Ülkemizde ve dünyada en fazla aranan şey, barış, huzur ve çözüm oldu.
Artık her gün korkuyla uyanan, terör endişesiyle kalabalıklardan kaçan, tecavüz ve gasp endişesiyle tenhalardan korkan bir insanlık tablosuyla karşı karşıyayız.
Ülkemizde ise, "istikrar" diye diye, doğusunda evine giremeyen, evinden kaçan, batısında ise evinden çıkamayan bir millet tablosu oluştu.
Bir istikrar yakalandı ama bu, barışta, huzurda ve gelir adaletinde olmadı.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle, "Dünya halkları savaşlardan, işgalden, sivil katliamlarından, maddi menfaatler sebebiyle yetim çocuklardan ve dul kalan eşlerden, dağılan ailelerden, yıkılan düzenlerden yorulmuştur.
İnsanlık barışı, huzuru ve kardeşliği aramaktadır."
Esasen oluşan bu insanlık tablosu, bencilliğin, hırsın, her türlü menfi duyguların sistemi olan kapitalizmin doğal bir sonucudur.
Bugün yaşanan kaynak ve toprak savaşları, bu savaşların oluşturduğu ülkelerarası gerilimler, huzursuzluklar, ülkeleri resmi yollardan yapamadıklarını gayri remi yollardan yapmaya yönelmesiyle ortaya çıkan küresel terör hep bu bencil, süfli arzularının esareti altında olan insanların ve bu insanların oluşturduğu toplumların ürünüdür.
Batılı bir düşünürün ifade ettiği gibi, "Batı her şeyi insan için yapmıştır ama bir şeyi ihmal etmiştir, o da insanı."
Yaşanılan problemlere insan odaklı bakmadığımız, çözümün merkezine de insanı koymadığımız müddetçe asla bir sonuca ulaşılamaz. Bu manada, dünyada ve ülkemizde yaşanan kavgaların son bulmasının, barışın ve huzurun tesis edilmesinin, insanlığın çözüme kavuşmasının tek adresi Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Çünkü sunduğu bütün çözümlerin merkezine insanı koyan, "insan gönüldür, gönül" diyerek insanı en güzel şekilde tanımlayan tek kişi Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Bugün İslam coğrafyasında menfur hesapları olan Batı, kaleyi içeriden ele geçirme ve bunu yaparken büyük bedeller ödememe hedefiyle kendine göre bir Müslüman modeli oluşturmuş, onu da terör eksenine oturtmuştur.
Halbuki, Müslüman, Peygamber (s.a.a.) efendimizin beyanıyla, "Elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediği insandır." Müslüman asla haksız yere bir masumun canına kıyamaz, ona zarar veremez. Bunu yaptığı takdirde zaten Müslüman olamaz.
Prof. Dr. Baş, bu konuda şunları söylemektedir: "Mümin ve Müslüman dediğimiz kişi malzemeyi insanların menfaatine kullanan varlıktır. Onun elinden ve dilinden bütün insanlık hayır görür, güzellik görür, fayda görür, zarar görmez. Barış görür, fitne görmez. İnsanlar arasında huzur, muhabbet, dostluk ve de kardeşlik tesis eder."
Bugün birileri barış ve insanlık dini İslam'ı terör diniymiş gibi göstermek için her türlü kirli senaryoyu devreye koyuyor. Halbuki İslam'ın örnekleri, birileri tarafından İslam'a sokuşturulmak istenen yanlış Müslüman örnekleri değil, Hz. Peygamber (s.a.a.) ve O'nun güzide Ehl-i Beytidir.
