Bir insan düşünün ki, dedesi bütün mahlukatın yaratılış sebebi olsun.
Bir insan düşünü ki, annesi bütün kadınların en üstünü olsun.
Bir insan düşünü ki, babası peygamberlik hariç 'Rahmet-el lil âlemin' olan dedesine vasi olsun.
Bir insan düşünün ki, abisi cennet gençlerinden, arşın çifte küpelerinden biri olsun.
Bir insan düşünün ki, ismi bizzat Allah (c.c) tarafından konulmuş olsun.
Bir insan düşünün ki, annesi dahil hiçbir kadının sütünü emmemiş olsun. Bütün gıdasını Rahmet-el lil âlemin olan dedesinden alsın. (Hz. Peygamberin başparmağını emerek beslenirdi. İşte bu yüzden eti etinden, kanı kanındandır.)
Bir insan düşünün ki, ailesi bizzat Allah Teâlâ tarafından her türlü maddi ve manevi kirden korunmuş ve temizlenmiş olsun.
Bir insan düşünün ki, ailesi yine Allah (c.c) tarafından tüm iman edenlere sevilmeleri şart koşulmuş olsun.
Bir insan düşünün ki, İslam'ın tek hak din olduğunu ispat için Necran Hıristiyanları ile lanetleşmeye giden o kutlu beş kişiden biri olsun.
Öyle bir insan düşünün ki, oyun oynarken Cebrail (a.s) O'na eş olsun.
İşte o insan, İmam Hasan (a.s) ile aynı şerefi taşıyan Hz. Muhammed'in (s.a.a) gülü, Fatıma'nın (a.s) canı, İmam Ali'nin yiğidi İmam Hüseyin'dir (a.s). (Rabbim şefaatine nail eylesin, O'nu hakkıyla anlamayı, O'nun yoluna ram olmayı nasip eylesin.)
Dedesi gibi, anası gibi, babası gibi, abisi gibi, evlatları gibi O'nun da hayatı çiledir, meşakkattir, sonu da şehadettir.
İmam Hüseyin (a.s) daha çocuk yaşta Peygamberimizin (s.a.a) en yakınındakiler tarafından üzülmesine (Usame'nin ordusu, kırtas olayı) şahit oldu.
Yine o yaşlarda evlerinin etrafının odun ile çevrilip diri diri yakarız, tehdidine muhatap oldu.
Ömer b. Hattab'ın kölesinin, evlerini basmasına, annesini kapı arkasında sıkıştırmasına, kadınların efendisi Hz. Fatıma'nın acı feryatlarına şahit oldu.
Hiçbir kâfirin karşısında duramadığı babasının (İmam Ali) yerlerde sürüklenmesine (biat için) tanık oldu.
Annesinin, bir ve ikinci halifeyi, müthiş bir ilim ve belagat ile doğruya çağırmasından sonra, annesinin gözyaşları arasında dedesinin mezarına gitti.
Babasının halifeliğinde insanların bin bir entrikalarına şahit oldu.
Abisinin (İmam Hasan) başına gelenleri, O'na karşı kurulan komploları bizzat gördü ve beraber yaşadı. Abisini savaş meydanında para karşılığı satan ve Muaviye'nin safına askerleriyle beraber geçen ordu komutanını gördü.
Aynen babasının olduğu gibi abisinin de şahadetine tanık oldu. Yıllarca Allah'ın sevip, seçtiği ailesine (Ehl-i Beyt'e) hutbelerden hakaret edilmesinin ve bu hakaretlere, Allah Resulünü görmüş insanların susmasının acısını yaşadı.
Artık o ilahi bayrak, artık o ilahi görev kendisinindi. Kûfeliler bu ilahi yolda O'na yardım sözünü vermişlerdi. Yola çıktı. Kerbela'ya vardı.
Babasının, abisinin kaderi O'nu bekliyordu Kerbela'da. O'na söz verenler dünyalık menfaatler uğruna sözlerinden dönmüşlerdi.
Acıların en büyüğünü yaşadı. Kardeşleri tek tek gözünün önünde katledildi. 12 yaşındaki evladı Ali Ekber kahramanca savaşıp kucağında can verdi.
Hele savaş meydanına gitmeden önce son bir defa kundaktaki oğlunu (Ali Asker) kucağına aldığında düşmanın attığı okun ve kucağındaki birkaç aylık bebeğin şehit edilmesine tanık oldu, acısını yaşadı.
Savaş meydanına çıktı. Aynen dedesi, babası, abisi gibi ilk önce tebliğini yaptı, oradaki canileri Hakk'a çağırdı. İlk kılıç çeken O olmadı. Şerefiyle ayrıldı bu dünyadan ve geriye kanıyla sıvadığı Ehl-i Beyt emanetini yani Nuh'un Gemisini bıraktı.
Rabbim bizleri, O'nun şefaatine nail eylesin. O'na ve O'nun yolundakilere layık ve sadık olmayı nasip eylesin.
Bir insan düşünü ki, annesi bütün kadınların en üstünü olsun.
Bir insan düşünü ki, babası peygamberlik hariç 'Rahmet-el lil âlemin' olan dedesine vasi olsun.
