Nihai tüketicinin kullandığı elektrik fiyatlarına 1 Nisan’dan itibaren geçerli olmak üzere yüzde 8,1 oranında zam yapıldı. Bu, 1 Nisan şakası değil, “1 Nisan kazığı”…
Siyasilerimizin bahanesi hazır, “bölgesel istikrarsızlık, İsrail-İran gerginliği, ham petrol fiyatlarındaki artış, döviz fiyatlarındaki artış vs vs.”
Başbakan Erdoğan, Kore’deki nükleer güvenlik zirvesinde devlet başkanlarının Türkiye’yi takdir ettiklerini ifade ederek, “Hepsi takdirlerini ifade ederken, ‘bunun formülü nedir’ dediler. Hep bunu sordular” demişti. Bu başarının arkasında milletin yanı sıra, güven ve istikrar olduğunu söyleyen Erdoğan, “Sır burada. Bunun arkasında başka bir şey aramaya gerek yok” ifadelerini kullanmıştı.
Soru şu: Gerçekten ülkemizde güven ve istikrar varsa, birilerinin takdir ettiği kadar her şey tıkırında gidiyorsa bölgemizde ve dünyada yaşanan her gelişmeden neden hemen nem kapıyoruz?
ABD’de kriz yaşanıyor, Türkiye’de her şey zamlanıyor.
AB’de kriz yaşanıyor, Türkiye’de yine her şey zamlanıyor.
Yunanistan istikrarsızlaşıyor, bu bizdeki zamlar için bahane oluyor.
Arap Baharıyla Mısır’da, Tunus’ta rejim değişiyor, Afganistan işgal ediliyor, Irak’ta Saddam, Libya’da Kaddafi devriliyor, İsrail İran’a sataşıyor, Batılı ülkeler İran’a baskı kuruyor ve benzeri birçok gelişme oluyor ve en çok zarar gören yine Türkiye oluyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Taner Yıldız, “Şu anda özellikle bölgedeki Arap Baharı ile beraber enerji sektöründeki istikrarsızlığın, siyasi istikrarsızlığın yükünü Türkiye çekiyor. Hatta dünyanın yükünü Türkiye çekiyor” ifadeleriyle bu gerçeği ifade ediyor.
Uçan kuştan nem kapan Türkiye’nin istikrarlı olduğundan nasıl bahsedebiliyoruz?
İşin aslına gelirsek, dünyada yaşanan her gelişmeden direkt olarak etkilenmemizin temel nedeni, milli politikalardan uzaklaşarak her noktada bağımlı hale gelmemizdir.
Milli gelirimizin karşılığı kendi yerli paramızı kullanmadığımız, yabancıların dövizini kullandığımız için ve de döviz kurlarında da yabancıların kontrolünde olan dalgalı kuru benimsediğimiz için her döviz artışında Türkiye ekonomisi bundan etkileniyor.
Batılı bilim adamlarının da açıkça ifade ettiği gibi Türkiye bir petrol denizi üzerinde bulunmasına rağmen, kendi petrol sahalarını yabancılara devredip dışarıdan petrol ithal etme yolunu tercih ettiği için yine her İsrail-İran gerginliğinde, dünyada yaşanan olumsuz herhangi bir gelişmede bütün yük bizim sırtımızda kalıyor.
Kendi enerji kaynaklarımızı kullanmayıp, enerjinin çoğunu ithal etme yoluna gittiğimizden yine elektriğe zam üstüne zam geliyor.
Bir diğer önemli husus, hem bölgedeki istikrarsızlıktan olumsuz etkilendiğimizi ifade ediyoruz hem de bölgemizin istikrarsızlaşması için elimizden geleni yapıyoruz.
Libya’da Kaddafi ile birlikte istikrar vardı, Batılı güçler bizim desteğimizle orayı istikrarsızlaştırdı. Irak’ta Saddam döneminde öyle ya da böyle bize zarar vermeyen bir istikrar vardı, bizim desteğimizle işgal edildi ve bugün üç bölgeye ayrılıp istikrarsızlaştı.
İran bölgede savaş yanlısı olmayıp, barışçıl politikalar izlemesine rağmen, bizler bölgedeki istikrarsızlığın kaynağı olan İsrail’in ağzıyla sürekli İran’a tavır almaya çalışıyoruz. Örneğin füze kalkanı…
Ve Suriye… Esad’lı Suriye hiçbir şekilde Türkiye’yi tehdit etmezken, sırf ABD ve İsrail istiyor diye oranın istikrarını bozmak için her türlü tavrı takınıyoruz. Suriye’nin istikrarını bozmak isteyenleri Türkiye’de, hatta İstanbul’da ağırlıyoruz.
Ondan sonra da kalkıp bu kadar yanlışa rağmen bölgenin istikrarsızlığından ve bize zararında bahsedip, o bahaneyle zam üstüne zam yapıyoruz.
