Herhangi bir sektörde faaliyet gösteren bir kurum, işletme vs. eğer zarar ettiği sebep gösterilerek özelleştiriliyorsa bunun adı beceriksizliktir.
AKP zihniyeti 15 yıldır satıyor ve satışlarına en çok "zarar ediyor", mazeretini sebep olarak gösteriyor.
Sattığınız fabrikaların, işletmelerin ürettiği veya hizmet ettiği alanlarda talep mi yok? Var. Hem de yerli üretim talebi karşılayamadığı için bu sektörlerde hem ithalat yapılıyor, hem de yabancı şirketler ülkemize gelerek üretim yapıyor.
Yani ham madde var, iç ve dış piyasa var ve sen bu şartlarda işletmeni zarar ettiriyorsan beceriksizsin. İşte 15 yıldır bu beceriksizliğe konulan isim de "özelleştirme" oldu.
Şimdi mantık seviyemizi iktidarın anlayış seviyesine indirerek zor olacak ama düşürmeye çalışalım!
Şimdi şeker fabrikaları gündemde ve Erdoğan, 'devletin sırtına yük oluyorlar, zarar ettikleri için satıyoruz' ifadelerini kullandı.
Haliyle en basit mantıkla veya hükümetin mantığıyla şu soruyu sormak durumunda kalıyoruz; madem devleti yükten kurtarmak için zarar edenleri satıyorsunuz, özelleştiriyorsunuz o halde 15 yıldır yaptığınız her bütçe açık veriyor. Yani zarar ediyor. Bütçeyi neden özelleştirmiyorsunuz? Yani devletin bütçesini özel sektör yapsın, siz uygulayın. Öyle değil mi?
Veya Bursa Büyükşehir Belediyesi. Yönetilememiş, devlete kambur olmuş. Borcu 1 milyar 73 milyon lira. Neden satmıyorsunuz?
Ya da Gaziantep Büyükşehir Belediyesi. Borcu 821 milyon (trilyon) TL. Tam bir kambur. Neden özelleştirmiyorsunuz?
Veya Sakarya, Konya, Antalya Büyükşehir Belediyeleri. Hepsi zarar ediyor. Bu beş AKP'li başkanların yönettiği belediyelerin İLBANK'a toplam kredi borcuları 4 milyar (katrilyon) 12 milyon (trilyon) TL. Neden özelleştirmiyorsunuz?
Dedim ya! AKP mantığıyla düşünmeye çalışıyorum! O halde bu belediyeleri yerli veya yabancı şirketlere satalım, hem hizmet kalitesi yükselir, hem de devlet kamburdan kurtulur. Öyle değil mi?
Gelelim tekrar şekere. Devlet büyüklerimizin açıklamalarını yan yana koyuyorum, tam bir kabare.
Erdoğan, şeker fabrikalarında çalışanlar için diyor ki; "Burada çalışanların işten çıkarılması söz konusu olmayacak."
Başbakan diyor ki; "Bu özelleştirmede bütün çalışanların hakları sonuna kadar korunuyor. Fabrikasında 5 yıl çalışma garantisi var."
Erdoğan diyor ki; "Pancar üreticisi mağdur edilmeyecek, çünkü fabrikalar
kapanmayacak."
Başbakan diyor ki; "Bu fabrikalar en az 5 sene üretim yapacak."
EEE, 5 YIL SONRA NE OLACAK?
Gelelim şekerin sağlık boyutuna..
Tıp fakülteleri, mesleğinin en üst kademesindeki doktorlar, akademisyenler, araştırmacı gazeteciler mısır şurubu gerçeğini, nişasta bazlı şekerlerin insan sağlığına etkilerini anlatıyorlar.
ABD ve AB ülkelerinin mısır şurubu ve nişasta bazlı şeker üretimini tek haneli rakamlara indirdiklerini hatta yasaklama noktasına geldiklerini verilerle ortaya koyuyorlar.
Sayın Başbakanımız ise şöyle diyor; "Nişasta bazlı şekerin, sağlık açısından bazı sakıncaları olduğu konuşuluyor. Ama ispatlanmış bir şey yok.
Bu yüzden de bu nişasta bazlı şeker üretimini sıkı bir denetim altına alacağız, düzenlemeler getireceğiz, kotasını da kısacağız.
Bu iş üstünden siyaset yapmaya çalışanlar bu memlekete hizmet etmiyor."
Yani 2018 bilim çağında sağlık için konuşulanları Sayın Başbakan, 'söylenti' diye tariflendiriyor. Haliyle başbakanın açıklamalarını dinleyen sade bir vatandaş ne anlar?
Tıp dünyası boşuna konuşuyor. Henüz ispatlanmamış bir konu üzerinden hükümeti zorda bırakacak açıklamalar yapıyor. Bunlar AKP'nin önünü kesmeye çalışıyor, AKP'yi çekemiyorlar?"
O zaman nişastalı şekere devam?
AKP zihniyeti 15 yıldır satıyor ve satışlarına en çok "zarar ediyor", mazeretini sebep olarak gösteriyor.
