece NATO, İsrail'i saldırgan olarak tanır ve 5. Madde'yi uygulamayı seçerse geçerli olur. Bu maddenin işleyebilmesi için oy birliği zorunluluğu var. 5. Madde, ABD'nin veto gücünü kullanması halinde Türkiye'nin aleyhine işleyecek şekilde çalışabilir."
Adam daha ne desin.
Şimdi asıl mesele, İsrail'in bize kendince ürettiği bahanelerle saldırıp saldırmayacağından çok daha farklıdır.
Böyle bir savaş çıkarsa ne olur sorusuna tek bir cümle ile son kısımda yanıt vereceğim.
Sevgili okurlarım sizce bugün Türkiye'nin en önemli sorunu nedir?
Bu içi boş tartışmalar mıdır?
86 milyonluk bir ülkede, 7/24 saat Ekrem İmamoğlu temalı mitingler ve bunların yansımalarını dinlemek zorunda mıyız?
Ben bunu derken, İmamoğlu'nun önemsiz birisi veya suçlu olduğu imasında bulunmuyorum.
Bu sene sadece ormanlarımız yangın yerine dönmedi.
Marketler ve Pazar yerleri, kısaca tüm piyasa yangın yerine dönmüştür.
Ben bu kadar plansız ve programsız bir iktidarı hayatımda hiç görmedim, okumadım.
Her taraf tel tel dökülüyor.
Emeklinin aldığı maaş, açlık sınırının yarısı.
Vasat bir konutun kirası, 20 bin tl.
Marketten bir poşetle çıkıyorsunuz, en az 2 bin tl.
Limon takası ile Türkiye'nin en ağır sanayi kuruluşlarını kuran ülkeydik, şimdi aynı limonu tane olarak alıyoruz.
Kişi başı milli gelirimiz 15 bin dolar deniliyor!
Yani 4 kişilik bir haneye yılda, 2 milyon 520 bin lira giriyormuş!
Tabi bunlar Hollywood'lu rakamlar.
Aslında yok ama varmış gibi sunuluyor.
Oysa gerçekte 4 kişilik ailede bir emekli varsa, eşi çalışmıyor ve iki çocuğu da okuyorsa o eve gerçekte yılda giren para, 201 bin 600 liradır.
Elbette ki bunun daha da altı ve biraz daha üstü olanlar söz konusudur.
Gençlerimiz o kadar zeki ki, hepsi kendini yurt dışına atmaya çalışıyor.
Umutları tükenmiş, evlenme yaşı çoktan geçmiş gençlerimiz nasıl ve hangi parayla yuva kuracak.
Bir diğer yandan tamamen boş bırakılan ekonomi ve bunun sonucu sokaklarda oluşan manzara, insanın içini acıtmaktadır.
Hiçbir işi gücü olmayan ve bir yere aidiyet duygusu bulunmayan gençliğimiz, kendisine sahip çıkıyormuş gibi zannedilen çete ve terör örgütlerinin kurduğu tuzaklara düşmektedir.
Uyuşturucu, yasak bahis vs. ne kadar pis ve illegal işler varsa, maalesef gençliğimizi onun içinde ve bu karanlık odakların kucağında görüyoruz.
Şimdi siz söyleyin Allah aşkına!
Türkiye'nin konuşması gereken mevzu bunlardan hangisidir?
Hiçbir işgalci ülke, Türk milletine ve gençliğine bu kadar zarar veremez.
Hatta bütün dünya toplansa, bu kadar perişanlığı aynı anda bu millete yaşatamaz.
Hadi diyelim böyle bir savaş ihtimali var ve sonuçları ne olur.
Bir kere Milli Savunma Sanayi'mizde alın teri döken tüm Mühendislerimizi ve pırlanta gibi çalışan evlatlarımızı, alınların öpüyor ve tebrik ediyorum.
Çok güzel işlere imza atıyorlar.
Onlar fazlasıyla görevini yerine getiriyor.
Türk ordusu da bizim şeref ve izzetimizdir.
Onlara sonsuz bir güvenimiz vardır.
Ancak daha yapılması gereken bu anlamda çok işler vardır.
