Siyasetin tek başlığı İmralı. Haliyle medyanın tek başlığı da İmralı. Sokağın başlığı ise geçim. Ama kime ne? Sahi ne oldu enflasyon ile mücadele? Tasarruf tedbirleri nasıl gidiyor? Fahiş kiralar, ev sahibi, kiracı tartışmaları bitti mi?
Ya sağlık? Eskiden hastaneneler de sıra bekleniyordu! Şimdi hem hastanelerde hem de evlerde randevu bekleniyor? Yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum?
Ya eğitim? Suça sürüklenen çocuklar? Akran zorbalığı, sözlü, fiziki taciz, eğitim dışı kalan çocuklar, kötü alışkanlıklara başlama yaşının düşmesi vs. Sahi hepsi çözüldü mü?
Bak! Öğrenmeler gününü geride bıraktık. Hepsi eğitimin öneminden, öğretmenliğin kutsallığından bahsetti.
Hatta iktidar yaptıkları okul sayısını geçmiş ile kıyasladı. Hatta '22 yılda 821.360 öğretmenin atamasını yaptık' çıkışı ile hem öğretmenlere hem de eğitime verdikleri önemini ispata kalkıştılar. 15 bin sözleşmeli öğretmen atama müjdesi (!) ile de alkış aldılar.
Matematik bile isyan etti
Milli Eğitim Bakanlığı sitesine girin. 2002 ile günümüze kadar okul, derslik sayılarını kıyaslıyorlar. Yüzdelik oranlar veriyorlar.
Israrla 2002'de öğrenci sayımız kaçtı, sorusunun cevabını aradım. 10 milyon 300 bin imiş.
Bugün yani 22 yılda öğrenci sayımız 17 milyon 900 bine yükseldi.
2002'de görev yapan öğretmen sayısı 586 bin.
22 yıl sonra bu rakam özel okullar dahil 1 milyon 187 bin 409.
Bam teli
22 yılda emekli olan ve meslekten ihraç edilen toplam öğretmen sayısı kaç biliyor musunuz?
Yaklaşık 427 bin 732.
Öğrenci sayısı neredeyse ikiye katlanmış, aynı şekilde AKP'den önceki öğretmenlerin neredeyse tamamı emekli olmuş ve tek parti iktidarı eğitimde nasıl çığır açtığını, devrim yaptığını anlatıyor ve de alkış alıyorsa bu alkışlayanların sorunudur.
Sonuçta
Resmi rakamlara göre öğretmen açığı 100 bine yaklaşmış durumda. Atama bekleyen öğretmen sayısı ise 1 milyona yakın.
İkili eğitim, taşımalı eğitim, yine 35-40 kişilik sınıflar yaşadığımız gerçek. Eğitim kalitesinde Avrupa ve dünya ortalamamız net.
Çocuklara bırak yemeği okullarda temizlik görevlisi istihdam edemeyen, temizlik maddelerini tedarik edemeyen bir iktidar var.
Karar milletindir…
Alın teri ve tarım
Tek parti iktidarı, medyanın ara sıra gündeme getirdiği 'yoksulluğu' inkar edip algı yönetimi olarak tanımlasa da bu ülkede:
Açlık sınırı: 29 bin
Fakirlik sınır: 91 bin
Asgari ücret: 22 bin
Emekli maaşı: 16 bin TL.
Nadir olarak halkın ekonomisi hakkında konuşan Sayın Erdoğan, 'halkın çektiği sıkıntıların farkındayız… Alın teri ve emek hiçbir ideolojiye, hiçbir hizbe, hiçbir klik ve gruba ipotek edilemeyecek kadar kutsaldır, yücedir, hürmete layıktır, dedi.
Yok, yok! Gazeteciler yukarıdaki açlık sınırı rakamlarını dile getirip asgari ücret ne olacak, sorusunu sormadılar.
Yani tek parti iktidarı alın teri ve emeğin kutsal olduğunu kabul ediyor! Ama vermiyor.
Tarım
Tek parti iktidarına göre tarım ve hayvancılıkta da Türkiye altın çağını yaşıyor. Her ne kadar AKP döneminde 3 milyon hektar tarım alanı tarım dışı kalmış olsa da 24 milyon hektar tarım arazisine sahibiz.
Bozkır alan büyüklüğü ise yaklaşık 33,5 milyon hektar. Topla: 57,5 milyon hektar alan.
İşte böyle bir coğrafyada tek parti iktidarı 22 yılda 115 milyar dolar civarında tarım ithalatı yaptı.
