Bakan bir konuştu pir konuştu(!)

Ülkemizin adaletinden sorumlu olan Bakanımız Mehmet Ali Şahin geçtiğimiz gün Antalya'da AKP'nin seçim bürosu açılışında öyle bir cümle sarf etti ki, sonra toparlama da toparlayamadı.Çünkü ağızdan çıkan bu sözlerin yoruma da pek ihtiyacı yoktu, mesaj net ve açıktı. Neymiş bu cümleler tekrar hatırlayalım:"Hükümetimizle kavga eden, zıtlaşan yerel yönetimler her projelerini Ankara'dan geçiremiyor. Maalesef bu Türkiye'nin gerçeği?"Sayın Bakan aynı cümle içinde kendisiyle zıtlaşıyor ve hatta hükümetin bu uygulamasının yanlışlığını da vurguluyor.Sayın Bakan "Maalesef bu Türkiye'nin gerçeği" derken "Bu yanlış ama biz yapıyoruz" mesajını da vermiş oluyor.Muhalefet partilerinin de o gün bu gündür belirttiği gibi bu büyük bir ayrımcılık yapıldığının en önemli göstergesi.Şimdi cümleyi bir daha okuyalım, yerel yönetimler her projesini Ankara'dan geçiremiyormuş. Gerekçe, projenin nasıl olduğu değil, o yerel yönetimin hükümetle arasının nasıl olduğu.Bu cümle nerede söyleniyor? Antalya'da bir seçim bürosunun açılışında.Ne zaman söyleniyor? Yerel seçimlere 1 ay kala.Kim söylüyor? Adaletten sorumlu Bakanımız tarafından.Verilen mesaj şu: Sakın ha yanlışlık yapıp da başka partilere oy vermeyin. Projeleri de olsa Ankara'dan geçirmeleri zor.Peki, gerçekten böyle midir? Yani Merkezi hükümete rağmen yerel yönetimlerin iş yapabilmesi, proje hayata geçirebilmesi gerçekten mümkün değil mi?Bu sorunun cevabı, yerel yönetimlerin bağlı olduğu siyasi anlayışa, varsa projelerine bağlıdır.Eğer bir siyasi partinin iktidar olsun, muhalefet olsun şayet milli bir projesi yoksa, kaynak oluşturamıyorsa, var olan kaynakları devreye koyamıyorsa ona bağlı olan yerel yönetimlerin de gerçekten yapabileceği hiçbir şey yoktur.Bugün IMF, ABD ve AB'nin ağzına bakan, emrine amade olan iktidar partisinin genelde milli bir projesi yok ki, yerelde olsun. Bu sebepten olacak ki bütün AKP'li belediyeler borç batağındadır.Dikkat ederseniz, TMSF'den sonra en borçlu kurum 5 milyar dolara yakın borçla AKP'li Ankara Büyükşehir Belediyesi'dir. Yine 10 milyar dolar gibi devasa bir yıllık bütçeye sahip olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2 milyar dolar civarında borçludur.Bu kadar bütçeye ve de faizli borca rağmen Ankara'da ve İstanbul'da bugüne kadar göstermelik bir iki yol dışında hangi sorun çözülebilmiştir?İstanbul ve Ankara uluslar arası şehirler olmasına rağmen hala mega köyler olarak karşımızda durmaktadır.Bugün Ankara ile uyumlu olmasına rağmen birçok AKP'li belediye borç batağındadır ve de çalıştırdığı işçilerine dahi maaş verememektedir.Yine IMF ve AB hayaliyle yanıp tutuşan muhalefet partilerinin de eğer çözüm ve projeleri yoksa durumları farklı değildir ve de olmayacaktır.Bugün kabul etsek de etmesek de yerel bazda güçlü projeleri olan tek parti Bağımsız Türkiye Partisi (BTP)'dir.BTP her bir belediyeyi öncelikle kendi içinde ele alıyor ve mevcut olan bütün kaynaklarını -işgücü, tarım, hayvancılık, sanayi, madencilik, enerji, turizm, ticaret vs- devreye koyuyor ve başka bir yere ihtiyaç duymadan yerel kalkınmayı hedefliyor.Çünkü BTP belediyelerinin ne yapacağı daha seçimi kazanmadan bellidir. BTP, kazandığı belediyelerde dünyanın 42 ülkesinin uyguladığı Milli Ekonomi Modeli'nin yerel projelerini hayata geçirecektir.Ayrıca MEM'in önemli bir projesi olan "Dar Bölge Sanayi Sistemi" projesi ile BTP'li belediyelerde işsizlik sorunu kalmayacaktır. Böyle güçlü yerel yönetim anlayışına sahip BTP belediyeleri Anayasa'nın ve de hukukun verdiği gücü de kullanarak vatandaşlarına asla sorun yaşatmayacaktır.Milletimiz, sahip olduğu iktidar gücünü baskı unsuru olarak kullanan ve demokrasiyi hiçe sayanlara gereken demokratik dersi verecektir.