CERN deneyi bir meydan okuma mı?

CERN deneyi ile insanoğlu neyi amaçlıyor? Sadece kâinatın yaradılış sırrını keşfetmeyi mi, yoksa bu niyetin de ötesine geçerek insana yaratma vasfını kazandırmayı mı?İlk uzay mekiğinin ismini Challenger (meydan okuyucu) koyan ve dünyanın en büyük gemisi Titanik'i yaparak "Bunu Tanrı bile batıramaz" iddiasında bulunan insanoğlunun Rabbine olan bu meydan okuyuşu insanlık tarihinin başlangıcına kadar dayanır. Gerçi bu meydan okumanın asıl kaynağı insanoğlu değildir. Cin taifesinden olduğu ifade edilen ve ateşten yaratılan Azazil'dir, diğer bir ifadeyle İblis.Hani şu Cenabı Hakk'ın, "Adem'e secde edin" emrine karşı meydan okuyarak, Adem'deki tecelliyi fark edemeyen İblis. Hani şu Allah'ın emirlerine karşı ilk akıl yürütmeyi yapan ve bu sebepten dolayı Cennetten kovulan İblis. Hani şu yeryüzünde ilk defa aklı vahyin üzerinde tutan İblis. Kimin izini takip ediyorsanız onun gittiği yere varırsınız gerçeğini burada hatırlatmakta fayda var.İlk inkâr kıvılcımını İblis'in fısıltısıyla alan insanoğlu Allah'a meydan okuma, isyan etme konusunda İblis'i dahi geride bırakmıştır. Ama aynı insanoğlu Allah'a kulluk konusunda melekleri bile geçmiştir. Yani insan, Rabbini tanıdığı ve O'na kulluk ettiği takdirde meleklerden de üstün bir vasfa sahip olmuş, isyan ettiği takdirde ise İblis'i bile sollamıştır. Gelelim yine deneyimize?Asrın deneyi olarak ifade edilen bu deneyde de bilimsel çalışmanın ötesinde, perde arkasında, bahsettiğimiz temel meydan okuma mantığının izleri görülmektedir.Bilim adamları temeli bilimsel olmayan bir mantıkla, hayallerinde ürettikleri Higgs bozonunu bulmak istemektedir. Gerçekten de şaşılacak durum: milyarlarca dolar masraf yapılıyor, 27 kilometre uzunluğunda bir laboratuar oluşturuluyor, 5 bin bilim adamı bil fiil uğraşıyor, bu çalışmalar "bilimsel" deniliyor, ama deneyin ne çıkış sebebi ne de ulaşılmak istenilen netice bilimsel değil. Yapılmasına neden olan teoriler sadece bir hayal, ulaşılmak istenilen netice ise manevi.Her fırsatta aklı ön plana çıkaranların pratikte yaşadıkları bu ikilem gerçekten kayda değer.Güya bu Higgs denilen parçacıklar enerjiye kütle kazandırıyormuş, yani enerjinin maddeye dönmesini sağlıyormuş. Bu deneyin yapılış gayesi de, işte bu varlığı zandan öteye geçmeyen Higgs bozonunu tespit etmek, maddeyi nasıl oluşturduğunu gözlemlemek.Bilim adamlarını heyecanlandıran şey ise, farzı muhal eğer bu Higgs parçacıklarını tespit ederlerse, sadece kâinatın yaradılış sırrını keşfetmeyecekler, insanoğlu hâşâ yaratma kabiliyetine de sahip olacak.Diğer bir ifadeyle meydan okumada İblis'i dahi yaya bırakan insanoğlu Rabbine hâşâ, "Bak sen tek yaratıcı olduğunu söylüyorsun ama ben de yaratabiliyorum" diyebilecek, yeni maddeler oluşturabilecek, enerjiye isteği şekli verebilecek, hatta cisimleri ışınlama yaptırabilecek.Maalesef yine Allah'ın verdiği ve sınırlarını çizdiği akılla, iradeyle Allah'a meydan okuma anlayışı. Ama ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, yaptıkları yorgunluktan ve hayal kırıklığından öteye gitmeyecektir. Çünkü Allah'ın yaratması "ol" emriyle alakalıdır. Halik-i zül Celal, "yaratmak da emir de bana mahsustur" demektedir.Allah'ın iradesine meydan okuyanların hali ne dünyada ne de ahrette pek hayırlı değildir. Tarih bunun örnekleri ile doludur.