2010-2025 arasında yaklaşık 10 milyon 800 bin büyük ve küçükbaş hayvan ve yarım milyon tona yakın et ithalatına 13 milyar 200 milyon dolar para verdi.
Sadece bu yıl için
2025'te Erdoğan imzası ile bazı tarım ve hayvancılık ürünlerinde gümrükler sıfırlandı, ithalat izni verildi.
Örneğin 1 milyon ton buğday.
Arpa 700 bin ton.
Mısır 700 bin ton.
Pirinç 100 bin ton.
Triticale, yulaf, sorgum otu, silajlık mısır…
Ayçiçeği tohumu ve yağı 1 milyon ton.
Soya fasulyesi, nohut, mercimek, kuru fasulye, bakla.
Armut, incir, kuru incir, şeftali, kiraz, üzüm, kivi, ananas, bamya, kök kerevizi, maydanoz, kornişon.
Siyah zeytin, zeytinyağı.
Hayvan ve ürünleri
520 bin baş (et ve süt kurumu aracılığıyla, ABD, Avustralya, Güney Amerika menşeli).
Damızlık düve (gebe olmayan dişi dana).
Et ürünleri, süt ürünleri (süt tozu, peynir, tereyağı)
Bu coğrafyada bunlar 10 kat 100 kat fazlasıyla üretilebilir miydi? Tabi ki.
Neden üretilmedi? Sen oy verdiğin için. Başka mantıklı cevap bulamıyorum…
Ya sağlık? Eskiden hastaneneler de sıra bekleniyordu! Şimdi hem hastanelerde hem de evlerde randevu bekleniyor? Yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum?
Ya eğitim? Suça sürüklenen çocuklar? Akran zorbalığı, sözlü, fiziki taciz, eğitim dışı kalan çocuklar, kötü alışkanlıklara başlama yaşının düşmesi vs. Sahi hepsi çözüldü mü?
Bak! Öğrenmeler gününü geride bıraktık. Hepsi eğitimin öneminden, öğretmenliğin kutsallığından bahsetti.
Hatta iktidar yaptıkları okul sayısını geçmiş ile kıyasladı. Hatta '22 yılda 821.360 öğretmenin atamasını yaptık' çıkışı ile hem öğretmenlere hem de eğitime verdikleri önemini ispata kalkıştılar. 15 bin sözleşmeli öğretmen atama müjdesi (!) ile de alkış aldılar.
Matematik bile isyan etti
Milli Eğitim Bakanlığı sitesine girin. 2002 ile günümüze kadar okul, derslik sayılarını kıyaslıyorlar. Yüzdelik oranlar veriyorlar.
Israrla 2002'de öğrenci sayımız kaçtı, sorusunun cevabını aradım. 10 milyon 300 bin imiş.
Bugün yani 22 yılda öğrenci sayımız 17 milyon 900 bine yükseldi.
2002'de görev yapan öğretmen sayısı 586 bin.
22 yıl sonra bu rakam özel okullar dahil 1 milyon 187 bin 409.
Bam teli
22 yılda emekli olan ve meslekten ihraç edilen toplam öğretmen sayısı kaç biliyor musunuz?
Yaklaşık 427 bin 732.
Öğrenci sayısı neredeyse ikiye katlanmış, aynı şekilde AKP'den önceki öğretmenlerin neredeyse tamamı emekli olmuş ve tek parti iktidarı eğitimde nasıl çığır açtığını, devrim yaptığını anlatıyor ve de alkış alıyorsa bu alkışlayanların sorunudur.
Sonuçta
Resmi rakamlara göre öğretmen açığı 100 bine yaklaşmış durumda. Atama bekleyen öğretmen sayısı ise 1 milyona yakın.
İkili eğitim, taşımalı eğitim, yine 35-40 kişilik sınıflar yaşadığımız gerçek. Eğitim kalitesinde Avrupa ve dünya ortalamamız net.
Çocuklara bırak yemeği okullarda temizlik görevlisi istihdam edemeyen, temizlik maddelerini tedarik edemeyen bir iktidar var.
Karar milletindir…
Alın teri ve tarım
Tek parti iktidarı, medyanın ara sıra gündeme getirdiği 'yoksulluğu' inkar edip algı yönetimi olarak tanımlasa da bu ülkede:
Açlık sınırı: 29 bin
Fakirlik sınır: 91 bin
Asgari ücret: 22 bin
Emekli maaşı: 16 bin TL.
