Akasyalar güzel beyaz çiçeklerini henüz açmadı. “Akasya çiçeklerinin ne önemi var şarkılara, şiirlere konu olmaktan başka” diyebilirsiniz. Eğer akasyalar en yakın komşunuzun bahçesinde açıyor ve doyumsuz bir manzarayla sizi karşılıyorsa her bahar, önemlidir. Şimdi gönlüme geldi bir baharı daha yaşıyoruz. İzmir’deki çınar ağaçları yapraklanmaya başladı.
Bu güzel mevsimde İzmir ve İzmir’in samimi insanları bir bilgeyi ve talebelerini ağırlamaya hazırlanıyor. Allah (c.c.) O’nu sevmiş ve seçmiş; imanlı, ibadetli, şecaatli, bilgili, çok çalışkan, zeki, yeri geldiğinde esprili, kendine güvenli “Ben biliyorum, Ben yaparım” diyen bir insan… O bir bilge, O’nun bilge olduğunu uzak görüşlülüğünden, ferasetinden, ilminden, irfanından, halinden, gözlerinden ve çevresindeki insanları eğitme metodlarından anlayabiliyoruz.
Biz kendisini bir arkadaşımız vasıtasıyla tanıdık, bundan hemen hemen yirmi yıl önce. İlk önce O’nun kadr ü kıymetini çok iyi takdir edemedik. Fakat yolumuzda sebat edelim dedik, o da Allah’tandır. Bu sırada kabz ve bast dönemlerinden geçiyorduk, ancak bu hallerin kamil insan olmakla ve O bilge insanla ne ilgisi vardı? Hem yüzlerce kilometre uzaktaydı, pekiyi gönüllerimizi nasıl eğitiyordu? O’nun yetiştirmekte olduğu diğer arkadaşlarımız bu soruların cevaplarını halleriyle ve sözleriyle veriyorlardı. Yalnız bunu anlayabilecek göz ve kulak gerekiyordu, henüz gözümüz ve kulağımız bu kadar gelişmiş değildi. Deyim yerindeyse kör ve sağır ilerlemeye gayret ediyorduk. Biz ne bilelim pencereleri kapalı bir trende yolculuk ettiğimizi.
Arkadaşlarımızın bizlere önerdiği şekilde davranmaya çalıştıkça, O güzel insanı daha iyi anlamaya, başarmak istediklerini kavramaya başladık. Çağın bilgesine talebe olmanın kıymetini henüz çok iyi anlayamıyorduk. Ancak o güzel ilhamlar sayesindedir ki, O’nun bizlere öğretmek istediklerinin samimiyet, doğruluk, tevazu, sadakat, sır saklama, yumuşaklık, cömertlik, diğergamlık…vb güzellikler olduğunu hakikaten anlamaya başladık. Bütün bunlar fanilik şuuru kazanmakla çok ilgiliydi, bunu da yine kabz dönemlerinde fark ettik. Zaten O’nu tanıdığımız ilk günden beri “ölüm hali”ni bir müddet tefekkür ediyorduk. Bunun bir sünnet olduğunu bilir misiniz?
Bir insanın cisminin yanı sıra manasını görebilmek -en azından görebildiğimiz kadarıyla- çok önemlidir. O güzel insan bizlere manayı görebilmeyi öğretti, hakikat perdelerini açabilmeyi de… “Hakikatle karşılaşmak ne güzelmiş” dedirtti, görebilene, duyabilene.
Bu güzel mevsimde İzmir ve İzmir’in samimi insanları bir bilgeyi ve talebelerini ağırlamaya hazırlanıyor. Allah (c.c.) O’nu sevmiş ve seçmiş; imanlı, ibadetli, şecaatli, bilgili, çok çalışkan, zeki, yeri geldiğinde esprili, kendine güvenli “Ben biliyorum, Ben yaparım” diyen bir insan… O bir bilge, O’nun bilge olduğunu uzak görüşlülüğünden, ferasetinden, ilminden, irfanından, halinden, gözlerinden ve çevresindeki insanları eğitme metodlarından anlayabiliyoruz.
Biz kendisini bir arkadaşımız vasıtasıyla tanıdık, bundan hemen hemen yirmi yıl önce. İlk önce O’nun kadr ü kıymetini çok iyi takdir edemedik. Fakat yolumuzda sebat edelim dedik, o da Allah’tandır. Bu sırada kabz ve bast dönemlerinden geçiyorduk, ancak bu hallerin kamil insan olmakla ve O bilge insanla ne ilgisi vardı? Hem yüzlerce kilometre uzaktaydı, pekiyi gönüllerimizi nasıl eğitiyordu? O’nun yetiştirmekte olduğu diğer arkadaşlarımız bu soruların cevaplarını halleriyle ve sözleriyle veriyorlardı. Yalnız bunu anlayabilecek göz ve kulak gerekiyordu, henüz gözümüz ve kulağımız bu kadar gelişmiş değildi. Deyim yerindeyse kör ve sağır ilerlemeye gayret ediyorduk. Biz ne bilelim pencereleri kapalı bir trende yolculuk ettiğimizi.
Arkadaşlarımızın bizlere önerdiği şekilde davranmaya çalıştıkça, O güzel insanı daha iyi anlamaya, başarmak istediklerini kavramaya başladık. Çağın bilgesine talebe olmanın kıymetini henüz çok iyi anlayamıyorduk. Ancak o güzel ilhamlar sayesindedir ki, O’nun bizlere öğretmek istediklerinin samimiyet, doğruluk, tevazu, sadakat, sır saklama, yumuşaklık, cömertlik, diğergamlık…vb güzellikler olduğunu hakikaten anlamaya başladık. Bütün bunlar fanilik şuuru kazanmakla çok ilgiliydi, bunu da yine kabz dönemlerinde fark ettik. Zaten O’nu tanıdığımız ilk günden beri “ölüm hali”ni bir müddet tefekkür ediyorduk. Bunun bir sünnet olduğunu bilir misiniz?
Bir insanın cisminin yanı sıra manasını görebilmek -en azından görebildiğimiz kadarıyla- çok önemlidir. O güzel insan bizlere manayı görebilmeyi öğretti, hakikat perdelerini açabilmeyi de… “Hakikatle karşılaşmak ne güzelmiş” dedirtti, görebilene, duyabilene.
Kevser Doyurum / diğer yazıları
- İrfan sofrası / 24.10.2023
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022