Prof. Dr. Haydar Baş Bey, dünkü makalesinde özgürlük ve haklar konusunu anlatarak gerçek medeniyetin Ehl-i Beyt'in hayat tarzı olduğunu ifade etmişti.
Şu cümlelerini yeniden hatırlatalım:
"Medenilik insan olmaktır ve Batı, medeniyetten çok uzaktır. Teknolojide ileri gitmek, insan haklarını savunmaya, hak vermeye hatta karşındakini hak sahibi görmeye bile yetmiyor. Gerçek medeniyet Allah Resulü'nün hayatındadır. O'nun Ehl-i Beyt'inin hayat şeklindedir."
Ve Sayın Baş, Allah Resulü'nün (s.a.v.) Veda Hutbesi ve Hz. Ali efendimizin hayatından medenilik örneklerini sıralıyor. Bizler de Hz. Peygamber'in ilim şehrine, Ali kapısından girmek adına, Hz. Ali'nin örnek hükümlerinden ve de sözlerinden sizlere aktarmaya çalışalım.
Dolandırıcı iki adam bir kadına gidip yüklüce para emanet ediyor ve şöyle diyorlar, "Biz bir yolculuğa çıkıyoruz. Senin yanında emanet dursun. İkimiz geldiğimizde parayı verirsin. Ancak birimiz gelirsek parayı vermeyeceksin."
Bir müddet sonra adamlardan birisi dönüyor ve kadına gelerek diyor ki, "Biz yolculuktan döndük. Ama arkadaşım yolda öldü." Kadın da kendisinden parasını isteyen adamın anlattıklarına inanarak parayı teslim ediyor.
Bir süre sonra öteki adam gelip kadından parasını istiyor. Kadın durumu olduğu gibi anlatıyor. Ama adam söz dinlemiyor ve itiraz edip, "Olmaz öyle şey, ben paramı isterim" diye diretiyor. Çaresiz kalan kadın durumu Hz. Ali'ye anlatınca, Hz. Ali adamı çağırtıyor ve aralarında şu konuşma geçiyor: "Paranızı geri almak için sizin şartınız neydi? İkinizin birlikte gelmesi değil miydi?" Adam, "evet" dedi. Bunun üzerine Hz. Ali, "Öyleyse git arkadaşını al getir. Paran bende, ikiniz geldiğinizde paranızı teslim edeceğim" dedi.
Adam arkadaşını çağırmak için çıktı ama gidiş o gidiş, bir daha geri gelmedi. (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.1165; Allame Şeyh Muhammed Taki s.63, 64)
İki kadın doğum yapıyor. Birisi erkek, diğeri kız çocuk doğuruyor. Fakat kız çocuk doğuran kadın, çocuğu öteki kadının çocuğuyla değiştiriyor. Öteki kadın çocuğunun değiştirildiğini anlayınca, şikayetçi oluyor. Durum Hz. Ali'ye bildiriliyor.
Hz. Ali iki kadından da eşit miktarda süt alınmasını emrediyor. Sonra sütlerin tartılmasını istiyor. Ve "Hangi kadının sütü ağırsa erkek çocuk onundur" hükmünü veriyor. (Prof. Dr. Haydar Baş, a.g.e, s.1171; Allame Şeyh Muhammed Taki, s.122)
İhtiyar bir adam bir kadınla evleniyor. İlk gecenin ardından adam ölüyor. Kadın daha sonra hamile kalıyor ve bir oğlan çocuğu doğuruyor. Adamın oğulları, bu kadını zinayla suçladılar. Olay Hz. Ömer'e götürüldü. Hz. Ömer kadının taşlanmasını emretti. Kadın taşlanmak üzere götürülürken yolda Hz. Ali'ye rastladı ve ondan yardım istedi, "Ey Peygamberin amcaoğlu, Sana ihtiyacım var."
Hz. Ali sordu; "Nedir derdin?" Kadın elinde tuttuğu ve halini arz eden mektubu Hz. Ali'ye uzattı. Hz. Ali mektubu okuduktan sonra dedi ki, "Bu kadını bırakın. Onun durumu yarın açıklığa çıkacaktır." Kadını bıraktılar.
Ertesi gün söz konusu çocukla akranı olan birkaç çocuğu daha getirtti ve çocuklara yüksek sesle "otur, kalk" talimi yaptırdı. Diğer çocuklar hemen ayağa kalkarken, o çocuk bir eliyle yere dayanarak ancak kalkıyor veya hiç kalkamıyordu. Bunun üzerine Hz. Ali, bu çocuğa miras hakkı tanıdı ve onun annesini zina ile suçlayan üvey kardeşlerine de iftira haddi vurdurdu. Hz. Ömer merak edip Hz. Ali'ye, "Sen nasıl anladın bunu" diye sordu.
