Küresel krizle beraber başını duvara vuran Batı ezberlerini bozmak zorunda kaldı. Gerek ABD'de yapılan G-20 zirvesi gerekse İstanbul'da yapılan IMF-Dünya Bankası toplantıları dünyanın yeni bir ekonomik model arayışı içinde olduğunu net bir şekilde ortaya koydu."Bir dönemin sonuna geldik" itirafında bulunan ünlü spekülatör George Soros krizden çıkış formülüne "Devlet kapitalizm"i dese de, Dünya bankası Başkanı Zoellick "Sorumlu Küreselleşme" tabirini kullansa da aslında ifade etmek istedikleri ne Kapitalizmle alakalı ne de küreselleşmeyle...Onlar ve diğerleri dünya tarihinin tüketim yanlı tek ekonomi modeli olan Milli Ekonomi Modeli'nin çözüm olduğunu haykırmak istiyorlar ama bağlantıları ve menfaatleri buna müsaade etmiyor.Onlar "çözüm için bu modelin sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'tan akıl almamız lazım demek istiyorlar" ama, yine bağlantılarından dolayı sadece "çözüm için diğer ülkelerle de diyalog halinde olmamız lazım" diyerek geçiştiriyorlar.Yani çözümü itiraf etmek, çözüme ulaşma ve hayata geçirmek hem çok kolay hem de çok zor.Bir toplum ki asırlardır yaşadığını yanlış temellere dayandığını fark ediyorsa bundan dönmesi elbetteki kolay değildir, ama doğrunun önünde boyun bükmek her zaman inat etmekten daha çabuk çözüme ve sonuca götürür.Yanlışta inat etmek başlangıçta kolaydır ama sonrası çok zordur, çünkü yanlışlığın faturasını sürekli ödemek zorunda kalırsınız.Doğruyu olduğu gibi kabullenmenin ise başlangıçta zorluğu vardır ama bir kere bedel ödersiniz, sonrası refah ve huzurdur.G-20 ülkeleri zirvesinde, liderler MEM'den istifade ederek uyguladıkları tüketimi teşvik paketlerine kriz bitene kadar devam etme kararı aldılar.Hatırlarsanız daha birkaç yıl öncesine kadar bu ülkeler Kapitalizmin etkisiyle "tüketime teşviki" öcü diye bakıyorlardı.Şimdi faydasını gördüler ki devam ediyorlar. Gerçi uygulamada bazı yanlışlıkları var ama yine de o an için fayda gördüler. Örneğin faizli borç alarak tüketimi teşvik ederseniz, çok yakın bir zamanda o borcun vadesi geldiğinde tüketim daha fazla daralacaktır.MEM teşvikin maliyetsiz bir şekilde emisyonla yapılmasını tavsiye ediyor ve bu teşvikin kimlere ve ne şekilde, ne miktarda yapılacağını net bir şekilde formülize ediyor. IMF Başkanı Kahn, önce "virajı aldık, düzelmeye başladık" diyor, hemen ardından bu sözlerinin tam aksine 2010'da işsizliğin artacağından, toplumsal huzursuzlukların hatta savaşların görülebileceğinde bahsediyor. Yani kafası karışık ve ne dediğini tam bilmiyor.Ardından da tarihin dönüm noktasında olduğumuzu, yeni bir modele ihtiyaç duyulduğunu söylüyor, ama detaya girdiği zaman çuvallıyor:IMF Başkanı, "Açığı olan ülkelerde tasarruf, fazlası olan ülkelerde daha fazla harcama olması ve daha az dengesizlik olması gerekiyor" cümlelerini sarf ederek çözümden ne kadar uzak olduğunun izahını yapmış oluyor. Bu sözlerin sebebi IMF'nin çözümden ziyade tamamen kendi konumunu düşünmek niyetindendir. Açığı olan ülkelerden verdiği paraları alabilmek için tasarruf yapmasını, fazlası olanlardan ise paraya ihtiyaç duyup IMF'nin kapısına gelmesi için daha fazla harcama yapmasını istiyor.Yani IMF krizden nemalanmak istiyor. Diğer Batı kuruluşları da aynen böyle.Krizin nedenlerinin farkındalar, çözümün adresini de iyi biliyorlar, ama onların gayesi üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğu için çözümü asla itiraf etmiyorlar ve etmeyecekler de...Bu sebeple ABD, AB ve İsrail'e farklı, Türkiye gibi ülkelere ise farklı muamele yapan bu küresel sömürü kuruluşlarından hala medet ummak asla akıl karı değildir.Onların bağlantıları ve kirli sömürü emelleri sebebiyle bir türlü açıklayamadıkları ama alıntılar yaparak imada bulundukları çözüme, Milli Ekonomi Modeli'ne derhal tutunmalıyız.Yoksa bu eşsiz çözümden gelişmiş ülkelerin hepsi istifade ederler, ekonomilerini düze çıkarırlar, gelişmişliklerine gelişmişlik katarlar, bizler ise onların faturalarını ödemeye devam ederiz.Kendi içimizden çıkan, dünyanın da istifade ettiği tek çözüm modelinden Türkiye olarak bizim de istifade etmemiz öncelikli hakkımız değil mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025