Eğitim ve sağlık asla bir kazanç kapısı olmamalıdır. Bu hizmetlerin maddi karşılığı olmaz, olamaz. Devlet, vatandaşına bu hizmetleri bizzat kendi eliyle sunmalıdır. Bu devletin devamı ve bekası için şarttır.
Neden? Çünkü sağlıklı ve eğitimli insanlardan meydana gelen bir devlet otomatikman güçlüdür. Bir diğer ifadeyle eğitim ve sağlık hizmetlerini vatandaşına en kaliteli şekilde ve bedava sunan devlet, geleceğini garanti altına almıştır.
Maalesef ki, ülkemizde devlet için hayati önemi olan sağlık ve milli eğitim sektörü adeta bir rant kapısına, gelir kapısına dönüştürüldü.
Hükümetin en önemli gelir kalemlerinden birisi de özel okullar, özel üniversiteler ve özel sağlık kurumları.
Son rakamlara göre ülkemizde 12 bin civarında özel okul var. Bu okullarda 750 bin kişi istihdam ediliyor ve 1,5 milyon öğrenci bu okullarda eğitim görüyor.
Bu okullarda eğitim görmenin fiyat aralığı 15 bin ile 85 bin TL arasında değişiyor. Ortalama 30 bin ile 1,5 milyonu çarptığımızda karşımıza devasa bir sektör çıkıyor.
Benzer tablo sağlık sisteminde de mevcut. Sağlık bakanlığına bağlı hastana sayısı 876. Özel hastane sayısı ise 565.
İkisi de hastane. İkisinin amacı da insanların hastalıklarına, sorunlarına çare bulmak, öyle değil mi?
Devlet hastanelerinde işleyişi, bina kalitesi, temizliği, personelin vatandaşa yaklaşımı, verilen hizmet kalitesini anlatmaya gerek yok. Hepimiz bu kaliteyi (!) yaşıyoruz.
Bir test yaptırman 5-6 saatini alıyor. Hele doktor iki test istediyse farklı günlerde tekrar tekrar hastaneye geleceksin.
Ama özel hastanelerde durum çok farklı. Binalar gösterişli ve pırıl pırıl. Çalışanlar güler yüzlü. Hastaneye adım atar atmaz birkaç kişi birden seninle ilgileniyor.
Doktorlar ha keza öyle. İğneden ipliğe ne var ne yok araştırıyorlar. Bir sorun için birkaç test birden istiyorlar. En fazla 3-4 saat içinde seni kapıdan güler yüzle uğurluyorlar.
Amma!..
Elindeki faturaya bakınca (!) keşke hasta kalsaydım, diye tam iç geçiriyorsun ki, bu sefer de eczacı faturayı uzatıyor. Neyse! Gerisini yazmayayım…
Eğitim ve sağlık endüstrileştirildi. Bu sektörler, iş adamları için para kazanma kapısı olurken hükümet için hem bir vergi kalemi, hem de eğitim ve sağlık yükünü azaltması yönünden faydası oldu!
Yani paran kadar okursun, paran kadar sağlıklı yaşarsın, paran yoksa sürünürsün dönemi yaşıyoruz.
Yüksek rant kapısı
Ülkemizdeki yüksek öğretim kurumlarını ben böyle tanımlıyorum; "yüksek rant kapısı."
Neden? Bizzat Sayın Erdoğan; "Her üniversite mezunu iş bulacak, diye bir şey yok. Biz çocuklarımız üniversite okusun, diploması olsun diye her ile üniversite açtık" dedi. Üniversite mezunlarının %26'sı işsiz… Başarılı olanların önemli bir kısmı da yurt dışına gitti.
İş adamları neden üniversite açar, babalarının hayrına mı? Hayır. Çok iyi para var bu işte. Hem yatırımcı kazanıyor, hem de bankalar.
Tam 77 tane özel üniversite var ülkemizde ve bu üniversitelerde 800 bin genç para vererek eğitim alıyor.
Yıllık ciro ve kârı, hükümete ödedikleri vergiyi siz hesaplayın. Ha! Bir de çocukları için bu ücretleri ödemek için çırpınan ana-babaları da düşünün!
ÖSYM
Bir de ÖSYM gerçeği var. Özel okullarda zamanın en son teknoloji ve teknikleri ile eğitim alan öğrencilerle devlet okullarında okuyan öğrencilerin lise son sınıfta girdikleri üniversite sınavını düzenleyen kurum olan ÖSYM, yaptığı sınavlardan bayağı bir kâr elde ediyormuş.
Ne kadar mı? 2019 yılının ilk yarısındaki kârı 161 milyon 709 bin TL.
Şimdi, kredi miktarlarını arttırdık müjdesi veriliyor.
Ya hu! Devlet, öğrenciye yani geleceğine kredi verir mi?
Gerçi alan razı, veren razı… Biz de yazıyoruz. Sosyal devlet işte!
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Erdoğan ‘kuklacıyı’ ne zaman görecek? / 02.05.2025