Bulunduğu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamını "muz cumhuriyeti" başkanlığı olarak gören Mehmet Ali Talat'ın Washington ziyareti ve temasları iddia edildiği gibi KKTC'nin ABD tarafından tanınması yolunda atılmış önemli bir adım değildi. Talat'ın ABD'deki temasları, ABD'nin Akdeniz politikalarında AB ile girdiği stratejik mücadelenin bir parçasıydı. Bu ziyaret ABD açısından, AB'ye verilmiş mesajlar bağlamında bir anlam taşıyabilir ancak KKTC bakımından olumlu denebilecek bir mesaj ve anlam taşımıyor. Bulunduğu makamın ağırlığını ve bilincini taşımaktan yoksun Talat, bu hafifliğiyle Washington'da nasıl karşılanabilirdi? KKTC Cumhurbaşkanı olarak mı? Tabii ki hayır!Talat ABD Dışişleri Bakanı Rice tarafından Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuzeyindeki Türk cemaatinin lideri olarak kabul edildi. Nitekim ABD Dışişleri yetkilisi Doug Silliman Mehmet Ali Talat'ın 'seçilmiş Türk toplum lideri' sıfatıyla Rice tarafından karşılandığını duyurdu. Bu sıfatla karşılanmak Talat gibi birisi için onur vericidir (!) tabii ki.Talat'tan birgün önce Kuzey Irak'taki peşmerge lideri Barzani, sadece Rice tarafından değil, ABD Başkanı tarafından da "Başkan" sıfatıyla karşılandı. Hem de Kürdistan başkanı sıfatıyla. İşte fark ve devlet ağırlığı burada ortaya çıkıyor. Bir tarafta Başkan Barzani, diğer tarafta Türk cemaat lideri Talat? Yaklaşık 50 yıldır verdiğimiz mücadele sonrasında elde ettiğimiz tüm kazanımları bir anda silip atan Talat zihniyetiyle ABD'de maruz kaldığımız muamele doğru orantılı. ABD, KKTC'yi tanımadığı gibi, kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyor. Hem Rum tarafına aba altından sopa gösteriyor, hem de Türkiye'nin kazanımlarını hiçe sayıyor. Öte taraftan Türkiye'nin üzerinde hassasiyetle durmaya çalıştığı Kuzey Irak konusunda tüm ipleri peşmergelerin eline veriyor. Türkiye'nin "savaş nedeni sayarım" dediği Kürdistan konusunda, oldukça rahat hareket eden ABD, Mesut Barzani'yi Kürdistan Başkanı olarak Beyaz Saray'da ağırlıyor. Türk dışişleri de, ABD Başkanı Bush'un Barzani için kullandığı Başkan sıfatının ne anlama geldiğini sorgulama gafletine düşüyor. Bunda anlamayacak ne var? Başkan'dan kasıt, bildiğimiz devlet başkanı. Tıpkı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Tayyip Erdoğan gibi, Kürdistan Devlet Başkanı Mesut Barzani. İkisi de aynı kefede, ikisine de aynı protokol uygulanıyor. Ve ABD, Başbakan Erdoğan'la görüşmediği PKK konusunu, Barzani ile oturup görüşüyor. Kuzey Irak'ın ve PKK'nın durumu Barzani ile masaya yatırılıyor, Türkiye ile değil. Türkiye'nin adam yerine koyup bir noktaya taşıdığı iki peşmerge lideri Talabani ve Barzani bugün öyle bir noktaya geldiler ki, asırlarca çalışsalar bugünkü durumlarına ulaşamazlardı. Biri Irak'ın Başkanı, diğeri ise Kürdistan'ın başkanı. Türkiye hala Başkan'ın ne anlama geldiğini araştıradursun, ABD'nin Irak işgalinin somut iki sonucu ampul gibi parıldıyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012