Ehl-i Beyt'in örnek yaşantılarını, ölçülerini, olaylar karşısında takındıkları tavırları ve İslam'a fitne sokmak isteyenlerle verdikleri amansız mücadeleleri 14 ciltlik Ehl-i Beyt Külliyatı ve Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt kitabıyla bizlere sunan Sayın Baş şu ifadelere yer vermektedir:
"İşte İslam bu anlatmaya çalıştığımız insan modelini, insan-ı kâmil dediğimiz kişinin şahsında ortaya koyuyor. Ve buna birinci olarak Cenabı Hak (cc) Kuran'ı gönderdiği Muhammed'ini (s.a.a) en güçlü örnek olarak bize bildiriyor. İkincisi bu Kuran'ı müşahhas olarak hayatına geçiren Ehl-i Beyt'ini bize örnek olarak gösteriyor. Yani Allah (cc) 'Rızamı kazanmanız için Ehl-i Beyt'in yolunda olmanız lazım ve Onları sevmeniz lazım' diyor. Nitekim Şura Suresi 23. ayet-i kerimesinde Allah (cc) "De ki: Ben bu (peygamberliğimi tebliğime) karşılık sizden yakınlarıma sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum" buyurmaktadır."
Prof. Dr. Haydar Baş, barışın, huzurun, kardeşliğin ancak kendi yararına Hak hesabına kazanılmış insanlarla olacağını ifade ederek, bunun da ancak Ehl-i Beyt modeliyle sağlanabileceğini her fırsatta dile getirmektedir.
Ehl-i Beyt, yani Hz. Peygamber, Hz. Fatıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin efendilerimiz bizim seçtiklerimiz değil, bizi bizden çok daha iyi tanıyan Rabbimizin bizim için seçtikleridir, model insanlardır. Bizim seçtiklerimizde her zaman yanlış olabilir ama Allah'ın bizim için örnek insan olarak seçtiklerinde asla yanılma olmaz. O yüzden Onlar Nuh'un gemisidir, tevhidin merkezidir.
Bugün Milli Ekonomi Modeli'nin tüm insanlık için bir kurtuluş kapısı olmasının nedeni de Ehl-i Beyt anlayışıyla ortaya konulmuş olmasındandır.
Bizleri bu anlayışla tanıştıran Prof. Dr. Haydar Baş'a sonsuz teşekkürler.
Artık her gün korkuyla uyanan, terör endişesiyle kalabalıklardan kaçan, tecavüz ve gasp endişesiyle tenhalardan korkan bir insanlık tablosuyla karşı karşıyayız.
Ülkemizde ise, "istikrar" diye diye, doğusunda evine giremeyen, evinden kaçan, batısında ise evinden çıkamayan bir millet tablosu oluştu.
Bir istikrar yakalandı ama bu, barışta, huzurda ve gelir adaletinde olmadı.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın ifadesiyle, "Dünya halkları savaşlardan, işgalden, sivil katliamlarından, maddi menfaatler sebebiyle yetim çocuklardan ve dul kalan eşlerden, dağılan ailelerden, yıkılan düzenlerden yorulmuştur.
İnsanlık barışı, huzuru ve kardeşliği aramaktadır."
Esasen oluşan bu insanlık tablosu, bencilliğin, hırsın, her türlü menfi duyguların sistemi olan kapitalizmin doğal bir sonucudur.
Bugün yaşanan kaynak ve toprak savaşları, bu savaşların oluşturduğu ülkelerarası gerilimler, huzursuzluklar, ülkeleri resmi yollardan yapamadıklarını gayri remi yollardan yapmaya yönelmesiyle ortaya çıkan küresel terör hep bu bencil, süfli arzularının esareti altında olan insanların ve bu insanların oluşturduğu toplumların ürünüdür.
Batılı bir düşünürün ifade ettiği gibi, "Batı her şeyi insan için yapmıştır ama bir şeyi ihmal etmiştir, o da insanı."