Hz. Ali dedi ki, "O çocuk ancak elini yere koyarak kalkabiliyordu. Bu da onun yaşlı bir babadan dünyaya geldiğini gösterir." (Prof. Dr. Haydar Baş, a.g.e, s.1168; Allame Şeyh Muhammed Taki, 189,190)
Ehl-i Beyt medeniyetinde "devlet halk için" vardır. Ve Hz. Ali'nin bütün söz ve hükümlerinde bu gerçek açıkça görülmektedir. Durum bu olunca, devlet ve devleti temsil eden yetkililer hakkın ve adaleti tecelli etmesi için gayret etmektedirler.
Bu temel bakış açısını bugün Ehl-i Beyt medeniyetinden beslenen Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet tezinde de görmekteyiz.
Ne diyor Sayın Baş, "Milli Ekonomi Modeli'nde millet kendi için çalışmaktadır, devlet de milleti için çalışmaktadır." Yani aslolan milletin yaşatılmasıdır, devletin vazifesi budur.
Hz. Ali'nin Malik bin Eşter'e yazdığı Ahdname'den örneklerle yazımızı bitirelim:
"Uzak yakın farkı gözetmeden fakirlerin hukukunu aynı ölçüde korumalısın. Nazari meşguliyetler seni fakirlerin işleriyle ilgilenmekten alıkoymasın. (Ahdname:39)
"Hakların dağıtımı sırasında, herkese eşit davranmalısın." (Ahdname:10)
"Ey Malik! Haksız yere adam öldürmekten ve kan dökmekten sakınmalısın. Çünkü haksız yere kan dökmek, felaketlerin doğmasına, nimetin yok olmasına, Allah'ın gazabına ve devletin batmasına yol açar." (Ahdname: 52-53)
"Vergi toplamaktan ziyade ülkenin kalkınması için çaba göstermelisin. Zira vergi halka hizmet ile elde edilebilir. Hizmet vermeden vergi toplama yoluna gitmemelisin." (Ahdname:31)
Bu Ahdname'yi Prof. Dr. Haydar Baş'ın İmam Ali kitabının 929. sayfasından itibaren bulabilirsiniz. Mutlaka okuyun, tam bir medeniyet örneği var.
Eğer ilmin onda dokuzu İmam Ali'ye verilmişse, o kapıdan girmeden elde ettiğimiz ilme ilim diyebilir miyiz?
Şu cümlelerini yeniden hatırlatalım:
"Medenilik insan olmaktır ve Batı, medeniyetten çok uzaktır. Teknolojide ileri gitmek, insan haklarını savunmaya, hak vermeye hatta karşındakini hak sahibi görmeye bile yetmiyor. Gerçek medeniyet Allah Resulü'nün hayatındadır. O'nun Ehl-i Beyt'inin hayat şeklindedir."
Ve Sayın Baş, Allah Resulü'nün (s.a.v.) Veda Hutbesi ve Hz. Ali efendimizin hayatından medenilik örneklerini sıralıyor. Bizler de Hz. Peygamber'in ilim şehrine, Ali kapısından girmek adına, Hz. Ali'nin örnek hükümlerinden ve de sözlerinden sizlere aktarmaya çalışalım.
Dolandırıcı iki adam bir kadına gidip yüklüce para emanet ediyor ve şöyle diyorlar, "Biz bir yolculuğa çıkıyoruz. Senin yanında emanet dursun. İkimiz geldiğimizde parayı verirsin. Ancak birimiz gelirsek parayı vermeyeceksin."
Bir müddet sonra adamlardan birisi dönüyor ve kadına gelerek diyor ki, "Biz yolculuktan döndük. Ama arkadaşım yolda öldü." Kadın da kendisinden parasını isteyen adamın anlattıklarına inanarak parayı teslim ediyor.
Bir süre sonra öteki adam gelip kadından parasını istiyor. Kadın durumu olduğu gibi anlatıyor. Ama adam söz dinlemiyor ve itiraz edip, "Olmaz öyle şey, ben paramı isterim" diye diretiyor. Çaresiz kalan kadın durumu Hz. Ali'ye anlatınca, Hz. Ali adamı çağırtıyor ve aralarında şu konuşma geçiyor: "Paranızı geri almak için sizin şartınız neydi? İkinizin birlikte gelmesi değil miydi?" Adam, "evet" dedi. Bunun üzerine Hz. Ali, "Öyleyse git arkadaşını al getir. Paran bende, ikiniz geldiğinizde paranızı teslim edeceğim" dedi.
