Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) açıkladı: Ekonomimiz 2005 yılında, gayri safi milli hasılada (GSMH) yüzde 7.6 oranında büyüdü. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) büyüme oranını yüzde 5 veya 5.5 tahmin ediyordu. DPT'nin tahmini TÜİK'in yayınladığı üçer aylık büyüme rakamlarına dayanıyordu. Fakat TÜİK şaşırttı. Yayınladığı üçer aylık büyüme rakamlarının dördüncüsünde önceki rakamları da düzelterek, yüzde 7.6 rakamını buldu. Bu, gerçekten büyüme rakamı mı, yoksa halkı büyüleme, aldatma rakamı mı? Hükümet, tabii olarak "büyüme rakamı" diyor, ama halk kararını çoktan vermiş. Artık rakamlara ve istatistiklere aldırmıyor. Kendi haline ve hanesine bakıyor. Doğrusu da budur. Ne hikmetse, AKP iktidara geldiğinden beri büyüme rakamları hep tartışma konusu oldu. 2004 yılı büyüme rakamı da aynı şekilde tartışıldı. O kadar tartışıldı ki, IMF'nin danışmanları bile tartışmaya müdahil olmak zorunda kaldı. IMF'nin İngiliz danışmanı Prof. Dr. Michael R. Wickens, yüzde 9.9 açıklanan büyüme rakamı üzerine şöyle dedi: "2004 yılında açıklanan yüzde 9.9 büyüme oranı şaşırtıcı. Bu rakama çok inanmıyorum. Böyle büyüme hızının olabilmesi için çok büyük yatırımlar gerekir. Hele hele Başbakanınızın dediği gibi, bu artışın verimliliğe bağlı olması bilimsel olarak mümkün değildir". Avusturyalı Prof. Dr. Friedrich Schneider de, "Altyapıda iyileşme yokken, eğitime yatırım yapılmamışken, böyle bir büyüme gerekleşmez" dedi. AKP hükümeti, IMF uzmanlarının bile inanmadığı büyümeye, her geçen gün daha çok fakirleşen halkı, inandırmaya çalıştı. AKP hükümetinin gerçekleştirdiği büyüme nasıl bir büyümedir ki, hiçbir yerde emaresi görünmüyor. Bir başka deyişle, hükümetin 2002 yılından bu yana açıkladığı büyüme rakamlarının hiçbirisini piyasa doğrulamıyor. Hükümet, 2002 yılında yüzde 7.8, 2003'te yüzde 5.9, 2004'te yüzde 9.9, oranlarında gayri safi milli hasılanın (GSMH) büyüdüğünü açıkladı. Halk da her seferinde sordu : " Peki, büyümeden payıma düşen nerede? Bu nasıl bir büyümedir ki, ekonomi büyüdükçe, biz küçülüyoruz, daha çok daralıyoruz?" Bu sorulara bazı cevaplar verildi. Fakat cevapların hiçbirisi inandırıcı olmadı. Herkesin bildiği şu gerçeğin altını bir kere daha çizelim: Büyüme olmuşsa üretim artmış, üretim artmışsa milli gelir yükselmiş demektir. Milli gelirin yükselmesi de harcamaları arttırır. Ekonomi büyüdüğüne göre, harcamalar neden düşüyor, talep niçin daralıyor? Öyle ki, gıda harcamaları bile düşmüş. Halbuki milli gelir artışını gösteren en önemli gösterge gıda harcamalarının artmasıdır. Kısacası, tüketim olmadan üretim, üretimsiz büyüme olmaz. Bu sebepten, "tüketim kesiminin desteklenmesi sürekli büyümenin sağlanması için olmazsa olmaz şarttır. Tüketim kesiminin içinde özellikle hedef, belli bir gelir seviyesinin altında kaldığı için ihtiyacı olduğu halde bunu elde edemeyen hane halkları olmalıdır" (Bkz. Prof. Dr. Haydar Baş, Milli Ekonomi Modeli, s. 141). Ortada bir büyüme varsa -ki var olduğu iddia ediliyor- o, olsa olsa rantiyecilerin büyümesidir. Büyümeden kastedilen buysa, ona bir diyeceğimiz yok. Evet, rantiyeciler büyüme şöyledursun, şiştikçe şişiyorlar.Dünyanın neresinde üretmeden büyüyen bir ekonomi görülmüştür. Buyursun göstersinler. Aslında, "Ekonomi politikalarının hedefi; üretmek ve bu üretilenleri halkına tükettirebilecek bir geliri oluşturmaktır" ( Bkz. A.g.e., s.153). AKP hükümeti, ekonominin bu kurallarını ters yüz ederek literatüre yeni bir kavram sokmaya uğraşıyor. O da, 'kâğıt üzerinde büyüme' kavramıdır. İstihdamı ve harcamaları arttırmayan, daha doğrusu halka yansımayan bir büyüme. Olur mu böyle bir şey? Elbette olmaz. Ama ne yapalım ki, AKP hükümeti kendince böyle birşey icat etti. Amaç, bu yeni icatla, yani büyüme şekli ve büyüme rakamı ile halkı büyüleme idi. Fakat tam tersi bir durum zuhur etti. Hükümetin kendisi büyülendi ve gerçeklerden koptu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018