Nadir olarak halkın ekonomisi hakkında konuşan Sayın Erdoğan, 'halkın çektiği sıkıntıların farkındayız… Alın teri ve emek hiçbir ideolojiye, hiçbir hizbe, hiçbir klik ve gruba ipotek edilemeyecek kadar kutsaldır, yücedir, hürmete layıktır, dedi.
Yok, yok! Gazeteciler yukarıdaki açlık sınırı rakamlarını dile getirip asgari ücret ne olacak, sorusunu sormadılar.
Yani tek parti iktidarı alın teri ve emeğin kutsal olduğunu kabul ediyor! Ama vermiyor.
Tarım
Tek parti iktidarına göre tarım ve hayvancılıkta da Türkiye altın çağını yaşıyor. Her ne kadar AKP döneminde 3 milyon hektar tarım alanı tarım dışı kalmış olsa da 24 milyon hektar tarım arazisine sahibiz.
Bozkır alan büyüklüğü ise yaklaşık 33,5 milyon hektar. Topla: 57,5 milyon hektar alan.
İşte böyle bir coğrafyada tek parti iktidarı 22 yılda 115 milyar dolar civarında tarım ithalatı yaptı.
2010-2025 arasında yaklaşık 10 milyon 800 bin büyük ve küçükbaş hayvan ve yarım milyon tona yakın et ithalatına 13 milyar 200 milyon dolar para verdi.
Sadece bu yıl için
2025'te Erdoğan imzası ile bazı tarım ve hayvancılık ürünlerinde gümrükler sıfırlandı, ithalat izni verildi.
Örneğin 1 milyon ton buğday.
Arpa 700 bin ton.
Mısır 700 bin ton.
Pirinç 100 bin ton.
Triticale, yulaf, sorgum otu, silajlık mısır…
Ayçiçeği tohumu ve yağı 1 milyon ton.
Soya fasulyesi, nohut, mercimek, kuru fasulye, bakla.
Armut, incir, kuru incir, şeftali, kiraz, üzüm, kivi, ananas, bamya, kök kerevizi, maydanoz, kornişon.
Siyah zeytin, zeytinyağı.
Hayvan ve ürünleri
520 bin baş (et ve süt kurumu aracılığıyla, ABD, Avustralya, Güney Amerika menşeli).
Damızlık düve (gebe olmayan dişi dana).
Et ürünleri, süt ürünleri (süt tozu, peynir, tereyağı)
Bu coğrafyada bunlar 10 kat 100 kat fazlasıyla üretilebilir miydi? Tabi ki.
Neden üretilmedi? Sen oy verdiğin için. Başka mantıklı cevap bulamıyorum…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Eğitimden, öğretmenlerden, tarım ve hayvancılığa / 10.12.2025
- İstiklal ve istikbal için Ankara’daydık / 09.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ın vurgularını bir hatırlayalım / 07.12.2025
- PKK: ‘Af maf istemiyoruz, teslim de olmuyoruz’ / 06.12.2025
- Tek çare Müslümanların, İslamlaşmasıdır / 05.12.2025
- Erdoğan, Ruhban okuluna da karşıydı / 03.12.2025
- Papa’nın ziyaretini görenler ve görmeyenler / 02.12.2025
- Ekümeniklik dinî bir unvan değil, siyasî bir silahtır / 01.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş: ‘Ben ölürsem sakın ağlamayın ama’ / 30.11.2025
- II. Vatikan Konsilinde İslam’ın ölüm fermanı imzalanmıştır / 29.11.2025
- İstiklal ve istikbal için Ankara’daydık / 09.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş’ın vurgularını bir hatırlayalım / 07.12.2025
- PKK: ‘Af maf istemiyoruz, teslim de olmuyoruz’ / 06.12.2025
- Tek çare Müslümanların, İslamlaşmasıdır / 05.12.2025
- Erdoğan, Ruhban okuluna da karşıydı / 03.12.2025
- Papa’nın ziyaretini görenler ve görmeyenler / 02.12.2025
- Ekümeniklik dinî bir unvan değil, siyasî bir silahtır / 01.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş: ‘Ben ölürsem sakın ağlamayın ama’ / 30.11.2025
- II. Vatikan Konsilinde İslam’ın ölüm fermanı imzalanmıştır / 29.11.2025


















































