Adam arkadaşını çağırmak için çıktı ama gidiş o gidiş, bir daha geri gelmedi. (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.1165; Allame Şeyh Muhammed Taki s.63, 64)
İki kadın doğum yapıyor. Birisi erkek, diğeri kız çocuk doğuruyor. Fakat kız çocuk doğuran kadın, çocuğu öteki kadının çocuğuyla değiştiriyor. Öteki kadın çocuğunun değiştirildiğini anlayınca, şikayetçi oluyor. Durum Hz. Ali'ye bildiriliyor.
Hz. Ali iki kadından da eşit miktarda süt alınmasını emrediyor. Sonra sütlerin tartılmasını istiyor. Ve "Hangi kadının sütü ağırsa erkek çocuk onundur" hükmünü veriyor. (Prof. Dr. Haydar Baş, a.g.e, s.1171; Allame Şeyh Muhammed Taki, s.122)
İhtiyar bir adam bir kadınla evleniyor. İlk gecenin ardından adam ölüyor. Kadın daha sonra hamile kalıyor ve bir oğlan çocuğu doğuruyor. Adamın oğulları, bu kadını zinayla suçladılar. Olay Hz. Ömer'e götürüldü. Hz. Ömer kadının taşlanmasını emretti. Kadın taşlanmak üzere götürülürken yolda Hz. Ali'ye rastladı ve ondan yardım istedi, "Ey Peygamberin amcaoğlu, Sana ihtiyacım var."
Hz. Ali sordu; "Nedir derdin?" Kadın elinde tuttuğu ve halini arz eden mektubu Hz. Ali'ye uzattı. Hz. Ali mektubu okuduktan sonra dedi ki, "Bu kadını bırakın. Onun durumu yarın açıklığa çıkacaktır." Kadını bıraktılar.
Ertesi gün söz konusu çocukla akranı olan birkaç çocuğu daha getirtti ve çocuklara yüksek sesle "otur, kalk" talimi yaptırdı. Diğer çocuklar hemen ayağa kalkarken, o çocuk bir eliyle yere dayanarak ancak kalkıyor veya hiç kalkamıyordu. Bunun üzerine Hz. Ali, bu çocuğa miras hakkı tanıdı ve onun annesini zina ile suçlayan üvey kardeşlerine de iftira haddi vurdurdu. Hz. Ömer merak edip Hz. Ali'ye, "Sen nasıl anladın bunu" diye sordu.
Hz. Ali dedi ki, "O çocuk ancak elini yere koyarak kalkabiliyordu. Bu da onun yaşlı bir babadan dünyaya geldiğini gösterir." (Prof. Dr. Haydar Baş, a.g.e, s.1168; Allame Şeyh Muhammed Taki, 189,190)
Ehl-i Beyt medeniyetinde "devlet halk için" vardır. Ve Hz. Ali'nin bütün söz ve hükümlerinde bu gerçek açıkça görülmektedir. Durum bu olunca, devlet ve devleti temsil eden yetkililer hakkın ve adaleti tecelli etmesi için gayret etmektedirler.
Bu temel bakış açısını bugün Ehl-i Beyt medeniyetinden beslenen Prof. Dr. Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet tezinde de görmekteyiz.
Ne diyor Sayın Baş, "Milli Ekonomi Modeli'nde millet kendi için çalışmaktadır, devlet de milleti için çalışmaktadır." Yani aslolan milletin yaşatılmasıdır, devletin vazifesi budur.
Hz. Ali'nin Malik bin Eşter'e yazdığı Ahdname'den örneklerle yazımızı bitirelim:
"Uzak yakın farkı gözetmeden fakirlerin hukukunu aynı ölçüde korumalısın. Nazari meşguliyetler seni fakirlerin işleriyle ilgilenmekten alıkoymasın. (Ahdname:39)
"Hakların dağıtımı sırasında, herkese eşit davranmalısın." (Ahdname:10)
"Ey Malik! Haksız yere adam öldürmekten ve kan dökmekten sakınmalısın. Çünkü haksız yere kan dökmek, felaketlerin doğmasına, nimetin yok olmasına, Allah'ın gazabına ve devletin batmasına yol açar." (Ahdname: 52-53)
"Vergi toplamaktan ziyade ülkenin kalkınması için çaba göstermelisin. Zira vergi halka hizmet ile elde edilebilir. Hizmet vermeden vergi toplama yoluna gitmemelisin." (Ahdname:31)
Bu Ahdname'yi Prof. Dr. Haydar Baş'ın İmam Ali kitabının 929. sayfasından itibaren bulabilirsiniz. Mutlaka okuyun, tam bir medeniyet örneği var.
Eğer ilmin onda dokuzu İmam Ali'ye verilmişse, o kapıdan girmeden elde ettiğimiz ilme ilim diyebilir miyiz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025
- 1 Mayıs: İşçi de mağdur, işsiz de… / 30.04.2025
- Silah bırakması beklenen PKK, 'özerklik kongresi' yaptı / 29.04.2025