AKP Hükümeti 2006 yılı için gelir ve gider hedeflerini ortaya koyan bütçeyi açıkladı. Görüldüğü kadarıyla bütçe tam bir yamalı bohça.Maliye Bakanı Kemal Unakıtan açıklanan bütçe rakamlarını tam bir başarı olarak görüp havalara giriyor.Unakıtan, "Bütçe gelirlerinin GSMH'ye oranı AKP iktidarı öncesinde (2002) yüzde 25.6 seviyesinde iken bu oran 2006'da 26.2'ye çıkıyor. Bütçe açığının GSMH'ye oranı 2002'de yüzde 14.6 olurken bu oran da 2006'da 2.5'e düşüyor. Aradaki farka dikkatinizi çekmek istiyorum. Maastricht kriterlerine göre bu oran yüzde 3 ama hesaplama tarzı biraz değişik. Fakat bizim yüzde 2.5 onların hesabına vurduğumuz zaman daha da düşer. Faiz giderlerinin bütçe içindeki payı 2002'de yüzde 46.8 iken 2006'da yüzde 29.4'e düşüyor. Bu inşallah daha da düşecek" ifadelerini kullanarak bütçeyi değerlendiriyor.Peki, Unakıtan bu övünmelerinde haklı mı? Bu rakamlar gerçekten de gidişatın iyi olduğunu gösteriyor mu?Şunu önemle vurgulamalıyız ki, gelirin ne kadar büyüdüğünden, bütçe açığının hangi oranda azaldığından ziyade, öncelikle bu gelirin nasıl elde edildiği ve gelirin nerelerde değerlendirildiği önemlidir.Önemli olan gelirin kalıcı olması, ekonomideki yaraları sarması ve iyileştirmesi, vatandaşa hizmette kullanılması ve toplumu rahata, huzura götürmesidir.Eğer bu gelir, vatandaşın başına vura vura elde ediliyorsa, vatandaşa hizmet konusunda bir adım katedilmiyorsa, ekonomideki girdap arttıkça artıyorsa, gelirin artması ya da bütçe açığının kapanması sizce ne kadar önemlidir, ne kadar sıhhatlidir?Şimdi bu konuya bütçede belirtilen rakamlardan misal vererek açıklık getirelim.2006 yılı için 118.1 milyar YTL'lik bir vergi hedeflenmektedir. 2005 yılında bu rakam 106.6 milyar YTL idi. Yani vergide 11.5 milyar YTL'lik bir artış söz konusu olacak. Tabii hükümetin genel politikası gereği, bu artış, kurumlardan ya da para ile para kazananlardan değil, dolaylı vergi dediğimiz ve tabana yayılan, tüketimden alınan ÖTV ve KDV gibi vergilerden elde edilmeye çalışılacak.Bu durum, vergi yükü altında inim inim inleyen vatandaşımızı daha da mağdur edecek. Vatandaşın zaten alım gücü düşüktü, tüketim daralıyordu, bu vergi artışıyla daha da daralacak. İç piyasa bu sebepten dolayı daha da tıkanacak.Hükümet bu vergi gelirini arttırmak için 2006'da ÖTV'den gelen geliri, 2005'e göre yüzde 7.5 oranında arttırmayı hedefledi. İlk olarak da motorlu taşıtlar vergisinden başladı ve yüzde 70.3 oranında bir artış öngördü. Devamında hangi dolaylı vergide artış olacak göreceğiz. Bütçeye bakıldığında, vatandaşa hizmet demek olan yatırımlarda, sosyal güvenlik harcamalarında, mal ve hizmet alımlarında, personel ödemelerinde bir artış yok. Yani vatandaşa hizmet anlamına gelen bütçe, vatandaşa tam anlamıyla kemer sıkmayı hedefliyor.2006 bütçesinde gelir hedefi 159.7 milyar YTL, gider hedefi ise 174.3 milyar YTL. Hedeflenen bütçe açığı 14.6 milyar YTL. 2005 yılında bütçe açığı 29.1 milyar YTL olarak belirtilmişti. İşte Unakıtan'ın övündüğü nokta burası. Bütçe açığını azalttık ve Maastricht kriterlerinin bizden istediğinden daha da uygun hale getirdik diyor.Bu açığı azaltmada birinci unsurun vergi artırımı olduğunu ifade etmiştik. Peki, diğer gelir, olması gerektiği şekliyle dış ticaret, yani ihracat mı?Bütçeye baktığımızda böyle olmadığını görüyoruz. Çünkü ithalat hedefi 124 milyar YTL, ihracat hedefi ise 79 milyar YTL olarak belirtiliyor. Yani dış ticarette hedef 45 milyar YTL'lik bir açık. Dış ticaret geliri arttırıcı bir unsur olarak değil, gideri arttırıcı bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Geriye gelir olarak bir şey kalıyor, o da Maliye Bakanı'nın ifadesiyle, "Babalar gibi satmak", Başbakan Erdoğan'ın ifadesiyle, "Türkiye'yi pazarlamak". Vergi dışı gelir olarak ifade edilen bu satışlardan 41.6 milyar YTL'lik bir hedef var. 2005 yılında bu rakam 29.1 milyar YTL idi. Yani bunun Türkçe'si 2006'da ne var ne yok satılacak.Bütçede bir şey daha dikkatimi çekiyor. Faiz ödemeleri hedefi 2005 yılında 56.4 milyar YTL iken, 2006'da 46.3 milyar YTL'ye düşmüş. Hükümetimizin yetkililerinin övünecek oldukları bir konu da bu. Dilerseniz heveslerini kursaklarında bırakarak şu açıklamayı yapalım: İç ve dış borçlarda artış mı var, azalma mı? Tabii ki ciddi bir artış. Buna bağlı olarak faiz yükünde de bir artış var. 2005 yılına göre daha az faiz ödemesinin anlamı, kalan faiz ve anapara borcunun alacaklılar tarafından bazı siyasi ve ekonomik sebeplerden dolayı ötelenmesi ve faiz yükünün katlanarak devam etmesidir. Bu faydalı mı? Tefecilerin gelir kaynağının bu olduğunu ve bu sayede çok ciddi karlar elde ettiklerini düşünürsek, zararımızın ne boyutta olduğunu anlarız.Şimdi siz söyleyin böyle bir bütçe yamalı bohça değildir de nedir?"Milli Ekonomi Modeli"nin sahibi, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in de ifade ettiği gibi, tüketimi canlandırmadan, üretim canlanmaz. Tüketim bir takım sosyal devlet projeleriyle, desteklerle, 100 milyarın altında geliri olandan vergi almayarak, vergi yükü azaltılarak, alım gücü artırılarak ancak canlanır. İhracat sübvanse edilmeli, yerli üretici ithalata karşı korunmalıdır. Bu dış ticaret fazlasını da beraberinde getirecektir. Sonuç piyasanın canlanması, daha fazla vergi, daha fazla girdi ve sıhhatli bir bütçedir. Kalıcı olan da budur.Yoksa, "al takke ver külah", hatta "takkeyi de ver külahı da" mantığıyla, vatandaştan alıp bütçeye yama yapmaya çalışarak hiçbir noktaya varılmaz. Sonuç hüsran olur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025