Ülkemiz bilim insanlarının ifadesiyle tam bir deprem ülkesi…
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeofizik Mühendisleri Odası Genel Başkanı Şevket Demirbaş, 'diri fay'ın her zaman deprem üretebileceğini belirterek, "Türkiye'de ana fay hatlarının dışında MTA'nın da belirlemiş olduğu yaklaşık 500'e yakın diri fay var. Bu her zaman yapısına göre 6-7 büyüklüğünde deprem üretir" dedi.
Demirbaş şöyle devam etti: "Türkiye'nin yüzde 90'ının altında diri faylar olabilir. Fay olmasa bile faya yakınlığı nedeniyle tehlike içindedir ülkemiz. Yapılaşma, diri fay hatlarından daha büyük tehlike arz ediyor. Şiddetli deprem, sıkıntılı yapılaşmaları 80 kilometre uzaklıkta bile etkileyebiliyor, literatüre göre yıkılan binaların yaklaşık yüzde 90'ı kırıklara uzak bölgelerde."
Jeoloji uzmanlarının uyarıları bu noktada olmasına rağmen, maalesef bu uyarılar yeni inşalarda da yine dikkate alınmayacak gibi görülüyor.
TOKİ Başkanı Ömer Bulut, deprem bölgelerinde yeni yapılacak konutlara ilişkin yaptığı açıklamada, konut alanlarının fay hattına 50-100 metre uzaklıkta olmasının teknik açıdan yeterli olmasına rağmen, yeni konutların fay hattından en az 500 metre uzağa yapılacağını söyledi. Yukarıdaki uyarıdan sonra fay hattına 500 metre mesafenin yeterli olmayacağı kanaatindeyim.
Bugünkü yazımda, Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinde neden bu kadar büyük bir yıkım ve can kaybı olduğu sorusunu pratik bazı örneklerle cevaplandıracağım.
Birinci örnek:
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), sağlamlık raporu dolandırıcılığı uyarısında bulunarak, vatandaşların, reklam ve afişlerde yer alan 'İstanbul Teknik Üniversitesi Onaylı Deprem Risk Analiz Raporu', 'İTÜ Onaylı Bina Sağlamlık Raporu' gibi ifadelere inanmaması gerektiğini belirtti. Açıklamada, İTÜ'nün hiçbir firma ile böyle bir ortaklık içinde olmadığı ifade edildi.
İkinci örnek:
Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde yaşayan Mitat Kaymak'ın depremde yıkılan evine 'hasarsız' raporu verildiği ortaya çıktı. E-Devlet'ten raporu gösteren Kaymak, "İtiraz dilekçemizi verdik. 10 gün oldu, bekliyoruz. 'Yetkililer gelecek, bakacak' diyorlar. Ne gelen oldu ne bakan oldu" dedi. Mitat Kaymak'ın babası Doğan Kaymak ise "Sağlamsa 'sağlam', çürükse 'çürük' raporu versinler. Sağlama 'çürük', çürüğe 'sağlam' veriyor" diye konuştu.
Üçüncü örnek:
Hatay'daki depremde tamamen yıkılan 240 daireli Rönesans Rezidans'ın müteahhidi Hüseyin Yalçın Coşkun'un "Binaları kıbleye doğru yaptık" dediği tanıtım videosu gündem oldu.
Dördüncü örnek:
Konya Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Fetullah Arık, Konya'da 50 km uzunluğundaki fay zonunun üzerine üç hastane, Necmettin Erbakan Üniversitesi yerleşkesi ve Ardıçlı TOKİ konutlarının yapıldığını söyledi.
Beşinci örnek:
Diyarbakır'da depremin vurduğu 4 bloktan oluşan ve altında 4 katlı AVM bulunan Diyar Galeria sitesinin zemin etüdünün konut inşasına uygun olmadığı, yumuşak zeminden oluşan arazinin eski kayıtlarda kuru bir dere yatağı olduğu öğrenildi.
Altıncı örnek:
Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi öğretim üyeleri, deprem bölgesinde yaptıkları incelemelerde, yıkılan binalarda betonun direncini artıran 'nervürlü demirlerin' kullanılmadığını açıkladı.
Siz bunları çoğaltabilirsiniz. O kadar çok örnek var ki…
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, beklenen İstanbul depremiyle ilgili sosyal medya hesabından dikkat çekici bir mesaj paylaştı:
"Her gece acaba bu gece mi olacak deprem endişesiyle uyumaya çalışıyor bütün İstanbul. Endişenin sebebi ise İstanbul'a ihanet edenler."
Müteahhit 3 kuruş kazanacağım diye ihanet ediyor, bina yaptıranlar 3 kuruş daha az ödeyeyim diye ihanet ediyor, denetim yapması gerekenler 3 kuruş uğruna görmezden gelerek ihanet ediyor, siyasilerimiz de imar aflarıyla, böyle yapılaşmalara göz yummayla, plansızlıkla, çözümsüzlükle ihanet ediyor.
Sonuçta binalar yıkılıyor, can kayıpları yaşanıyor, nesillerimizin tüm gelecek umutları enkaz altında kalıyor.
"Din, güzel ahlaktır" der büyüklerimiz. Diğer bir ifadeyle ahlakı olmayanın dini de yoktur. Bir insanda, ya da toplulukta güzel ahlaktan eser olmazsa, aklı çalmaya, çırpmaya çalışırsa, oradan hayırlı bir iş çıkmaz. Çıkmadığını da son depremlerde net bir şekilde gördük. Son söz Hz. Peygamberin (s.a.v.) olsun.
Hz. Peygambere (s.a.v.) soruldu: "Mü'minlerin hangisi iman cihetinden en faziletlidir?" "Ahlakça en güzel olanları" diye cevap verdiler. Yine Kendisine, "Amellerin hangisi faziletlidir?" şeklinde sorulduğunda "güzel ahlak" buyurdular.
Sevgili Peygamberimiz, "Allah'ım, yaradılışımı güzel kıldığın gibi ahlakımı da güzelleştir. Allah'ım, beni çirkin huylardan uzaklaştır. Allah'ım, beni en güzel ahlaka ulaştır. En güzel ahlaka beni ancak Sen ulaştırıp hidayet edebilirsin" diyerek nefsi adına güzel ahlak duasında bulunmuştur.
Din kisvesiyle ihanet edenlere duyurulur.
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025