Avrupa Birliği'nin Barcelona Zirvesi'nde Yunanistan'ın kulağına fısıldadıkları ile Şubat ayının sonunda KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a söyledikleri tıpatıp aynı.
Denktaş, geçen aysonu, Avrupa Birliği, Haziran ayının sonuna kadar Kıbrıs sorununun çözülmesi hususunda bana baskı yapıyor, diyor. Hafta sonundaki Barcelona Zirvesi'nde güya Yunanistan'ı uyaran AB, Avrupa Ordusu konusundaki problemin çözümü için kendisine Haziran'a kadar süre tanıyor.
Veto hakkı bulunan Yunanistan'ın Avrupa Ordusu konusundaki talebi ne mi?
Yunanistan'ın derdi Türkiye
Avrupa Ordusunun Kıbrıs ve Ege konularına gerektiğinde müdahil olması, bu noktada Türkiye'ye herhangi bir güvence tanınmaması, bir. Avrupa Ordusunun NATO'nun imkanlarından yararlanırken "bağımsız karar alma" mekanizmasına AB üyesi olmayan NATO devletlerinin "çomak sokması"na fırsat verilmemesi. Kim mi, bu, üye olmayan muhtemel devlet? Türkiye Cumhuriyeti.
Atina'nın resmi tavrını belli; Yunan Hükümet Sözcüsü Hristos Protopapas, Yunanistan, Kıbrıs ve Ege'nin Avrupa ordusunun görev alanı dışında tutulmasını hiçbir şekilde kabul etmeyecek, diyor. Yunanistan bu bağlamda "veto"sunu gösterip duruyor.
Yunanistan'ı AB'den atamazlar ya...
Burada AB'nin, "veto" hakkını kullandı diye Yunanistan'ı üyelikten düşürmesi sözkonusu olamaz tabii. Veto bir hak ise, ki öyle; Yunanistan, istediği zaman ve kararda kullanır. O zaman ne olacak? Yunanistan'a Kıbrıs peşkeşi karşılığında vetodan vazgeçmesinin sağlanması yoluna gidilecek. Barcelona'da AB'nin Yunanistan'ın kulağına fısıldadığı şey bu. Yani AB, kendi iç düzenini sağlamak için bizim topraklarımızı Rumlara pazarlamayı planlıyor.
Tam bu noktada KKTC'ye ve Türkiye'ye Haziran'a kadar "hizaya gel" deniliyor. Bunun için de hem üzerindeki baskı artırılan KKTC'ye, hem de Yunanistan'a Haziran sonuna kadar vakit tanınıyor.
Hiçbir vatan evladının böyle bir kumara razı olabileceğini düşünemiyorum. Dolayısıyla yakında Kıbrıs konusunda da "okkalı bir rest" bekliyorum.
Topraktan taviz eğilimi yanlış
Fakat Kıbrıs'taki ikili görüşmelerde "toprak tavizi" maalesef epeyce olgunlaştırıldı. Toprak ayarlamalarının Gali Fikirler Dizisi'ndeki esaslara göre yapılması düşünülüyor; yani, Gali Fikirler Dizisi'ndeki haritada Türklere bırakılacak toprak oranı yüzde 35.6'dan yüzde 28.2'ye indirilmiş zaten. Rumlar buna bile razı olmuyor; zira baştan yüzde 5.4'lük tavizi verme eğilimi gösterdik bir kere ya...
Elimizi kaptırdık, şimdi kolumuzu kopartmaya çalışıyorlar. Yüzde 24'e kadar inilmesini istiyorlar. Bu arada Avrupa Parlamentosu ve komisyonları, Türk askerinin Kıbrıs'ın kuzeyinden çekilmesi gerektiği kararlarını "temcid pilavı"na çevirdiler. Isıtıp ısıtıp duruyorlar.
Hiç şüpheniz olmasın; Kıbrıs konusundaki bu toprak talepleri, Kıbrıs'ta Türklerin soyunun tamamen kazınmasına kadar devam edecektir. Zira AB ve Yunanistana'a göre, toprağımızı yüzde 35.6'dan yüzde 28.2 veya 24'e indirmenin mantığı ne kadar tutarlı ise, yüzde 0.1'e indirmenin mantığı da en az o kadar tutarlıdır.
Bugün, şehit kanlarıyla kazandığı toprağından masabaşında bir karış taviz veren, yarın aynı masada tamamını vermek zorunda kalır. Yahut tamamını almak için yeniden binlerce şehit vermek durumunda kalır. Konunun bu iki şıkta düğümlenmemesi için işi, baştan sıkı tutmamız kaçınılmazdır.
Bu bakımdan ister AB'ye aday adaylığı bahanesiyle olsun, ister bir başka küresel bahaneyle; Kıbrıs'tan toprak tavizi verilmesi eğilimi tarihi bir yanlıştır. Türkiye, KKTC'den bir çakıl taşının dahi taviz verilmeyeceğini herkese bildirmelidir. Yavru vatan konusunda gösterilecek bu milli direnç, anavatandan talep edilecek pekçok tavize karşı sigortadır. Bu böyle biline...
