Bir adamı Soros çarpmışsa?

Yazılı basını günlerdir dikkatle gözden geçiriyorum; dünyanın dört bir yanında parasının gücüyle darbeler yapan, ülkelerin ekonomileri ile resmen oynayan Yahudi Soros'un, ülkemize dördüncü kez gelişinin ve "Türkiye'de 5 yıl içinde 8 milyon dolar harcadık" deyişinin ardından yeterince yazı yazılmadı ve gereken tepki gelmedi.Görünürdeki temsilci kuruluşlarından olan Açık Toplum Enstitüsü yetkilileri ile beraber yaptığı basın toplantısında; edindiği misyon ve idealleri uğruna dünyanın her tarafında paralar harcadığını bu arada ülkemizde de beş yıl içinde 8 milyon doları, çeşitli şahıs ve kuruluşlara dağıttığını söyledi. Bekledik ki Türk medyasında gümbürtüler kopacak, sekiz sütuna manşetler atılacak?Bilindiği gibi öyle bir şey olmadı. Şimdi bir önceki yazımızda da ifade ettiğimiz gibi Ankara hayvanat bahçesinden kaçan kocaman piton yılanının nerede, ne zaman, kimin karşısına çıkacağı endişesi gibi; Soros'un dolarları ile çarpılmış, şahsiyeti ve haysiyeti yamyassı olmuş adamların nerede, ne zaman ve nasıl bir zehirle milletin karşısına çıkacağı endişesi günden güne yaygınlaşıyor.Adam, Açık Toplum Enstitüsünün kurucusu, finansörü fakat sekiz milyon doları kimlere verdiğini açıklamıyor. Amerika'da oturuyor, Macaristan doğumlu bir Yahudi olduğunu söylüyor ve kıtalar arası darbelerin, arbedelerin, katliamlarla sonuçlanan kargaşaların altından bu adamın dolarları çıkıyor. Gel de şüphelenme!..Elbette gün gelecek bu kirli parayı cüzdanına ve kursağına dolduranlar ve karşılığında vicdanını, haysiyetini, şahsiyetini, vatanını ve milletini satanlar açıklanacaktır. Ama bu adamın diğer ülkelerde parayı bastırarak hangi kirli işlerin tertipçisi olduğuna bakarak genel bir tahminde bulunmak da zor olmasa gerek. Nitekim Tercüman'dan Servet Kabaklı aslında çok da isabetli tahminlerde bulunmuş:"Aslında 'Darbeci Soros efendi' gizli tutmaya çalışsa da bu paraların hangi gafillerin ve hainlerin desteklenmesinde kullanıldığını, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni ve Türk Milleti'ni bölmeye, dilimlemeye ve 'Vahşi Batı'nın önüne atma gayretkeşliğine düşen, suni kimlik bunalımları icad eden hangi 'kimliksiz' işportacı kafalara ve hangi mankurtlara peşkeş çekildiğini, artık herkes biliyor. Mesela Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde 'Yes be annem!.. Türk Ordusu Yalla Barra!..' hezeyanlarını haykıra haykıra yükseltilen 'Gıprızlı Memoli'lere, Soros ve 'Vahşi Batı'nın diğer 'demokratik kuruluşlarınca(!)' verilen nakit destek biliniyor... Peki Türkiye'deki 'aydıncık maymuncuk takımından' ve dolayısıyla 'Türkiyeli Medya'nın 'Gıprızlı Memoli' ve ekibine her türlü desteği veren 'köşe kapıcılarından' hangisi bilgisayarına duvar kağıdı olarak, şu Soros efendinin 'hamiyetperver dolarlarını' yerleştirdi; insan bilmek istiyor... KKTC'nin 'Çözü-ver Kurtul' metoduyla bitirilme noktasına getirilmesindeki o 'zavallı başarı'ya, bu Soros efendinin 'yeşil renkli destekleri' hangi hesapta sayılıyor şu anda?.. Milletimizin bunu 'açık açık' bilmesinde ne gibi bir mahzur olabilir ki... İstanbul'da 'Soros Masasına' oturanlar, onunla 'aynı sofrada doymak şerefini' paylaşanlar, eğer 8 milyon doları nereye harcadığını öğrendilerse; açıklasınlar ki, milletimiz şeffaflıklarını alkışlasın!.."Bir adamı Soros çarpmışsa; din, vatan, bayrak, bağımsızlık gibi kavramları ve çağrıştırdıkları anlamları hafızasından silmiştir. Yerlerine küresel gücün yenilmezliğini; küresel sermayenin kalkınmak için ne kadar elzem olduğunu yerleştirmiştir.Bir adamı Soros çarpmışsa; kalemini, kelamını, varsa sanatını, varsa vicdanını, milletinin çıkarları, devletinin selameti uğruna değil, kirli dolarlarla aynı zarfta gelen emirler istikametinde kullanacaktır.Sözün tamamı deliğe söylenir denildiği gibi, bu adamı Amerikalardan gelip bizim ülkemizde kameraların karşısına geçerek "beş yıl içinde sekiz milyon dolar harcadım" demesi biraz da; içinizden şu kadar adamı kiraladım, beş yıldır bunlar benim adıma yazıp-çiziyorlar, benim adıma konuşuyorlar, benim adıma dernekçilik, vakıfçılık yapıyorlar, benim adıma icra-ı faaliyette bulunuyorlar demek değil midir?Buna göre; sekiz milyon dolarlık hainlerle iç içe yaşamak, hayvanat bahçesinden kaçmış piton yılanının korkusu ile yaşamaktan daha rahatsız edici değil midir?