Meteoroloji yetkililerinin açıklamasına göre İstanbul'u felç eden kar yağışları önümüzdeki günlerde de devam edecek. Kar yağışı Anadolu'yu da etkilemiş durumda.
Yağışları birkaç açıdan değerlendirmek mümkün.
Öncelikle şükrediyoruz, geçtiğimiz sene yetersiz olan yağışlardan dolayı barajlardaki sular minimum seviyesinin de altına düşmüştü. Oysa bu yağışlarla birlikte barajlardaki doluluk oranı maksimum seviyesine doğru yükselmeye başlamıştır. Önümüzdeki hasat sezonunda -şayet hükümet üretimin önündeki engellemesini kaldırırsa- memleketimizde üretim patlaması yaşanacaktır.
Havaların soğuk gitmesi ülkemizin doğal gaz sorununu masaya yatırmasına da vesile olmuştur. Doğalgaz temiz ve kolay kullanımının yanında ucuz olan bir enerji kaynağı olarak sürekli empoze edildi. Buraya kadar doğru idi. Ancak meselenin ulusal politikamıza dönük stratejik yönü hep göz ardı edilmiştir. Doğalgazın vanasının yabancıların elinde olması ve gazın fiyatının, miktarının ve sürekliliğinin tamamen dış ülkelerin güdümünde olması ne hikmetse fazla gündem edilmedi.
Bu gün gelinen noktada ise dönem dönem basıncı düşen doğal gazın fiyatı, elleri, cepleri; hanelerimizi ve iş yerlerimizi yakmaktadır. Burada pahalılık sebebi Botaş'tır veya belediyelerdir demek istemiyorum. Bu sorunun küçük bir kısmıdır, usulü ile ilgilidir. Asıl olan doğalgaz konusunda yapılan stratejik hatadır.
O halde sorun içinden çıkılmaz bir hâl almadan enerji politikamızın yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Bağımsız Türkiye Partisi tarafından parti programına alınan "Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ekonomik Görüşleri"nde belirtildiği gibi, alternatif enerji kaynakları açısından oldukça zengin olan ülkemizde, bu sahada acil çalışmalar ve yatırımlar yapılmalıdır.
Bu konuda, eserde "Alternatif enerji kaynaklarının kullanımı yaygınlaştırılacaktır.
a. Nükleer enerji santralleri kurulması,
b. Güneş enerjisi,
c. Rüzgar enerjisi,
d. Jeotermal enerji,
e. Biomas enerji,
f. Yakıt hücreleri (Alevsiz gaz yakılması, metan-hidrojen yakımı)
g. Akıntı enerjisi,
h. Dalga enerjisi." Sayılmaktadır.
Yine Sayın Baş'ın bu konuda yaptığı ciddi tespitler vardır.
"Dünyanın en zengin kabul edilen OECD ülkelerindeki elektrik üretimindeki kaynak dağılımında %38 ile kömür birinci sırada, %24 ile nükleer enerji ikinci sırada, doğalgazın payı ise %11'lerdedir. Türkiye'de ise, doğalgazın elektrik üretimindeki payı %34 iken, dünyanın en zengin kömür yataklarından biri olan ülkemizde, kömürü elektrik santrallerinde kullanamadığımızdan dolayı yıllık zararımız 9 milyar kilowattsaattir. Kömür kaynaklarımızı kullanmak yerine, yabancı ülkelerden doğalgaz ithal etme yoluna gitmekle, kendi elimizle dışa bağımlı hale gelmekte ve kat kat pahalı enerji kullanmak zorunda kalmaktayız. Yanlış politikalarla kömür üretimimiz sürekli düşmekte ithalat artmaktadır. Maden ithalatı içinde petrolden sonra en fazla ödeme kömür için yapılmaktadır. Devlet şu anda doğalgaz santrallerinden 17 cente elektrik alırken, Afşin-Elbistan'da kömürle elektriğin kilowatı 1.7 centtir."
O halde, yapılması gerekenler bellidir.
O da, bu tespitleri, plan ve projeleri devreye koyacak Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarını iktidara getirmektir.
Yağışları birkaç açıdan değerlendirmek mümkün.
Öncelikle şükrediyoruz, geçtiğimiz sene yetersiz olan yağışlardan dolayı barajlardaki sular minimum seviyesinin de altına düşmüştü. Oysa bu yağışlarla birlikte barajlardaki doluluk oranı maksimum seviyesine doğru yükselmeye başlamıştır. Önümüzdeki hasat sezonunda -şayet hükümet üretimin önündeki engellemesini kaldırırsa- memleketimizde üretim patlaması yaşanacaktır.