Bir taraftan ABD'nin, diğer taraftan bizim Savunma Sanayi'mize ayırdığımız bütçelere bakın, ne demek istediğimi net bir şekilde anlarsınız.
Bir yanda 1 trilyon dolar, bizde ise 40-50 milyar dolar.
İsrail'in GSMH'sından AR-GE'ye ayırdığı pay yüzde 6, bizde ise yüzde 1'dir.
Karşınızda İsrail yoktur, ABD ve bileşen ülkeler vardır ve her an hazır ve nazırdır.
Bizim yanımızda ise an itibariyle hiçbir Allah kulu yoktur.
O itibarla, NATO'dan planlı ve kademeli bir şekilde çıkmanın ve eş zamanlı olarak, BRICS ülkeleri ile stratejik ortaklıklara gitmenin hesabı yapılmalıdır.
Sadece karşımızda İsrail olsa, 24 saatte yok olur.
İşte tüm bu ahval ve şeraitten hareketle, izlenmesi gereken tek bir yol vardır ve aynı zamanda bu bizim için, yegâne kurtuluş yoludur.
Eşsiz önderimiz yüce Atatürk'ün emaneti olan ilke ve devrimlere, sımsıkı sarılmak bizim için tek ve biricik kurtuluş olacaktır.
Bütün bunları yapabilmek için mutlak ve muhakkak bir ekonomi modeline ihtiyaç vardır.
O model de, Hüseyin Baş'ın partisi BTP'de hazırdır.
Yeter ki, gerçekten milletin geleceği ve ülkenin bekası düşünülsün.
İsmi, Pentagon lehine yaptığı çalışmalarla tanınan Michael Rubin.
National Security Journal'da yayınlanan makalesinde, İsrail'in Türkiye'ye komşu olduğunu ve Pentagon'un savaş senaryolarına hazır olması gerektiğini yazmıştı.
Michael Rubin, "İsrail-İran Savaşı, İsrail-Türkiye Savaşı İçin Bir Prova Olabilir mi?" başlıklı yazısında İran'ın dini liderleri Humeyni ve Hamaney ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın politikaları arasındaki benzerliklere dair şu iddialarda bulunmuştu:
"Erdoğan, İran'ın dini liderleri gibi, ülkesinin yerli savunma sanayiyle gurur duyuyor. Tıpkı İran'ın yaptığı gibi Türkiye de elektrik üretimi bahanesiyle nükleer tesis inşa ediyor. Bu muhtemelen gizli bir nükleer programın parçası. Resmi tanımlama olsun ya da olmasın, Türkiye de İran gibi artık terörü destekleyen bir devlet gibi davranıyor. HAMAS'a verdiği destek konusunda pişmanlık duymuyor. Üstelik HAMAS liderlerinin Türkiye'de İsrail'e yönelik saldırılar planlamasına izin veriyor."
Daha yakın zamanda, Erdoğan rejimi Hizbullah'ın terör faaliyetlerini sürdürebilmesi için para aklamasına yardım etti. Erdoğan'ın Yahudileri ve Yahudi devletini hedef alan İsrail'in yok edilmesine yönelik söylemi de Humeyni ve Hamaney'in 'İsrail'i haritadan silme' çağrılarına paralellik gösteriyor. Kısaca, İran rejiminin çöküşü HAMAS ve Hizbullah'ı 'yetim' bırakma tehdidi oluştururken, Erdoğan onların 'üvey ebeveyni' olmaya hazırlanıyor."
İş iki ülke arasında bir oldubitti sonucu ve bir anda savaşa evrilirse ne olur?
Bizim bazı akıl özürlü siyasetçilerimizin zannettiğinin aksine, NATO yüzde bin Türkiye'nin aleyhine olacak şekilde karar alır ve harekete geçer!
O zaman mı anlayacaklar terör örgütlerinin orkestra şefi olan NATO'nun ne menem şey olduğunu?
NATO şu ana kadar bizim lehimize olan hangi bir karar açıklamış veya tavır almıştır.
Başımıza örülen tüm çorapların sebebi, hiç kuşkunuz olmasın ki NATO'dur.