Yaşanılan problemlere insan odaklı bakmadığımız, çözümün merkezine de insanı koymadığımız müddetçe asla bir sonuca ulaşılamaz. Bu manada, dünyada ve ülkemizde yaşanan kavgaların son bulmasının, barışın ve huzurun tesis edilmesinin, insanlığın çözüme kavuşmasının tek adresi Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Çünkü sunduğu bütün çözümlerin merkezine insanı koyan, "insan gönüldür, gönül" diyerek insanı en güzel şekilde tanımlayan tek kişi Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Bugün İslam coğrafyasında menfur hesapları olan Batı, kaleyi içeriden ele geçirme ve bunu yaparken büyük bedeller ödememe hedefiyle kendine göre bir Müslüman modeli oluşturmuş, onu da terör eksenine oturtmuştur.
Halbuki, Müslüman, Peygamber (s.a.a.) efendimizin beyanıyla, "Elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediği insandır." Müslüman asla haksız yere bir masumun canına kıyamaz, ona zarar veremez. Bunu yaptığı takdirde zaten Müslüman olamaz.
Prof. Dr. Baş, bu konuda şunları söylemektedir: "Mümin ve Müslüman dediğimiz kişi malzemeyi insanların menfaatine kullanan varlıktır. Onun elinden ve dilinden bütün insanlık hayır görür, güzellik görür, fayda görür, zarar görmez. Barış görür, fitne görmez. İnsanlar arasında huzur, muhabbet, dostluk ve de kardeşlik tesis eder."
Bugün birileri barış ve insanlık dini İslam'ı terör diniymiş gibi göstermek için her türlü kirli senaryoyu devreye koyuyor. Halbuki İslam'ın örnekleri, birileri tarafından İslam'a sokuşturulmak istenen yanlış Müslüman örnekleri değil, Hz. Peygamber (s.a.a.) ve O'nun güzide Ehl-i Beytidir.
Ehl-i Beyt'in örnek yaşantılarını, ölçülerini, olaylar karşısında takındıkları tavırları ve İslam'a fitne sokmak isteyenlerle verdikleri amansız mücadeleleri 14 ciltlik Ehl-i Beyt Külliyatı ve Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt kitabıyla bizlere sunan Sayın Baş şu ifadelere yer vermektedir:
"İşte İslam bu anlatmaya çalıştığımız insan modelini, insan-ı kâmil dediğimiz kişinin şahsında ortaya koyuyor. Ve buna birinci olarak Cenabı Hak (cc) Kuran'ı gönderdiği Muhammed'ini (s.a.a) en güçlü örnek olarak bize bildiriyor. İkincisi bu Kuran'ı müşahhas olarak hayatına geçiren Ehl-i Beyt'ini bize örnek olarak gösteriyor. Yani Allah (cc) 'Rızamı kazanmanız için Ehl-i Beyt'in yolunda olmanız lazım ve Onları sevmeniz lazım' diyor. Nitekim Şura Suresi 23. ayet-i kerimesinde Allah (cc) "De ki: Ben bu (peygamberliğimi tebliğime) karşılık sizden yakınlarıma sevgiden başka hiçbir ücret istemiyorum" buyurmaktadır."
Prof. Dr. Haydar Baş, barışın, huzurun, kardeşliğin ancak kendi yararına Hak hesabına kazanılmış insanlarla olacağını ifade ederek, bunun da ancak Ehl-i Beyt modeliyle sağlanabileceğini her fırsatta dile getirmektedir.
Ehl-i Beyt, yani Hz. Peygamber, Hz. Fatıma, Hz. Ali, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin efendilerimiz bizim seçtiklerimiz değil, bizi bizden çok daha iyi tanıyan Rabbimizin bizim için seçtikleridir, model insanlardır. Bizim seçtiklerimizde her zaman yanlış olabilir ama Allah'ın bizim için örnek insan olarak seçtiklerinde asla yanılma olmaz. O yüzden Onlar Nuh'un gemisidir, tevhidin merkezidir.
Bugün Milli Ekonomi Modeli'nin tüm insanlık için bir kurtuluş kapısı olmasının nedeni de Ehl-i Beyt anlayışıyla ortaya konulmuş olmasındandır.
Bizleri bu anlayışla tanıştıran Prof. Dr. Haydar Baş'a sonsuz teşekkürler.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024