Bir insan düşünün ki, abisi cennet gençlerinden, arşın çifte küpelerinden biri olsun.
Bir insan düşünün ki, ismi bizzat Allah (c.c) tarafından konulmuş olsun.
Bir insan düşünün ki, annesi dahil hiçbir kadının sütünü emmemiş olsun. Bütün gıdasını Rahmet-el lil âlemin olan dedesinden alsın. (Hz. Peygamberin başparmağını emerek beslenirdi. İşte bu yüzden eti etinden, kanı kanındandır.)
Bir insan düşünün ki, ailesi bizzat Allah Teâlâ tarafından her türlü maddi ve manevi kirden korunmuş ve temizlenmiş olsun.
Bir insan düşünün ki, ailesi yine Allah (c.c) tarafından tüm iman edenlere sevilmeleri şart koşulmuş olsun.
Bir insan düşünün ki, İslam'ın tek hak din olduğunu ispat için Necran Hıristiyanları ile lanetleşmeye giden o kutlu beş kişiden biri olsun.
Öyle bir insan düşünün ki, oyun oynarken Cebrail (a.s) O'na eş olsun.
İşte o insan, İmam Hasan (a.s) ile aynı şerefi taşıyan Hz. Muhammed'in (s.a.a) gülü, Fatıma'nın (a.s) canı, İmam Ali'nin yiğidi İmam Hüseyin'dir (a.s). (Rabbim şefaatine nail eylesin, O'nu hakkıyla anlamayı, O'nun yoluna ram olmayı nasip eylesin.)
Dedesi gibi, anası gibi, babası gibi, abisi gibi, evlatları gibi O'nun da hayatı çiledir, meşakkattir, sonu da şehadettir.
İmam Hüseyin (a.s) daha çocuk yaşta Peygamberimizin (s.a.a) en yakınındakiler tarafından üzülmesine (Usame'nin ordusu, kırtas olayı) şahit oldu.
Yine o yaşlarda evlerinin etrafının odun ile çevrilip diri diri yakarız, tehdidine muhatap oldu.
Ömer b. Hattab'ın kölesinin, evlerini basmasına, annesini kapı arkasında sıkıştırmasına, kadınların efendisi Hz. Fatıma'nın acı feryatlarına şahit oldu.
Hiçbir kâfirin karşısında duramadığı babasının (İmam Ali) yerlerde sürüklenmesine (biat için) tanık oldu.
Annesinin, bir ve ikinci halifeyi, müthiş bir ilim ve belagat ile doğruya çağırmasından sonra, annesinin gözyaşları arasında dedesinin mezarına gitti.
Babasının halifeliğinde insanların bin bir entrikalarına şahit oldu.
Abisinin (İmam Hasan) başına gelenleri, O'na karşı kurulan komploları bizzat gördü ve beraber yaşadı. Abisini savaş meydanında para karşılığı satan ve Muaviye'nin safına askerleriyle beraber geçen ordu komutanını gördü.
Aynen babasının olduğu gibi abisinin de şahadetine tanık oldu. Yıllarca Allah'ın sevip, seçtiği ailesine (Ehl-i Beyt'e) hutbelerden hakaret edilmesinin ve bu hakaretlere, Allah Resulünü görmüş insanların susmasının acısını yaşadı.
Artık o ilahi bayrak, artık o ilahi görev kendisinindi. Kûfeliler bu ilahi yolda O'na yardım sözünü vermişlerdi. Yola çıktı. Kerbela'ya vardı.
Babasının, abisinin kaderi O'nu bekliyordu Kerbela'da. O'na söz verenler dünyalık menfaatler uğruna sözlerinden dönmüşlerdi.
Acıların en büyüğünü yaşadı. Kardeşleri tek tek gözünün önünde katledildi. 12 yaşındaki evladı Ali Ekber kahramanca savaşıp kucağında can verdi.
Hele savaş meydanına gitmeden önce son bir defa kundaktaki oğlunu (Ali Asker) kucağına aldığında düşmanın attığı okun ve kucağındaki birkaç aylık bebeğin şehit edilmesine tanık oldu, acısını yaşadı.
Savaş meydanına çıktı. Aynen dedesi, babası, abisi gibi ilk önce tebliğini yaptı, oradaki canileri Hakk'a çağırdı. İlk kılıç çeken O olmadı. Şerefiyle ayrıldı bu dünyadan ve geriye kanıyla sıvadığı Ehl-i Beyt emanetini yani Nuh'un Gemisini bıraktı.
Rabbim bizleri, O'nun şefaatine nail eylesin. O'na ve O'nun yolundakilere layık ve sadık olmayı nasip eylesin.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Papa, İznik ve Vatikan’ın hedefi / 02.06.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Her şey 31 Mart 2019’da mı başladı? / 01.06.2025
- Kiminin ahtapotu kiminin de turpu / 31.05.2025
- Beytülmal kavramı yine dillerde / 30.05.2025
- Anayasa değişikliği neden isteniyor / 29.05.2025
- Verin yetkiyi ve fazla abartmayın / 28.05.2025
- PKK’da, ‘Lozan hezimettir’ dedi / 26.05.2025
- Yorumsuz Gazze yüzleştirmesi / 25.05.2025
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025