Havaların soğuk gitmesi ülkemizin doğal gaz sorununu masaya yatırmasına da vesile olmuştur. Doğalgaz temiz ve kolay kullanımının yanında ucuz olan bir enerji kaynağı olarak sürekli empoze edildi. Buraya kadar doğru idi. Ancak meselenin ulusal politikamıza dönük stratejik yönü hep göz ardı edilmiştir. Doğalgazın vanasının yabancıların elinde olması ve gazın fiyatının, miktarının ve sürekliliğinin tamamen dış ülkelerin güdümünde olması ne hikmetse fazla gündem edilmedi.
Bu gün gelinen noktada ise dönem dönem basıncı düşen doğal gazın fiyatı, elleri, cepleri; hanelerimizi ve iş yerlerimizi yakmaktadır. Burada pahalılık sebebi Botaş'tır veya belediyelerdir demek istemiyorum. Bu sorunun küçük bir kısmıdır, usulü ile ilgilidir. Asıl olan doğalgaz konusunda yapılan stratejik hatadır.
O halde sorun içinden çıkılmaz bir hâl almadan enerji politikamızın yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Bağımsız Türkiye Partisi tarafından parti programına alınan "Prof. Dr. Haydar Baş'ın Ekonomik Görüşleri"nde belirtildiği gibi, alternatif enerji kaynakları açısından oldukça zengin olan ülkemizde, bu sahada acil çalışmalar ve yatırımlar yapılmalıdır.
Bu konuda, eserde "Alternatif enerji kaynaklarının kullanımı yaygınlaştırılacaktır.
a. Nükleer enerji santralleri kurulması,
b. Güneş enerjisi,
c. Rüzgar enerjisi,
d. Jeotermal enerji,
e. Biomas enerji,
f. Yakıt hücreleri (Alevsiz gaz yakılması, metan-hidrojen yakımı)
g. Akıntı enerjisi,
h. Dalga enerjisi." Sayılmaktadır.
Yine Sayın Baş'ın bu konuda yaptığı ciddi tespitler vardır.
"Dünyanın en zengin kabul edilen OECD ülkelerindeki elektrik üretimindeki kaynak dağılımında %38 ile kömür birinci sırada, %24 ile nükleer enerji ikinci sırada, doğalgazın payı ise %11'lerdedir. Türkiye'de ise, doğalgazın elektrik üretimindeki payı %34 iken, dünyanın en zengin kömür yataklarından biri olan ülkemizde, kömürü elektrik santrallerinde kullanamadığımızdan dolayı yıllık zararımız 9 milyar kilowattsaattir. Kömür kaynaklarımızı kullanmak yerine, yabancı ülkelerden doğalgaz ithal etme yoluna gitmekle, kendi elimizle dışa bağımlı hale gelmekte ve kat kat pahalı enerji kullanmak zorunda kalmaktayız. Yanlış politikalarla kömür üretimimiz sürekli düşmekte ithalat artmaktadır. Maden ithalatı içinde petrolden sonra en fazla ödeme kömür için yapılmaktadır. Devlet şu anda doğalgaz santrallerinden 17 cente elektrik alırken, Afşin-Elbistan'da kömürle elektriğin kilowatı 1.7 centtir."
O halde, yapılması gerekenler bellidir.
O da, bu tespitleri, plan ve projeleri devreye koyacak Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarını iktidara getirmektir.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Geçmişten geleceğe 23 Nisan: Millî bayramlar ve kimlik inşası / 24.04.2024
- Haydar Baş ve Türkiye'nin dönüşüm yolculuğu / 20.04.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024
- Haydar Baş ve Türkiye'nin dönüşüm yolculuğu / 20.04.2024
- Seçmen eğilimi niçin değişti? / 08.04.2024
- 41 maddede 'BTP'ye Evet' demenin gerekçeleri / 30.03.2024
- Yine ikilem yine istismar / 18.03.2024
- Ekonomik gerçekler ve beklentiler / 11.03.2024
- Partilerin mesajı ve seçmenin sınavı / 10.03.2024
- Vatandaşın çığlığına kim cevap verecek / 09.03.2024
- Yerel seçimlerde emeklilerin tercihi ne olacak? / 29.02.2024
- BTP, güçlü bir alternatif / 23.02.2024