Hiçbir siyasi irade, işler tıkırında gidiyorken, her şey yolundayken erken seçim, hatta daha da ötesi "baskın seçim" kararı almaz. Apar topar böyle bir karara imza atılıyorsa, emin olun ki şartlar çok kötü olduğundan ve de her geçen gün daha da kötüleşeceğinden dolayıdır.
Esasen erken seçimin ilk sinyallerini ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek vermişti. Hatırlarsanız, yaklaşık 1 ay önce Sayın Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde özel şirket temsilcilerine "dövizle borçlanmayın" diyerek şirketlerini yabancılara satmalarını tavsiye etmiş, gerekçe olarak da "yağmur yağacak" uyarısında bulunmuştu.
Devlet Bahçeli de, partisinin grup toplantısında erken seçimin düğmesine bastığı konuşmasında "Türkiye'nin 3 Kasım 2019'u beklemesi bu şartlarda mümkün değil" ifadelerini kullanarak seçimin yapılmasının acil bir hal aldığından behsetmişti.
Sayın Şimşek'in ve Bahçeli'nin açıklamalarına bakılırsa, erken seçim kararı şartların zorluğundan ve siyaseti 2019'a kadar götüremeyeceklerinden dolayı alındı.
Eğer Türkiye gerçekten yüzde 7,4 ile OECD ülkeleri içinde Çin'i de sollayarak en hızlı büyüyen bir ekonomi olsaydı, emin olun ki bu erken seçim kararı asla alınmazdı.
Sadece bu seçim kararı bile siyasilerimizin büyüme tezini yalanlıyor, büyüme rakamlarının hormonlu olduğunu açıkça önümüze koyuyor.
Yabancı basın organları da, apar topar alınan erken seçim kararında ekonomideki kötü gidişatın büyük etkisini vurguladılar.
Financial Times gazetesi, "Erdoğan U dönüşü yaptı ve erken seçim dedi" başlığıyla verdiği haberde, "Türkiye Cumhurbaşkanı defalarca erken seçim olmayacağını, seçimin Kasım 2019'da yapılacağını söylemişti. Bu hızlı U dönüşünü ulusal güvenlik sorunları, Suriye ve Irak'taki istikrarsızlık ve başkanlık sistemine geçişi hızlandırma ihtiyacı ile gerekçelendirdi" ifadelerine yer verdi ve erken seçimin ekonominin gidişatına dair uyarıların arttığı bir dönemde alındığına dikkat çekti.
The Guardian gazetesinde, Erdoğan'ın düne kadar seçimin 2019'da yapılacağını söylediği fakat ekonomik kaygılar nedeniyle seçimi erkene çektiği belirtildi.
The Daily Telegraph gazetesi ise "Erdoğan'ın muhalefeti bastırması ve gittikçe otoriterleşen iktidarını daha fazla konsolide etmesi nedeniyle kaygılar büyürken seçim tarihi Kasım 2019'dan Haziran 2018'e çekildi" ifadeleri kullandı.
Erken seçim çağrısı her ne kadar Bahçeli tarafından yapılsa da, AKP-MHP ittifakının 2019 seçimlerine çok zaman olmasına rağmen alalacele kurulması, AKP'nin Cumhurbaşkanı'yla, Başbakan'ıyla seçim çalışmalarına erkenden başlaması bunun danışıklı bir girişim olduğunu gösteriyor. Karar Erdoğan'dan, ilan Bahçeli'den?
İktidarın 2019'a kadar beklemesi, Bahçeli'nin de ifade ettiği gibi mümkün değildi, çünkü ekonomi değirmeni yabancılardan alınan borçla dönüyor, elde kalan Cumhuriyet kazanımı son kuruluşları da satsan ihtiyacını karşılayamıyorsun ve dışarıdan para girişi de artık eskisi gibi kolay yapılamıyor. Kısaca, değirmenin taşıma suyu bitti.
Mevcut ekonomik şartlar Sayın Şimşek'in ifadesiyle yağmura, gerçekte ise doluya, tipiye, fırtınaya, kasırgaya dönüşecek. Bu olumsuz şartlarla seçime gidildiğinde AKP hükümeti büyük bir riskle karşı karşıya kalacak. 2019'a kim öle kim kala?
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhurbaşkanıyla hükümetin uyumlu çalışması sayesinde ciddi bir sorun yaşanmıyor gibi gözükse de eski sistemin hastalıkları attığımız her adımda karşımıza çıkabilir" dedi. Halbuki içinde bulunduğumuz OHAL şartlarında KHK'lar da devreye sokularak istenilen her adım rahatlıkla atılabiliyordu.