Türkiye'de sokakların karışması, sağ-sol, Sünni-Alevi ayrışması gibi toplumsal bütünlüğümüzü ve ahengimizi dinamitleyen gizli el, daima NATO olmuştur.
Bazı emekli askerlerimiz ve Büyük Elçilik yapmış kimi şahsiyetlerin konuşmalarında yere göğe sığdıramadıkları NATO, Türkiye'nin en azılı düşmanlarının birinci sırasında yer alır!
Aşağılık kompleksiniz batsın sizin!
Atatürk'ün kurduğu bu asil ve şerefli Türk ordusundan NATO'cu çıkamaz!
Ben mi sadece böyle düşünüyorum?
Rubin şerefsizi yazısında, "Tel Aviv ve Tahran'ı vuran füzeler birkaç yıl içinde Ankara'ya yönelir mi? Ve Türk savaş uçakları ABD üretimi olanlar da dahil İsrail'i vurmak için Türk üslerinden havalanır mı?" sorusunu gündeme getirip kendisi yanıtlıyor:
"Türkiye'nin NATO'daki varlığı karmaşıklığa neden oluyor. Ama bu karmaşıklık sadece NATO, İsrail'i saldırgan olarak tanır ve 5. Madde'yi uygulamayı seçerse geçerli olur. Bu maddenin işleyebilmesi için oy birliği zorunluluğu var. 5. Madde, ABD'nin veto gücünü kullanması halinde Türkiye'nin aleyhine işleyecek şekilde çalışabilir."
Adam daha ne desin.
Şimdi asıl mesele, İsrail'in bize kendince ürettiği bahanelerle saldırıp saldırmayacağından çok daha farklıdır.
Böyle bir savaş çıkarsa ne olur sorusuna tek bir cümle ile son kısımda yanıt vereceğim.
Sevgili okurlarım sizce bugün Türkiye'nin en önemli sorunu nedir?
Bu içi boş tartışmalar mıdır?
86 milyonluk bir ülkede, 7/24 saat Ekrem İmamoğlu temalı mitingler ve bunların yansımalarını dinlemek zorunda mıyız?
Ben bunu derken, İmamoğlu'nun önemsiz birisi veya suçlu olduğu imasında bulunmuyorum.
Bu sene sadece ormanlarımız yangın yerine dönmedi.
Marketler ve Pazar yerleri, kısaca tüm piyasa yangın yerine dönmüştür.
Ben bu kadar plansız ve programsız bir iktidarı hayatımda hiç görmedim, okumadım.
Her taraf tel tel dökülüyor.
Emeklinin aldığı maaş, açlık sınırının yarısı.
Vasat bir konutun kirası, 20 bin tl.
Marketten bir poşetle çıkıyorsunuz, en az 2 bin tl.
Limon takası ile Türkiye'nin en ağır sanayi kuruluşlarını kuran ülkeydik, şimdi aynı limonu tane olarak alıyoruz.
Kişi başı milli gelirimiz 15 bin dolar deniliyor!
Yani 4 kişilik bir haneye yılda, 2 milyon 520 bin lira giriyormuş!
Tabi bunlar Hollywood'lu rakamlar.
Aslında yok ama varmış gibi sunuluyor.
Oysa gerçekte 4 kişilik ailede bir emekli varsa, eşi çalışmıyor ve iki çocuğu da okuyorsa o eve gerçekte yılda giren para, 201 bin 600 liradır.
Elbette ki bunun daha da altı ve biraz daha üstü olanlar söz konusudur.
Gençlerimiz o kadar zeki ki, hepsi kendini yurt dışına atmaya çalışıyor.
Umutları tükenmiş, evlenme yaşı çoktan geçmiş gençlerimiz nasıl ve hangi parayla yuva kuracak.
Bir diğer yandan tamamen boş bırakılan ekonomi ve bunun sonucu sokaklarda oluşan manzara, insanın içini acıtmaktadır.
Hiçbir işi gücü olmayan ve bir yere aidiyet duygusu bulunmayan gençliğimiz, kendisine sahip çıkıyormuş gibi zannedilen çete ve terör örgütlerinin kurduğu tuzaklara düşmektedir.
