Hz. Muhammed'in (s.a.v) Allah yolunda katlandığı eziyetleri biliyorsunuzdur. Hem tahammül sırrını iyice yaşamak, bir kudsi davanın bedelindeki çileyi tatmak hem de Sevgili Peygamberimize salat-ü selam gibi bir nebze hayatını okumak için asr-ı saadetten birkaç sahne aktaracağım.
"Bir gün Peygamber (sav) Kâbe'de namaz kılıyordu. Ebu Cehil, Rebia oğulları Şeybe ile Utbe, Ukbe B. Ebi Muayt, Umeyye B. Halef ve daha iki kişi hicr mahallinde oturuyorlardı.
Resulullah secdeye varınca secdesini uzattı. Ebu Cehil dedi ki:
-Hanginiz filan oğullarının yeni boğazlanan develerinin yanına gider de işkembesini getirir ki içini Muhammed'in üzerine boşaltalım?
En azgınları olan Ukbe b. Ebi Muayt gitti. Pislik dolu işkembeyi getirip secdede bulunan Allah Resulü'nün iki küreği üzerine bıraktı.
İbn Mes'ud der ki: Ben de öyle dikiliyordum, konuşamıyordum bile! Karşı koyacak gücüm yoktu ki gideyim de engelleyeyim! Derken Peygamber Efendimizin kızı Fatıma Kureyş'in gülüşmelerini duydu. Hemen geldi. İşkembeyi babasının omuzlarından attı. Kureyş'in karşısına geçip kendilerine sövdü saydı. Fatıma'ya hiç karşılık vermediler. Allah Resulü, secdesini tamamladığında başını kaldırdığı gibi (yine aynı şekilde) başını kaldırdı. Namazını tamamlayınca üç defa:
-İlahi! Kureyş'i sana havale ediyorum! Utbe'yi, Ukbe'yi, Ebu Cehl'i ve Şeybe'yi sana bırakıyorum, diye dua etti.
Sonra Mescid-i Haram'dan çıktı.
Yolda Ebu'l-Bahteri'ye rastladı. Ebul'l-Bahteri değneğine yaslanmış duruyordu. Peygamber Efendimizi görünce yüzünün halini beğenmedi.
-Ne oldu sana? dedi.
Allah Resulü:
-Çekil yolumdan! buyurdu.
-Allah biliyor, durumunu haber verinceye kadar çekilmeyeceğim. Sana bir şey olmuş, dedi.
Onun direteceğini gören Allah Resulü:
-Ebu Cehil emir verdi, üzerime pislik atıldı, buyurdu.
-Haydi benimle gel.
Birlikte Mescid-i Haram'a girdiler.
Ebu'l-Bahteri, Ebu Cehil'e dönerek:
-Ebul-Hakem, senin emrin üzerine mi Muhammed'e pislik atıldı?
-Evet!
Bu cevap üzerine Ebu'l-Bahteri değneğini kaldırdı. Ebu Cehil'in kafasına indirdi. Oradakiler birbirine girdi.
Ebu Cehil bağırdı:
-Yuh size! Bu davranışınız onun lehine! Muhammed aramıza düşmanlık sokarak kendisini ve arkadaşlarını kurtarmak istiyor, dedi."
Buhari'nin rivayetinde şöyle kaydediliyor: "... Bu işi yapınca (Yani Ukbe işkembeyi Allah Resülü'nün sırtına koyunca) gülmeye başladılar. Öyle gülüyorlardı ki düşmemek için birbirlerine yaslanıyorlardı."
İmam Ahmed'in rivayetinde de şöyle kaydedilmiştir. Abdullah b. Mesûd der ki:
-Vallahi (Allah Resulü'nün, isimlerini sayarak Allah'a havale ettiği) o kişilerin hepsi Bedir savaşında öldürüldüler." (Hayatu's - Sahabe, Tabarani, Buhari, Müslim'den).
***
Din, vatan, namus uğruna çekilen eziyetleri hatırlayalım. Ama masal gibi değil.
Kulluk sınırımızın son anına kadar eziyetleri karşısında sabır, sebat, azim, cesaret, fedakarlık göstererek duayı da unutmamalıyız.
***
Katade anlatıyor: "Ebu Leheb'in oğlu Uteybe, Peygamberimizin kızı Ümmü Gülsüm ile evlenmişti Allah Resulü'nün diğer kızı Rukiyye de Ebu Leheb'in öteki oğlu Utbe'ye nişanlı idi, henüz karı koca olmamışlardı. Cenab-ı Hak Tebbet suresini indirince Ebu Leheb iki oğluna:
-Muhammed'in kızlarını boşamazsanız bana aranızda kalmak haram olsun, dedi.
Ümeyye oğlu Harb'ın kızı ve Allah tarafından "odun hammalı" diye vasfedilen anneleri de:
-Oğullarım, onları boşayın, çünkü dinden çıkmışlardır, dedi. Onlar da boşadılar. Uteybe, Ümmü Gülsüm'ü boşadığı vakit Peygamberimize geldi ve:
-Senin dinine küfredip kızını boşadım, artık ne Sen bana gel ne de ben Sana geleyim" dedi.
Sonra Peygamberimizin üzerine saldırıp gömleğini yırttı. Melun herif tacirdi, o sırada Şam tarafına gidiyordu. Allah Resulü:
-Allah Teâlâ'dan üzerine köpeğini saldırtmasını dilerim, dedi.
Uteybe, Kureyşli tacirlerle yola çıktı. Geceleyin "Zerga" denilen yerde konaklarında bir arslan gelip yanlarında dolaşmaya başladı. Uteybe:
-Yazık anama! Vallahi Muhammed'in dediği gibi bu beni yiyecek! Benim katilim Mekke'de bulunan İbn Ebi Kebşe'dir, demeye başladı. Arslan diğerlerinin arasından geçerek onu ağzıyla yakalayıp parçaladı" (Hayatu's- Sahabe, el-Heysemi'den).
Ravi diyor ki: "(Peygamberimizin talakları verilen) iki kızını da Hz. Osman aldı. Önce Rukiyye ile evlendi, O'nun ölümünden sonra da Ümmü Gülsüm'ü tezevvüç et."
İmtihan çizgisinde mü'min olarak "Allah'ın rızasına kavuşuncaya" kadar sebat ve sevda ile istikamet üzere yürümektir vazifemiz.