Sayın Cumhurbaşkanı erken seçim gerekçesi olarak şunları söyledi: "Gerek Suriye'de yürüttüğümüz sınır ötesi operasyonlar, gerek Suriye ve Irak merkezli olarak bölgemizde yaşanan tarihi önemdeki hadiseler, Türkiye'nin bir an önce belirsizlikleri aşmasını zorunlu hale getirmiştir? Suriye'deki gelişmelerin hızlandığı, makroekonomik dengelerden büyük yatırımlara kadar her konuda çok önemli kararlar vermemiz gereken bir dönemde seçim konusunu ülkemizin gündeminden bir an önce çıkarmamız şarttır."
Demek ki önümüzdeki süreçte ekonomik gidişattaki kötüleşme değil tek etken, dış politikamızda da özellikle Suriye ve Ortadoğu eksenli "millete rağmen" önemli kararlar verilecek. Bunun için daha güçlü yetkiler gerekiyor. "Millete rağmen", çünkü 2019 seçimlerini riske atmasından endişe edildiği için seçimler en erkene alındı.
İnşallah bu süreç, ABD'nin Arap ülkelerini Sünni NATO adı altında Suriye'ye ordu göndermelerini talep ettiği ve Şii-Sünni çatışmasını tetiklemek istediği bir atmosferde, Türkiye'nin de NATO'da daha aktif roller verilerek ağzına bir parmak bal çalındığı bugünlerde "Şii-Sünni çatışmasında Sünni taraf olma adımı" değildir.
Eğer daha fazla yetki için amaç, millete hizmet etmek, gerçek Milli Para'mızı devreye koymak, ekonominin her sahasında, iç ve dış politikada millileşmek, Atatürk'ün milli hamle çizgisini takip etmek ise bunun için mevcut yetkiler fazlasıyla yeterlidir, hiçbir muhalefet partisi de bu hamlelere asla hayır demez.
Yeter ki, bu milli politikaların tek adresi Prof. Dr. Haydar Baş Bey kılavuz ve dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli de yol haritası olarak benimsensin, içimizdeki hazinenin kıymeti artık bilinsin.
Esasen erken seçimin ilk sinyallerini ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek vermişti. Hatırlarsanız, yaklaşık 1 ay önce Sayın Şimşek, Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde özel şirket temsilcilerine "dövizle borçlanmayın" diyerek şirketlerini yabancılara satmalarını tavsiye etmiş, gerekçe olarak da "yağmur yağacak" uyarısında bulunmuştu.
Devlet Bahçeli de, partisinin grup toplantısında erken seçimin düğmesine bastığı konuşmasında "Türkiye'nin 3 Kasım 2019'u beklemesi bu şartlarda mümkün değil" ifadelerini kullanarak seçimin yapılmasının acil bir hal aldığından behsetmişti.
Sayın Şimşek'in ve Bahçeli'nin açıklamalarına bakılırsa, erken seçim kararı şartların zorluğundan ve siyaseti 2019'a kadar götüremeyeceklerinden dolayı alındı.
Eğer Türkiye gerçekten yüzde 7,4 ile OECD ülkeleri içinde Çin'i de sollayarak en hızlı büyüyen bir ekonomi olsaydı, emin olun ki bu erken seçim kararı asla alınmazdı.
Sadece bu seçim kararı bile siyasilerimizin büyüme tezini yalanlıyor, büyüme rakamlarının hormonlu olduğunu açıkça önümüze koyuyor.
Yabancı basın organları da, apar topar alınan erken seçim kararında ekonomideki kötü gidişatın büyük etkisini vurguladılar.
Financial Times gazetesi, "Erdoğan U dönüşü yaptı ve erken seçim dedi" başlığıyla verdiği haberde, "Türkiye Cumhurbaşkanı defalarca erken seçim olmayacağını, seçimin Kasım 2019'da yapılacağını söylemişti. Bu hızlı U dönüşünü ulusal güvenlik sorunları, Suriye ve Irak'taki istikrarsızlık ve başkanlık sistemine geçişi hızlandırma ihtiyacı ile gerekçelendirdi" ifadelerine yer verdi ve erken seçimin ekonominin gidişatına dair uyarıların arttığı bir dönemde alındığına dikkat çekti.
The Guardian gazetesinde, Erdoğan'ın düne kadar seçimin 2019'da yapılacağını söylediği fakat ekonomik kaygılar nedeniyle seçimi erkene çektiği belirtildi.
The Daily Telegraph gazetesi ise "Erdoğan'ın muhalefeti bastırması ve gittikçe otoriterleşen iktidarını daha fazla konsolide etmesi nedeniyle kaygılar büyürken seçim tarihi Kasım 2019'dan Haziran 2018'e çekildi" ifadeleri kullandı.