Uyuşturucu, yasak bahis vs. ne kadar pis ve illegal işler varsa, maalesef gençliğimizi onun içinde ve bu karanlık odakların kucağında görüyoruz.
Şimdi siz söyleyin Allah aşkına!
Türkiye'nin konuşması gereken mevzu bunlardan hangisidir?
Hiçbir işgalci ülke, Türk milletine ve gençliğine bu kadar zarar veremez.
Hatta bütün dünya toplansa, bu kadar perişanlığı aynı anda bu millete yaşatamaz.
Hadi diyelim böyle bir savaş ihtimali var ve sonuçları ne olur.
Bir kere Milli Savunma Sanayi'mizde alın teri döken tüm Mühendislerimizi ve pırlanta gibi çalışan evlatlarımızı, alınların öpüyor ve tebrik ediyorum.
Çok güzel işlere imza atıyorlar.
Onlar fazlasıyla görevini yerine getiriyor.
Türk ordusu da bizim şeref ve izzetimizdir.
Onlara sonsuz bir güvenimiz vardır.
Ancak daha yapılması gereken bu anlamda çok işler vardır.
Bir taraftan ABD'nin, diğer taraftan bizim Savunma Sanayi'mize ayırdığımız bütçelere bakın, ne demek istediğimi net bir şekilde anlarsınız.
Bir yanda 1 trilyon dolar, bizde ise 40-50 milyar dolar.
İsrail'in GSMH'sından AR-GE'ye ayırdığı pay yüzde 6, bizde ise yüzde 1'dir.
Karşınızda İsrail yoktur, ABD ve bileşen ülkeler vardır ve her an hazır ve nazırdır.
Bizim yanımızda ise an itibariyle hiçbir Allah kulu yoktur.
O itibarla, NATO'dan planlı ve kademeli bir şekilde çıkmanın ve eş zamanlı olarak, BRICS ülkeleri ile stratejik ortaklıklara gitmenin hesabı yapılmalıdır.
Sadece karşımızda İsrail olsa, 24 saatte yok olur.
İşte tüm bu ahval ve şeraitten hareketle, izlenmesi gereken tek bir yol vardır ve aynı zamanda bu bizim için, yegâne kurtuluş yoludur.
Eşsiz önderimiz yüce Atatürk'ün emaneti olan ilke ve devrimlere, sımsıkı sarılmak bizim için tek ve biricik kurtuluş olacaktır.
Bütün bunları yapabilmek için mutlak ve muhakkak bir ekonomi modeline ihtiyaç vardır.
O model de, Hüseyin Baş'ın partisi BTP'de hazırdır.
Yeter ki, gerçekten milletin geleceği ve ülkenin bekası düşünülsün.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hacı Gaydan / diğer yazıları
- Atatürk’e dönülmezse, Türkiye işgal edilir! / 23.09.2025
- Savaştan daha büyük tehlike kapımızda! / 22.09.2025
- ‘Türk’ adını Allah koymuştur / 17.09.2025
- CHP 6 oku çoktan unuttu mu? / 16.09.2025
- Vergi sisteminiz milli güvenlik sorunu oldu! / 15.09.2025
- Türk devlet aklı kaldıysa okusun / 11.09.2025
- Türk kime denir ey gafil! / 08.09.2025
- Atatürk’ün hafız olduğu kesin, senin soyunun kim olduğu meçhul! / 02.09.2025
- Kürt isyanlarının asıl nedeni / 01.09.2025
- Sen olmasaydın, biz olmayacaktık / 29.08.2025
- Savaştan daha büyük tehlike kapımızda! / 22.09.2025
- ‘Türk’ adını Allah koymuştur / 17.09.2025
- CHP 6 oku çoktan unuttu mu? / 16.09.2025
- Vergi sisteminiz milli güvenlik sorunu oldu! / 15.09.2025
- Türk devlet aklı kaldıysa okusun / 11.09.2025
- Türk kime denir ey gafil! / 08.09.2025
- Atatürk’ün hafız olduğu kesin, senin soyunun kim olduğu meçhul! / 02.09.2025
- Kürt isyanlarının asıl nedeni / 01.09.2025
- Sen olmasaydın, biz olmayacaktık / 29.08.2025