Bu yolu açanlara lanet olsun

Bin yıldır İslam'ın, Tevhid inancının bayraktarlığını yapan, Müslüman Türk Milletinin torunları artık kitleler halinde teslise, şirke kayıyor. İnsanımızın ebedi hayatı karartılıyor. Müşrik milletler, haçlı ve siyonist ittifakı cephede yenemedikleri bu milleti, inanç sistemlerini çökerterek, kendilerinin gönüllü birer neferi yapmak suretiyle içten teslim almanın haince çalışması içindeler. Öteden beri Anadolu coğrafyasında ve bu coğrafyada yaşayan Müslüman Türk Milleti üzerinde sinsice planları, haince emelleri olan ezeli düşmanlarımız, AKP iktidarı ile birlikte hızlanan AB sürecinde yüzlerce yıldır aradıkları fırsatı yakaladılar. İktidarın AB karasevdası bir taraftan, kendilerini "papalık konseyi misyonunun bir parçası" olarak tanıtan diyalog ekibi diğer taraftan misyonerliğin bütün yollarını açtılar, bütün köprüleri kurdular ve her çeşit ihanet planları ile insanımızı misyonerlerin kucağına ittiler, onların hazır pazarı haline getirdiler. Nerede, ne zaman bir misyonerlik skandalı patlak verdiyse malum ekip STV'si ile Zaman gazetesi ve Aksiyon dergisi ile hemen üstünü örtmeye çalıştı. Türkiye'de misyonerlik faliyetlerinin ve hıristiyan olanların sayısının tehlikeli boyutlarda olmadığına dair yayınlar yaptılar. İnsanımızı hıristiyanlaştırmanın, şirke sürüklemenin bütün kanallarını açarken, ortaya çıkan korkunç neticeyi de yine insanımızdan sakladılar. Son seksen yıl boyunca din değiştirenlerin sadece ikibin civarında olduğuna dair haberler yaptılar. İnsanımızın dünyasını da, ukbasını da berbat edecek bu hain tuzağı kuranlara, yardımcılarına, destekçilerine lanet okuyacağınız şu satırlara bir göz atalım: "Tarih: 4 Aralık 2005, günlerden pazar, yer: İstanbul'daki Bostancı Gösteri Merkezi ve saat: 9:00. Ötesini Üsküdar gazetesinin özel haberinden öğreniyoruz. O gün o saatte Emniyet yetkilileri Bostancı Gösteri Merkezinde kuş uçurtumuyor. Bu teyakkuzun sebebi de, az sonra üç bin Türk'ün Yehova Şahitlerince vaftiz törenlerinin yapılacak olması. Nitekim saat 11:35'te alkışlar arasında "vaftiz" gerçekleşiyor ve o dakikadan itibaren aralarında doktorların, mimarların, öğretim üyelerinin ve başörtülülerin de bulunduğu 3 bin Türk, yahudilerin hala kutsal kitap olarak kabul ettikleri tahrif edilmiş Tevrat'a göre, Yehovanın tanrı, İsa'nın da Yehova ülkesinin kralı olduğuna inanan, milleti, devleti, ülkelerin sınırlarını vatan ve millet sevgisini inkar eden bu dinin mensubu haline geliveriyorlar. Siz buna ister "dinlerarası diyaloğun" meyveleri deyin, ister başka bir şey, netice farketmez." (Yeni Çağ, Hasan Demir, 28 Aralık 2005). Bu yolu açanlara Allah (cc) lanet etsin.