Dürüst olmak bu kadar zor mu?

Bir gariplik var benim ülkemde, hani derler ya "bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete"? Vatandaşlarımız, etrafında yaşanan olayları daha derinlemesine anlamak, neler olup bitiyor, öğrenmek ister. Bunda da ya bir TV programından ya da ulaşabileceği bir gazete ya da mecmuadan faydalanmaya çalışır. Çalışır çalışmasına da maalesef medya organlarının çoğunun kasıtlı yayın yapmasından, ya da yazarın görüş kısırlığından olsa gerek ki; vatandaş öğrendikleri bilgileri onların penceresinden bakarak, yetinmek zorunda kalır.  Gerçek bilginin oluşması ve vatandaşın doğrulara ulaşabilmesi için herkesin uymak zorunda olduğu bir şart vardır ki; O şartta "dürüstlüktür."Toplumun en ağır yaralarından birisi, dürüst adam sıkıntısıdır. Dürüst yazar, dürüst siyasetçi, dürüst ilim adamı, dürüst din adamı, sıkıntısı çekilen bir toplumda, bırakın olanı biteni öğrenmeyi, doğru bildiklerinizde bile onların sayesinde yanılırsınız. Kafanız karışır, yolunuzu dahi kaybedersiniz. Öyle bir medyamız var ki dostlar başına? Almışlar ellerine kameralarını, boyalı boyalı kalemlerini; işleri güçleri nifak çıkarmak, ayrıştırmak, iftira atmak?(yapmayanları tenzih ederiz). Masum geçinenlerin de ne kalemi var yazmaya, ne kamerası var çekmeye, onlarda seyreder dururlar(!) Doğruyu, haklıyı savunan, Allahın rızasını düşünen, milletin menfaatini gözetenler de yok değil tabiî ki. Onlara selam olsun! Peki, dürüst olmak bu kadar zor mu? Dedikodudan uzak, sadece gerçekleri savunmak, millet menfaatine olan bilgileri aktarmak, haklıları savunmak gibi onurlu bir iş, gerçekten bu kadar zor mu? Zor olsa gerek ki; daha basit olan, masa başı senaryolarında rol alanlar, dedikodu ve iftiralarla kalemlerini kirletenler çoğunluktadır? Bizim ülkemizde yalan haberden canı yanan çoktur. Bu sayede kişilik haklarına saldırı ve hakaretten ceza alan, yazar ya da medya organı da fazladır. Bu gerçek bile basın dünyasını hizaya getirememiştir. Yine yalan peşinde, yine iftira peşinde koşanlar bulunmaktadır.Değerli dostlar, Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, basın yoluyla mağdur edilenlerin neredeyse başında gelir. Biri ortaya bir deli saçması atar, "leşe üşüşen kargalar" gibi hemen saldırıya geçerler. Tabi ki alet olanlar, irisiyle ufağıyla hukuk karşısında gerekli dersi alırlar. Bu sorumsuz insanlar biraz da dürüst olmaya çalışsalar olmaz mı? Bakınız, icat ettiği "Milli Ekonomi Modeli" 7 uluslar arası kongrede tartışılmış kabul görmüş, dünya tarafından ilgiyle takip edilen bir ilim, fikir ve siyaset adamına sahip olmak her millete nasip olmaz? Bu değer elimizde bulunmasına rağmen, Onun fikirleri hakkında bir satır yazı yazmayıp, iftira için kalemlerini oynatanlar, yazılarının rengiyle kendilerini ele vermektedirler. Kalemlerindeki mürekkep, fikirlerindeki ve gönüllerindeki kirliliği yansıtmaktadır. Aslında bu ve benzeri insanların, milletimize bir yararının dokunacağı da yoktur. Milletimiz, seçerek okuyacağı yazarını, ilim ve fikir adamalarını mutlaka bulacaktır. Kirli işlere kalem oynatanlar da okurunu yitirmiş, köşelerde kimsesiz ve vicdanıyla başa başa kalacaktır.  Ahiretteki hesaplarını söylemedik, onu da oraya gidince görsünler artık!