Erken seçim çağrısı her ne kadar Bahçeli tarafından yapılsa da, AKP-MHP ittifakının 2019 seçimlerine çok zaman olmasına rağmen alalacele kurulması, AKP'nin Cumhurbaşkanı'yla, Başbakan'ıyla seçim çalışmalarına erkenden başlaması bunun danışıklı bir girişim olduğunu gösteriyor. Karar Erdoğan'dan, ilan Bahçeli'den?
İktidarın 2019'a kadar beklemesi, Bahçeli'nin de ifade ettiği gibi mümkün değildi, çünkü ekonomi değirmeni yabancılardan alınan borçla dönüyor, elde kalan Cumhuriyet kazanımı son kuruluşları da satsan ihtiyacını karşılayamıyorsun ve dışarıdan para girişi de artık eskisi gibi kolay yapılamıyor. Kısaca, değirmenin taşıma suyu bitti.
Mevcut ekonomik şartlar Sayın Şimşek'in ifadesiyle yağmura, gerçekte ise doluya, tipiye, fırtınaya, kasırgaya dönüşecek. Bu olumsuz şartlarla seçime gidildiğinde AKP hükümeti büyük bir riskle karşı karşıya kalacak. 2019'a kim öle kim kala?
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Cumhurbaşkanıyla hükümetin uyumlu çalışması sayesinde ciddi bir sorun yaşanmıyor gibi gözükse de eski sistemin hastalıkları attığımız her adımda karşımıza çıkabilir" dedi. Halbuki içinde bulunduğumuz OHAL şartlarında KHK'lar da devreye sokularak istenilen her adım rahatlıkla atılabiliyordu.
Sayın Cumhurbaşkanı erken seçim gerekçesi olarak şunları söyledi: "Gerek Suriye'de yürüttüğümüz sınır ötesi operasyonlar, gerek Suriye ve Irak merkezli olarak bölgemizde yaşanan tarihi önemdeki hadiseler, Türkiye'nin bir an önce belirsizlikleri aşmasını zorunlu hale getirmiştir? Suriye'deki gelişmelerin hızlandığı, makroekonomik dengelerden büyük yatırımlara kadar her konuda çok önemli kararlar vermemiz gereken bir dönemde seçim konusunu ülkemizin gündeminden bir an önce çıkarmamız şarttır."
Demek ki önümüzdeki süreçte ekonomik gidişattaki kötüleşme değil tek etken, dış politikamızda da özellikle Suriye ve Ortadoğu eksenli "millete rağmen" önemli kararlar verilecek. Bunun için daha güçlü yetkiler gerekiyor. "Millete rağmen", çünkü 2019 seçimlerini riske atmasından endişe edildiği için seçimler en erkene alındı.
İnşallah bu süreç, ABD'nin Arap ülkelerini Sünni NATO adı altında Suriye'ye ordu göndermelerini talep ettiği ve Şii-Sünni çatışmasını tetiklemek istediği bir atmosferde, Türkiye'nin de NATO'da daha aktif roller verilerek ağzına bir parmak bal çalındığı bugünlerde "Şii-Sünni çatışmasında Sünni taraf olma adımı" değildir.
Eğer daha fazla yetki için amaç, millete hizmet etmek, gerçek Milli Para'mızı devreye koymak, ekonominin her sahasında, iç ve dış politikada millileşmek, Atatürk'ün milli hamle çizgisini takip etmek ise bunun için mevcut yetkiler fazlasıyla yeterlidir, hiçbir muhalefet partisi de bu hamlelere asla hayır demez.
Yeter ki, bu milli politikaların tek adresi Prof. Dr. Haydar Baş Bey kılavuz ve dünyaca ünlü Milli Ekonomi Modeli de yol haritası olarak benimsensin, içimizdeki hazinenin kıymeti artık bilinsin.
Murat Çabas / diğer yazıları
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Seçimde tiyatrolara aldanmayın! / 26.03.2024
- Oylar bölünmezse hizmet gelmez! / 23.03.2024
- Oyları bölün ki, demokrasi açığa çıksın! / 22.03.2024
- 52’ye 48 düzeni Türkiye’ye zarar veriyor / 20.03.2024
- Churchill: Sadece Mustafa Kemal’i hesaba katmamışız / 19.03.2024
- Kriter ekonomiyse iktidarın şansı yok! / 16.03.2024
- Gazze’de soykırım ve bağımsızlığın önemi / 15.03.2024
- Milli kimliğimizi korumak için yeni anayasaya hayır / 13.03.2024