Doymak bilmeyen bir iştahı varmış köstebeğin

Evet, bir "köstebek" polemiğidir aldı başını gidiyor. Köstebeğin ne olduğunu az çok biliyoruz ama ne yer, ne içer, nasıl bir canlıdır? Pek bilmeyiz, ilgilenmeyiz de zaten. Ama merak ettim, bu köstebek nasıl bir hayvandır, diye. İnternet birçok bilgi veriyor bu hayvan hakkında. İlginç bir hayvanmış meğer!"Böcekçiller takımından, toprak altı tünellerinde yaşayan bir memeli. Vücudu silindirik biçimli ve her tarafa yatabilen kadife gibi yumuşak sık tüylerle kaplıdır? Toprak içinde açtıkları galerilerde yaşar. Böcekleri, kurtçukları ve toprak solucanlarını avlayarak beslenir? Doymak bilmeyen bir iştahı vardır. Her gün ağırlığı kadar besin yer. 12 saat içinde bir şey yemezse açlıktan ölür. Esarette olanları günde 60 solucandan fazla yer. Sert olmayan topraklarda saatte 10-12 metrelik tünel açar? Derisi de kıymetlidir. Kürk yapımında kullanılır." Tabi bizim siyasetteki köstebek bu değil. El altından, gizlice haber uçuran, birilerini illegal olarak yaptıkları veya niyet ettikleri iş hakkında uyaranlara verilen ad. İşte CHP Genel Başkanı da bu bağlamda, Deniz Feneri ile ilgili Meclis'te bir köstebek olduğunu ve bunu açıklayacağını bildirdi. Açıkladı. Eski İçişleri Bakanı Beşir Atalay ve onun emrinde çalışan birkaç isim ve bir belediye başkanı. Tabi Beşir Atalay hakkındaki iddiaları "iftira, yalan" olarak niteledi. Ama ilginçtir; yıllardır devam eden Ergenekon ve darbe iddiaları ile ilgili davalarda, birilerince basına bin bir belge, iddia vs. şeyler sızdırıldı, yayınlandı, yargı süreci bitmeden infazlar yapıldı. Ne Beşir Atalay'dan, ne hükümetten bu sızdırmalara karşı ne bir tepki, nede bir yaptırım uygulanmadı. Şimdi ise Sayın Atalay, yargı süreci devam eden bir davada, bu tür açıklamaların yargıyı etkileyeceğini, etik olmadığını, ahlaki olmadığını vurguluyor. Herhalde iğne acısını bilmeyenlere çuvaldızın acısı ağır gelmiş olmalı!Peki, bu Deniz Feneri davasından Almanya'da ki, gibi bir sonuç çıkar mı? Zannetmiyorum. Yaklaşık üç yıl önce açılan bir davanın, çok geç işleme konulması artı davaya bakan savcıların görevden alınması artı şu ana kadar 2 bakan ile 150 AKP'li milletvekilinin, tutuklu Deniz Feneri sanıklarını ziyaret ettiği iddiaları (CHP'li Atilla Kart Meclis'e verdiği soru önergesinden) beni bu kanaate taşıyor. Toplum içerisinde ise ilginç yaklaşımlar var. AKP'li olmayanların hükmü belli. AKP'li olanlar ise "Evet, Almanya'da bu paralar toplandı ama bu paralar Bosna'daki ve diğer İslam coğrafyasındaki Müslüman kardeşlerimiz için harcandı" anlayışı işlenmiş ve bu anlayış manevi (!) bir övünçle, halk arasında savunmaya dönüşmüş durumda. Buradan CHP'ye seslenmek istiyorum. Eğer bir köstebek araştırması yapılacaksa, eğer bir köstebek tartışması başlatılacaksa bırakın "Deniz Fenerini" filan, Türkiye Cumhuriyeti'nin köstebeklerini araştırın ve aynaya iyi bakın.  Medyada yer alan haberlere göre CHP, hukukçularına bir anayasa taslağı hazırlatmış. Taslakta, Anayasa'nın 66. maddesinde yer alan "Türklük" ifadesinin yerine "Yurttaşlık" öneriliyor. Ayrıca "Devlet okullarında anadilin öğrenilmesi imkânı tanınmalı" deniliyor.Laiklik ilkesinin pekişmesi için Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi zorunlu olmaktan çıkarılmalıymış. Ayrıca bu metinde her zaman ki gibi hep lafta kalan, toplumsal barış, eşitlik, her inanç ve mezhep gruplarının haklarının korunması, insan hakları, anayasanın başlangıç ilkeleri vs. konulara değiniliyor. CHP'nin komisyon üyelerinden Rıza Türmen ise "Kırmızıçizgi diye bir şey olmaz. Ön koşulsuz masaya oturmak gerekir" diyor.İşte o masaya oturdunuz mu, bir daha kalkamazsınız. Çünkü hazırladığınız ve desteklediğiniz bu yeni anayasa ile Türkiye Cumhuriyeti'nin altına, çok büyük tüneller açmış olacaksınız ve o tüneller üzerinize çökecek. Ne masanız, ne koşulunuz kalacak ortada. AKP ile aynı kaderi paylaşacaksınız sonunda?