Tercüman'dan Ömer Lütfi Mete, İslam dünyasına karşı Haçlı seferlerini başlatan Batı dünyasını irdeliyor Fransa ve Hollanda'nın Ermeni palavrası ile Türkiye'ye, Danimarka'da bir Haçlı partinin 'Muhammed'i (SAS) Aşağılama Yarışması' ile hem Türkiye ve hem İslam alemine karşı giriştiği gibi saldırı, aynı zamanda kökten Batıcılarımızın suratına fırlatılmış bir çağdaşlık tükürüğüdür.Bu mu gerilemişlikten kurtulmak için kutsayıp örnek aldığımız batı?Atatürk'ün 'muasır medeniyet seviyesinin üzeri' şeklinde hedef gösterdiğini biliyoruz. Özellikle 'batılılaşma' dememek için 'muasır medeniyet' demiştir Zira 'çağdaş uygarlık' diye tercüme ettiğimiz bu tamlamanın sadece batıya mal edilebilecek bir gelişmişlik ifade etmediğini en iyi bilenlerden biri Atatürk'tür. Nitekim bu sebepledir ki, tarihteki kayıp medeniyetlerde bile Türk izi aramış, mazisiyle övünmüş, uygarlık üretmiş ve üretebilecek bir millet olduğumuzu söyleyip durmuştur. Haa, belki başka bir yerde, çağdaşı bir takım köksüz aydınların dillerine persenk ettiği 'batılılaşma' deyimini kullanmış olabilir. Bunu söylemiş olsa bile kesinlikle Batı'yı uygarlıkla özdeşleştirerek milletimize hedef göstermiş değildir. Belki, siyasi, stratejik veya diplomatik şartlar gereği taktik bir ifade olarak 'Batılılaşma' demiştir. Onun özgürlük, bağımsızlık ve sömürgecilik üzerine düşünceleri, asla batıyı kutsayacak biri olamayacağını belgelemeye yeter. Şüphesiz ki Atatürk, Batı'nın üstün yanlarını herkesten daha keskin biçimde gözleyebilecek, saygı duyulacak yönlerini takdir edecek şahsiyettir. Fakat bu uygarlık çevresinin vahşet sicilini bilmemesi, yeryüzünü soyma ideolojisini ebedi devlet ve hayat felsefesi haline getirmesini hazmetmesi mümkün değildir. Bunları niçin kaydediyorum?Çağdaşlık, uygarlık ve batıcılık kavramları ile fikir bulamacı hazırlayanlarla aramıza sınır çekebilmek için. Ayrıca samimi bir Atatürkçülüğün asla batıcılığı içermeyeceğini vurgulamak için.Haçlı salyalarıBir kere ortada bir uygarlık var ise batı bunu sıfırdan üretmiş değildir. Cehaletin, ilkelliğin ve pisliğin içinde boğuşurlarken Haçlı salyaları ile üzerlerine saldırdıkları Müslümanlardan aldıkları temel uygarlık değer ve verileri sayesinde kendilerine gelebilmiş, beyinlerini keşfetmiş, bilgi üretmeye başlamış, yeryüzünün her yanını talan ederek sağladıkları büyük sermaye birikimi ile de bilgi üretimine süreklilik kazandırmışlardır. Kimse Batılılar'ın yeteneksiz olduğunu söylemiyor. Aksine, bilgi mayasını nereden almış olursa olsunlar, kendileri bunları iyi değerlendirecek yetenekte, başarılı ve galip cepheyi oluşturmaktadırlar. Fakat bu özelliklerinin yanında ortalama Batılı, açgözlü, barbar, zalim, soyguncu, ırkçı, kışkırtıcı, insanı insana kırdırıcı, gaz odalarında canlı insan yakıcı, çocuk pornosunun kaşifi, organını çalmak için insan öldüren vs adamdır. Tarihin bilinen en yıkıcı fatihleri olarak Moğol'ların gerçekleştirdiği kıyımlar bile batılı ülkelerin yaptıkları soykırım ve katliamların binde biri kadar değildir.Bu yüzdendir ki en canavarca özelliklerle tarihte sahne alabilmiş ülkeleri ve toplumları uygarlık çevresini kendi halkına önerebilen, tersine devşirilmiş, gönüllü veya satılmış aydın ve siyaset kadrolarımızın suratlarına şu an yapışan ve yakışan Fransa, Hollanda ve Danimarka tükürükleri, midemizi bulandırsalar da hayırlı bir gelişmenin nişaneleri sayılırlar.Umulur ki suratlarına tükürülen işbirlikçilerimizden bazılarının mideleri bulanır da kendilerine gelirler.