Ne diyelim, kendi düşen ağlamaz.
Siyasilerimizin bahanesi hazır, “bölgesel istikrarsızlık, İsrail-İran gerginliği, ham petrol fiyatlarındaki artış, döviz fiyatlarındaki artış vs vs.”
Başbakan Erdoğan, Kore’deki nükleer güvenlik zirvesinde devlet başkanlarının Türkiye’yi takdir ettiklerini ifade ederek, “Hepsi takdirlerini ifade ederken, ‘bunun formülü nedir’ dediler. Hep bunu sordular” demişti. Bu başarının arkasında milletin yanı sıra, güven ve istikrar olduğunu söyleyen Erdoğan, “Sır burada. Bunun arkasında başka bir şey aramaya gerek yok” ifadelerini kullanmıştı.
Soru şu: Gerçekten ülkemizde güven ve istikrar varsa, birilerinin takdir ettiği kadar her şey tıkırında gidiyorsa bölgemizde ve dünyada yaşanan her gelişmeden neden hemen nem kapıyoruz?
ABD’de kriz yaşanıyor, Türkiye’de her şey zamlanıyor.
AB’de kriz yaşanıyor, Türkiye’de yine her şey zamlanıyor.
Yunanistan istikrarsızlaşıyor, bu bizdeki zamlar için bahane oluyor.
Arap Baharıyla Mısır’da, Tunus’ta rejim değişiyor, Afganistan işgal ediliyor, Irak’ta Saddam, Libya’da Kaddafi devriliyor, İsrail İran’a sataşıyor, Batılı ülkeler İran’a baskı kuruyor ve benzeri birçok gelişme oluyor ve en çok zarar gören yine Türkiye oluyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Taner Yıldız, “Şu anda özellikle bölgedeki Arap Baharı ile beraber enerji sektöründeki istikrarsızlığın, siyasi istikrarsızlığın yükünü Türkiye çekiyor. Hatta dünyanın yükünü Türkiye çekiyor” ifadeleriyle bu gerçeği ifade ediyor.
Uçan kuştan nem kapan Türkiye’nin istikrarlı olduğundan nasıl bahsedebiliyoruz?
İşin aslına gelirsek, dünyada yaşanan her gelişmeden direkt olarak etkilenmemizin temel nedeni, milli politikalardan uzaklaşarak her noktada bağımlı hale gelmemizdir.
Milli gelirimizin karşılığı kendi yerli paramızı kullanmadığımız, yabancıların dövizini kullandığımız için ve de döviz kurlarında da yabancıların kontrolünde olan dalgalı kuru benimsediğimiz için her döviz artışında Türkiye ekonomisi bundan etkileniyor.
Batılı bilim adamlarının da açıkça ifade ettiği gibi Türkiye bir petrol denizi üzerinde bulunmasına rağmen, kendi petrol sahalarını yabancılara devredip dışarıdan petrol ithal etme yolunu tercih ettiği için yine her İsrail-İran gerginliğinde, dünyada yaşanan olumsuz herhangi bir gelişmede bütün yük bizim sırtımızda kalıyor.
Kendi enerji kaynaklarımızı kullanmayıp, enerjinin çoğunu ithal etme yoluna gittiğimizden yine elektriğe zam üstüne zam geliyor.
Bir diğer önemli husus, hem bölgedeki istikrarsızlıktan olumsuz etkilendiğimizi ifade ediyoruz hem de bölgemizin istikrarsızlaşması için elimizden geleni yapıyoruz.
Libya’da Kaddafi ile birlikte istikrar vardı, Batılı güçler bizim desteğimizle orayı istikrarsızlaştırdı. Irak’ta Saddam döneminde öyle ya da böyle bize zarar vermeyen bir istikrar vardı, bizim desteğimizle işgal edildi ve bugün üç bölgeye ayrılıp istikrarsızlaştı.
İran bölgede savaş yanlısı olmayıp, barışçıl politikalar izlemesine rağmen, bizler bölgedeki istikrarsızlığın kaynağı olan İsrail’in ağzıyla sürekli İran’a tavır almaya çalışıyoruz. Örneğin füze kalkanı…
Ve Suriye… Esad’lı Suriye hiçbir şekilde Türkiye’yi tehdit etmezken, sırf ABD ve İsrail istiyor diye oranın istikrarını bozmak için her türlü tavrı takınıyoruz. Suriye’nin istikrarını bozmak isteyenleri Türkiye’de, hatta İstanbul’da ağırlıyoruz.
Ondan sonra da kalkıp bu kadar yanlışa rağmen bölgenin istikrarsızlığından ve bize zararında bahsedip, o bahaneyle zam üstüne zam yapıyoruz.
Ne diyelim, kendi düşen ağlamaz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Suriye aynasında Türkiye’yi görebilmek! / 24.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025