Devleti ve askeri olmayan milletler zulüm altında

Dünyada gelişen olaylardan ders çıkartmayı öğrendiğimizde daha sıhhatli adımlar atmaya başlayacağız. En azından sahip olduğumuz değerlerin kıymetini daha iyi anlayıp onları milli menfaatler doğrultusunda olması gerektiği şekilde kullanmayı öğreneceğiz.Şimdi bu gizemli cümlelerden sonra neden bu konuya girdiğimi ifade edeyim.Malum, dün NATO uçakları Afganistan'da akaryakıt tankerlerine ateş açtı ve 90 sivil hayatını kaybetti. Bu ne ilk ne de son katliam. Afganistan'da her gün bu tür katliamlar yapılıyor. İşin garip tarafı bunlar demokrasi ve insan hakları bahaneleriyle yapılıyor.Çin'in Doğu Türkistan'da yaptığı katliam ve zulüm de devam ediyor. Bir taraftan devletin güvenlik güçleri, Uygur Türkleri'ne bizzat zulüm uygularken, diğer taraftan da sivil Çinlilerin yaptıkları linç girişimlerine göz yumuyor, hatta el atından destekliyor.Son olarak Çinliler Uygur Türklerine şırıngalı saldırı düzenlediler. Ellerinde şırıngalarla ne olduğu henüz bilinmeyen mikropları Uygur Türkleri'ne enjekte ettiler, ediyorlar. Tam 476 kişiye bu şekilde şırıngalı saldırı gerçekleştirildiği açıklandı.  Irak'ta da ABD işgali sonrası kan ve göz yaşı durmak bilmiyor. Sözde demokrasinin getirildiği Irak'ta, ABD zulümleri sebebiyle Iraklılar Saddam'a bile rahmet okuyorlar, onun dönemini özlüyorlar.Filistin'de yaşanan zulmü de biliyorsunuz. En son Gazze'de yaşanan katliamın acısı hala yüreğimizde...Yine 1974 öncesi Kıbrıs Türkleri'nin yaşadığı zulüm, Bosnalı kardeşlerimizin yaşadıkları soykırım ve Türklere bulgar zulmü...Misalleri çoğaltabiliriz. Tarihin sayfalarında bu tür zulümler maalesef oldukça fazla...Şimdi bu noktada önemli bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Dikkat edilirse, bu tür zulümleri yaşayanların ortak noktaları, güçlü bir devletten yoksun olmaları, onları koruyan bir askeri gücün olmaması ve de halk arasında birlik ve beraberliğin tam sağlanmamış olmasıdır.Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın her zaman önemle ifade ettiği bir tespit var: "Devlet ve asker olmadan millet var olamaz"Bugün Doğu Türkistan'da, Afganistan'da, Irak'ta, Filistin'de, dün Kıbrıs'ta, Bosna'da yaşananların asıl sebebi burada yatıyor.Afganistan'ı yerle bir edenler bugün neden Türkiye'ye saldırmıyor? Sakın siyasilerimizin başarısı demeyin, kargalar bile güler.Tabii ki asıl sebep güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin varlığıdır.Her ne kadar taşeron siyasiler bu güçlü kurumlarımızı ülkemizi işgal etmek isteyenlere peşkeş çekmeye çalışsalar da bu kurumların temeli sağlam atıldığından hala dimdik ayakta duruyorlar.Ama duruyor olması duracak anlamına gelmiyor, çünkü sürekli olarak taşeron politikalarla bu koruma özelliği olan kurumlarımızın altı oyuluyor.Prof. Dr. Baş'ın bu noktadaki uyarısı yine önemli: "Devlet ve asker üzerinde oynanan oyunların asıl hedefi millettir."Türkiye Cumhuriyeti Devleti var olduğu müddetçe, Türk Silahlı Kuvvetleri güçlü kaldığı müddetçe, doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine Türk milleti bir ve beraber kaldığı müddetçe Türkiye asla Doğu Türkistan, Afganistan, Filistin olmayacaktır.Ama yukarıdaki şartlar sağlanırsa bu geçerlidir.Siyaseti Batılıların emrine girmiş, ordusu ise Mondros ile silah bırakmış Osmanlı'nın kısa zamanda ne hale geldiğini gördük.Bu tecrübeyi bir daha yaşamamak için elimizdekilerin kıymetini iyi bilmeliyiz.