Denktaş, geçen aysonu, Avrupa Birliği, Haziran ayının sonuna kadar Kıbrıs sorununun çözülmesi hususunda bana baskı yapıyor, diyor. Hafta sonundaki Barcelona Zirvesi'nde güya Yunanistan'ı uyaran AB, Avrupa Ordusu konusundaki problemin çözümü için kendisine Haziran'a kadar süre tanıyor.
Veto hakkı bulunan Yunanistan'ın Avrupa Ordusu konusundaki talebi ne mi?
Yunanistan'ın derdi Türkiye
Avrupa Ordusunun Kıbrıs ve Ege konularına gerektiğinde müdahil olması, bu noktada Türkiye'ye herhangi bir güvence tanınmaması, bir. Avrupa Ordusunun NATO'nun imkanlarından yararlanırken "bağımsız karar alma" mekanizmasına AB üyesi olmayan NATO devletlerinin "çomak sokması"na fırsat verilmemesi. Kim mi, bu, üye olmayan muhtemel devlet? Türkiye Cumhuriyeti.
Atina'nın resmi tavrını belli; Yunan Hükümet Sözcüsü Hristos Protopapas, Yunanistan, Kıbrıs ve Ege'nin Avrupa ordusunun görev alanı dışında tutulmasını hiçbir şekilde kabul etmeyecek, diyor. Yunanistan bu bağlamda "veto"sunu gösterip duruyor.
Yunanistan'ı AB'den atamazlar ya...
Burada AB'nin, "veto" hakkını kullandı diye Yunanistan'ı üyelikten düşürmesi sözkonusu olamaz tabii. Veto bir hak ise, ki öyle; Yunanistan, istediği zaman ve kararda kullanır. O zaman ne olacak? Yunanistan'a Kıbrıs peşkeşi karşılığında vetodan vazgeçmesinin sağlanması yoluna gidilecek. Barcelona'da AB'nin Yunanistan'ın kulağına fısıldadığı şey bu. Yani AB, kendi iç düzenini sağlamak için bizim topraklarımızı Rumlara pazarlamayı planlıyor.
Tam bu noktada KKTC'ye ve Türkiye'ye Haziran'a kadar "hizaya gel" deniliyor. Bunun için de hem üzerindeki baskı artırılan KKTC'ye, hem de Yunanistan'a Haziran sonuna kadar vakit tanınıyor.
Hiçbir vatan evladının böyle bir kumara razı olabileceğini düşünemiyorum. Dolayısıyla yakında Kıbrıs konusunda da "okkalı bir rest" bekliyorum.
Topraktan taviz eğilimi yanlış
Fakat Kıbrıs'taki ikili görüşmelerde "toprak tavizi" maalesef epeyce olgunlaştırıldı. Toprak ayarlamalarının Gali Fikirler Dizisi'ndeki esaslara göre yapılması düşünülüyor; yani, Gali Fikirler Dizisi'ndeki haritada Türklere bırakılacak toprak oranı yüzde 35.6'dan yüzde 28.2'ye indirilmiş zaten. Rumlar buna bile razı olmuyor; zira baştan yüzde 5.4'lük tavizi verme eğilimi gösterdik bir kere ya...
Elimizi kaptırdık, şimdi kolumuzu kopartmaya çalışıyorlar. Yüzde 24'e kadar inilmesini istiyorlar. Bu arada Avrupa Parlamentosu ve komisyonları, Türk askerinin Kıbrıs'ın kuzeyinden çekilmesi gerektiği kararlarını "temcid pilavı"na çevirdiler. Isıtıp ısıtıp duruyorlar.
Hiç şüpheniz olmasın; Kıbrıs konusundaki bu toprak talepleri, Kıbrıs'ta Türklerin soyunun tamamen kazınmasına kadar devam edecektir. Zira AB ve Yunanistana'a göre, toprağımızı yüzde 35.6'dan yüzde 28.2 veya 24'e indirmenin mantığı ne kadar tutarlı ise, yüzde 0.1'e indirmenin mantığı da en az o kadar tutarlıdır.
Bugün, şehit kanlarıyla kazandığı toprağından masabaşında bir karış taviz veren, yarın aynı masada tamamını vermek zorunda kalır. Yahut tamamını almak için yeniden binlerce şehit vermek durumunda kalır. Konunun bu iki şıkta düğümlenmemesi için işi, baştan sıkı tutmamız kaçınılmazdır.
Bu bakımdan ister AB'ye aday adaylığı bahanesiyle olsun, ister bir başka küresel bahaneyle; Kıbrıs'tan toprak tavizi verilmesi eğilimi tarihi bir yanlıştır. Türkiye, KKTC'den bir çakıl taşının dahi taviz verilmeyeceğini herkese bildirmelidir. Yavru vatan konusunda gösterilecek bu milli direnç, anavatandan talep edilecek pekçok tavize karşı sigortadır. Bu böyle biline...
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019