Durum:
Din eğitim ve bilgisi çocuk yaşından itibaren takip edilmesi gereken bir görevdir.
Bu görev nasıl yerine getirilmelidir? Nelere dikkat edilmelidir?
Elbette bu konu, gerek anne baba ve eğitimciler, gerekse öğrenciler için hayati önem arz eder.
Değişen sosyal yapı ile birlikte bu eğitimin basamakları, şekli, rengi ne durumda olmalıdır?
Bu durum, yurt dışında yaşayanlar için daha da önem arz eder.
Tesbit:
Neler oluyor?
Çocuklar küçük yaşlarda yuvaya gidiyorlar. Burada çeşitli sıkıntılar başlıyor. Öncelikle dil öğrenmek zorunda. Her dilin kendisine göre yapısı var. Anne baba kendi dilini unutmasın diye evde çabalıyor. İki dil arasında okuma ve yazma problemleri oluyor.
Çocuk büyüdükçe hayat tarzı karşısına yine iki yolla çıkıyor. Okul ve aile.
Batı tarzı hayatta, helal ve haram sınırı; birey-devlet-özgürlük ile belirleniyor.
Kişi istediği kadar günah işleyebilir. Yeter ki birini rahatsız etmesin. O zaman polis gelmez.
Anne baba ise ilahi kuralların yaşanması için çabalar. Sancı çeker. Hasret, umut ve dualar arasında iffetine bürünür.
Issız ada filmlerindeki senaryolar çok yaşanır.
İnsanımıza Hak adına, Hak rızası için sahip çıkılmalıdır.
Hani Suriyeli çocukların cesetleri bütün dünya önünde sahillere vurmuştu.
Gördüm ki, gayri meşru ilişkiler yahut boşanmalar sebebiyle terk edilen çocuklar, ya da manevi olgunluk ile korunamamış gençler hıristiyanlığın, bohem hayatının sahillerine vuruyor.
Bir lokma ekmek için vatan cüda olanları, sahillere vurmamak, kayalara çarpmamak, sınırlarda tecrit edilmemek, koca bir dağda bir gram altın için dağları delmeye çalışan, nazlı, vefalı, umutlu anne babaları, abi kardeşleri, amca dayıları, nine ve dedeleri gördüm.
"Annem beni yetiştirdi bu vatana yolladı/Al sancağı teslim etti Allah'a ısmarladı" diyen, harfleri iki dil arasında tercüman mahareti ile tatlı tatlı okuyan öğrencimin kainata umut saçan sözlerine şahit oldum.
Bulgaristan Türklerinden olan öğrencimin, Türkiye dendiği zaman ana kucağında tebessüm eden masum yavrunun neşesini gördüm.
Şahitliğimiz:
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in, 'önce insan', 'bir tarih dirilecek seni doğurmak için' diyerek, kainat hesabı yaptığı ve bu topraklarda attığı ilim, irfan, hikmet, muhabbet, vefa tohumlarının yeşerdiğini gördük.
Türk'ün Ehl-i Beyt sevdasını, medeniyetini, asaletini, sevdasını, ciddiyetini, hizmetini alıp erenler gibi kuşanan Avrupa İcmal Gençliğini gördüm.
Sarı Saltuk'un izinden, Abdal Musa'nın, Hacı Mustafa Hayri Öğüt'ün yolundan dünya menzillerine koşan, aşan, coşan kardeşlerimin gayretlerini gördüm.
Atatürk'ü seven, ana yurduna aşık, örf ve adetini unutmamış, adamlığı, analığı kuşanmış vefalı yürekleri gördüm.
Selam ve hürmetle.
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021