Başbakan Erdoğan dün paketi açıklarken bugüne kadar kendisinden duymaya pek alışık olmadığımız bir şekilde Atatürk'ten övgüyle bahsetmesi ve demokratikleşme paketinin ilk olmadığını Atatürk'ün de devrim niteliğinde kararlar aldığına vurgu yapması az sonra açıklayacağı paketin içerisinde ne kadar sakıncalı değişiklikler olduğunu ortaya koyuyordu. Atatürk'ün bu ülkeyi bir ve beraber kılmayı amaçlayan kararlarıyla Erdoğan hükümetinin bu birliği dinamitleyecek değişiklikleri taban tabana zıttı oysa. Adeta Atatürk'ün kararlarıyla kazandıklarını Türkiye, Erdoğan'ın kararlarıyla tarihi gömüyor.Erdoğan'ın demokratikleşme paketine göre Mor Gabriel, diğer adıyla Deyrulumur Manastırı arazisi manastır vakfına iade edilecek. Bugüne kadar milyarlarca lira değerinde taşınmaz azınlık vakıflarına iade edildi. Atatürk'ün hangi kararında azınlıklara bu hükümetin yaptığı kıyakların bir benzeri görülebilir?Dolayısıyla AKP hükümetinin attığı adımların Atatürk'ün icraatlarına benzetilmesi bence Atatürk'e yapılmış büyük bir hakarettir.Aslında Başbakan, "bu bir son değil" açıklamalarıyla daha fazlasını bekleyenlere "Sabredin, istedikleriniz yerine gelecek" mesajını verdi.Hani bir şeyi pazarlamak isteyenler, satışlarını gerçekleştirmek için bir demo sunum hazırlamaları gibi Başbakan Erdoğan'ın dünkü açıklamaları da hükümetin bundan sonra atacağı adımların demosu gibiydi.Demolarda genellikle müşterinin duymak istedikleri ön plana sunulur. Duymak istemeyeceği şeyler, yani satışı zorlaştıraak unsurlardan ise hiç bahsedilmez.Bundan dolayıdır ki, Başbakan demokratikleşme paketinin demosuna başörtüsü konusuyla girdi. Kamuda başörtüsüne konusundaki değişikliklerle Türkiye'nin bölünmesi sürecine götürülmesinde mutaassıp çevrelere adeta bir sus yayı verdi hükümet.Konjonktürü uygun hale getirecek hükümet, kısa süre içerisinde başörtüsü konusundaki değişikliklerin yürürlüğe girmesini sağlayacak. Başörtüsü konusunda özgürlüğe karşı olmamız mümkün değildir. Çünkü bu konuda bizler de mağduriyetler yaşamış insanlarız. Ama Türkiye'nin birliğini, beraberliğini zedeleyecek adımların başörtüsü kılıfıyla hazmettirilmesine karşıyız.Bu demoya bakılırsa asıl kritik adımlar bundan sonra gelecek. Hükümet başörtüsü adımıyla mutaassıp çevrelerin gözlerini boyarken öte yandan taviz bekleyen bölücülerin ağzına bal çalmıştır. Ve devamının geleceği sözünü vermiştir. Alevi vatandaşlarımız ise havalarını almıştır. Hükümet Alevi vatandaşlarımıza Nevşehir Üniversitesi'nin adını "Hacı Bektaş Veli Üniversitesi" olarak değiştirmekten başka bir şey yapmayacaktır.Görünen o ki, hükümet nezdinde Alevi vatandaşlarımızın Hıristiyan azınlıklar kadar bile değeri yoktur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024