Sattığınız fabrikaların, işletmelerin ürettiği veya hizmet ettiği alanlarda talep mi yok? Var. Hem de yerli üretim talebi karşılayamadığı için bu sektörlerde hem ithalat yapılıyor, hem de yabancı şirketler ülkemize gelerek üretim yapıyor.
Yani ham madde var, iç ve dış piyasa var ve sen bu şartlarda işletmeni zarar ettiriyorsan beceriksizsin. İşte 15 yıldır bu beceriksizliğe konulan isim de "özelleştirme" oldu.
Şimdi mantık seviyemizi iktidarın anlayış seviyesine indirerek zor olacak ama düşürmeye çalışalım!
Şimdi şeker fabrikaları gündemde ve Erdoğan, 'devletin sırtına yük oluyorlar, zarar ettikleri için satıyoruz' ifadelerini kullandı.
Haliyle en basit mantıkla veya hükümetin mantığıyla şu soruyu sormak durumunda kalıyoruz; madem devleti yükten kurtarmak için zarar edenleri satıyorsunuz, özelleştiriyorsunuz o halde 15 yıldır yaptığınız her bütçe açık veriyor. Yani zarar ediyor. Bütçeyi neden özelleştirmiyorsunuz? Yani devletin bütçesini özel sektör yapsın, siz uygulayın. Öyle değil mi?
Veya Bursa Büyükşehir Belediyesi. Yönetilememiş, devlete kambur olmuş. Borcu 1 milyar 73 milyon lira. Neden satmıyorsunuz?
Ya da Gaziantep Büyükşehir Belediyesi. Borcu 821 milyon (trilyon) TL. Tam bir kambur. Neden özelleştirmiyorsunuz?
Veya Sakarya, Konya, Antalya Büyükşehir Belediyeleri. Hepsi zarar ediyor. Bu beş AKP'li başkanların yönettiği belediyelerin İLBANK'a toplam kredi borcuları 4 milyar (katrilyon) 12 milyon (trilyon) TL. Neden özelleştirmiyorsunuz?
Dedim ya! AKP mantığıyla düşünmeye çalışıyorum! O halde bu belediyeleri yerli veya yabancı şirketlere satalım, hem hizmet kalitesi yükselir, hem de devlet kamburdan kurtulur. Öyle değil mi?
Gelelim tekrar şekere. Devlet büyüklerimizin açıklamalarını yan yana koyuyorum, tam bir kabare.
Erdoğan, şeker fabrikalarında çalışanlar için diyor ki; "Burada çalışanların işten çıkarılması söz konusu olmayacak."
Başbakan diyor ki; "Bu özelleştirmede bütün çalışanların hakları sonuna kadar korunuyor. Fabrikasında 5 yıl çalışma garantisi var."
Erdoğan diyor ki; "Pancar üreticisi mağdur edilmeyecek, çünkü fabrikalar
kapanmayacak."
Başbakan diyor ki; "Bu fabrikalar en az 5 sene üretim yapacak."
EEE, 5 YIL SONRA NE OLACAK?
Gelelim şekerin sağlık boyutuna..
Tıp fakülteleri, mesleğinin en üst kademesindeki doktorlar, akademisyenler, araştırmacı gazeteciler mısır şurubu gerçeğini, nişasta bazlı şekerlerin insan sağlığına etkilerini anlatıyorlar.
ABD ve AB ülkelerinin mısır şurubu ve nişasta bazlı şeker üretimini tek haneli rakamlara indirdiklerini hatta yasaklama noktasına geldiklerini verilerle ortaya koyuyorlar.
Sayın Başbakanımız ise şöyle diyor; "Nişasta bazlı şekerin, sağlık açısından bazı sakıncaları olduğu konuşuluyor. Ama ispatlanmış bir şey yok.
Bu yüzden de bu nişasta bazlı şeker üretimini sıkı bir denetim altına alacağız, düzenlemeler getireceğiz, kotasını da kısacağız.
Bu iş üstünden siyaset yapmaya çalışanlar bu memlekete hizmet etmiyor."
Yani 2018 bilim çağında sağlık için konuşulanları Sayın Başbakan, 'söylenti' diye tariflendiriyor. Haliyle başbakanın açıklamalarını dinleyen sade bir vatandaş ne anlar?
Tıp dünyası boşuna konuşuyor. Henüz ispatlanmamış bir konu üzerinden hükümeti zorda bırakacak açıklamalar yapıyor. Bunlar AKP'nin önünü kesmeye çalışıyor, AKP'yi çekemiyorlar?"
O zaman nişastalı şekere devam?
Akın Aydın / diğer yazıları
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinlerarası diyalog gömleği -2- / 08.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinler arası diyalog gömleği -1 / 07.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- İktidarın İsrail laubaliliği / 13.04.2024
- Abanın altındaki 5 kişi / 12.04.2024
- Nasıl bir ayı geride bıraktık? / 11.04.2024
- İlahi emri yerine getirdiğimiz için bayram yapıyoruz / 10.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinlerarası diyalog gömleği -2- / 08.04.2024
- Milli Görüşçülerin İsrail ve dinler arası diyalog gömleği -1 / 07.04.2024