Emperyalistlerin yani Yahudi ve Hıristiyanların 3. bin yıl hedeflerini bizzat kendileri açıklamıştı.
Bu hedeflerin inanç boyutunu Papa II. Jean Paul 2000 yılına (üçüncü bin yıla) girerken yayınladığı mesajda şöyle açıklıyordu: "Birinci bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda ise Türkiye ve Asya'yı Hıristiyanlaştıralım."
Siyasi boyutunu ise yine üçüncü bin yılın başında zamanın ABD dışişleri bakanı Condoleezza Rice, Fas'tan Basra körfezine kadar Ortadoğu'da bulunan 22 İslam ülkesinin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye'nin de bunların içinde olduğunu açıklamıştı.
Bu projenin inanç boyutundaki adı Dinlerarası Diyalog, siyasi boyutundaki adı Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) idi.
Tabi iki projenin ara başlıkları da vardı. En önemlileri AB'ye tam üyelik imzalarının atılması, Medeniyetler İttifakı, Arap Baharı, batıya tam entegrasyon gibi. Ve Türkiye bu hedeflerin lokomotifi olarak atanmış bir ülkeydi.
Bu planlar çerçevesinde ülkemizin geldiği nokta önümüzde. Ekonomisi batmış, milli ve manevi değerleri rafa kaldırılmış, dostu kalmamış, hedef haline gelmiş bir ülke durumundayız. Ülkeyi yönetenler bile 'beka' sorunundan bahsediyor ve bu kadar vahim bir tablo ve Türkiye 24 Haziran'da rejim değişikliğini oylama kararı alıyor.
Tabi bu 16 yıllık süreçte AKP iktidardı. Sahne önünde bu projelerin tamamında AKP'nin imzası var. Ama bu tablonun tek sorumlusu AKP'dir demek, büyük bir yanılgıdır, haksızlıktır. Çünkü bu sahnenin arkası da var. Ülkemiz siyasetinin üst aklı ABD'dir, AB'dir, Vatikan'dır. Yani emperyalistlerdir. Onların istedikleri başkan seçilir, bakan olur, vekil olur veya koltuğu terk eder.
Hayır, diyorsanız iç ve dış politikada, ekonomide, sosyal ve dini yapımızdaki bu kadar çöküşlere rağmen AKP hala tek başına iktidarda ise bunun sebebi muhalefet denilen partilerin acizliğidir, acziyetidir. Bu acziyetlere rağmen aynı liderlerin koltukları meşgul etmeleridir.
Bugün geldiğimiz noktada ise gerek iktidarın ve gerekse muhalefet denilen partilerin, aynı efendinin emir eri olduklarının, aynı zihniyetin planlarını uygulamada rol sahibi olduklarının açık ispatıdır.
İşte bu vahim tabloya daha 17 yıl öncesinden yani en başından beri hayır, diyen gerek siyasilerimizi ve gerekse halkımızı çöküşe gitmemek için uyaran tek lider Prof. Dr. Haydar Baş ve Bağımsız Türkiye Partisi'dir.
Sayın Baş ve BTP'nin Dinlerarası Diyalog, Fetullah Gülen, FETÖ, AB, ABD, BOP, ekonomi, sosyal ve inanç yapımızla ilgili nereye gittiğimizi, nasıl kurtuluşa çıkabileceğimizi hiç abartmıyor her gün anlattı, anlattık, çözüm önerilerini sunduk.
Geldiğimiz bu yol ayrımında bile devlet ve milletimiz için Sayın Baş, başta iktidar partisine bu gidişatın acı sonuçlarını ve çözüm yollarını özel olarak tek tek anlattı. Ama iktidar partisi lideri ve kadroları bu hakikatlere kulak tıkadı, görmezden geldi.
Diğer partilerde aynı duruşu sergiledi. CHP'ye de aynı tehlike ve çözüm yolları anlatıldı. CHP tabanı ve parti içindeki önemli isimler de bu gerçeği gördüler. Sayın Baş'ın devlet ve millet için ortaya koyduğu projelerden faydalanma arzularını dile getirdiler.
Ama son dakikada aynen 2015'te olduğu gibi Sayın Kılıçdaroğlu'nun hangi akla hizmet ettiği bilinmiyor!
Tabi akla şu soru da gelir; Türk siyasetinin genelini oluşturan üst akıl yani emperyalistler yani ABD ve AB, Haydar Baş'tan mı çekiniyor, korkuyor?
Evet, aynen öyle? Korkuyorlar. Çünkü Haydar Baş, emperyalistlerin en tehlikeli silahı kapitalizmi, doları devre dışı bırakan Milli Ekonomi Modeli'ni, yerli para gerçeğini ortaya koydu.
Yerli piyasa, dedi. Yerli tohum, dedi. Milli tarım ve hayvancılık, dedi. Madenlerimiz devletindir, milletindir, dedi.
Çünkü Haydar Baş, BOP'a hayır dedi. AB'ye hayır dedi. Vatikan'a, diyaloga hayır dedi.
Kudüs değil Mescid-i Aksa Müslümanların başkenti ilan edilmelidir, dedi. İsrail'e hayır dedi.
Çünkü Haydar Baş, Fetullah Gülen'in, Said Nursi'nin, Halid-i Bağdadi'nin, Faruk Sirhindi'nin, Bahaeddin Nakşibendi'nin, Gücdüvani'nin gerçek kimliklerini belgeleriyle ortaya koydu.
Çünkü Haydar Baş, 'Atatürk Vatandır' dedi. Atatürk'ün kimlik ve şahsiyetini ortaya koydu. Atatürkçü olanlara Atatürk'ü tanıttı, Atatürk'e düşmanlık edenlere, kin besleyenlere tövbe etmeleri için fırsat kapısı açtı.
Çünkü Haydar Baş, 'Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt'tir' diyerek külliyat ortaya koydu. Yüz yıllardır din sömürüsü ve mezhep tetikçiliği yapanların maskesini düşürdü. Daha yüzlerce sorun ve çözümleri ortaya koydu.
Haliyle emperyalistler, Haydar Baş'tan korktu. Haydar Baş'ın milletle buluşmasını engellemek için siyasetteki aktörlerini devreye koydular.
Bu aktörleri tarih kaydetti. Ama bedeli yine sen ödeyeceksin, devletimiz ödeyecek.
Bu hedeflerin inanç boyutunu Papa II. Jean Paul 2000 yılına (üçüncü bin yıla) girerken yayınladığı mesajda şöyle açıklıyordu: "Birinci bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı. İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hıristiyanlaştırıldı. Üçüncü bin yılda ise Türkiye ve Asya'yı Hıristiyanlaştıralım."
Siyasi boyutunu ise yine üçüncü bin yılın başında zamanın ABD dışişleri bakanı Condoleezza Rice, Fas'tan Basra körfezine kadar Ortadoğu'da bulunan 22 İslam ülkesinin rejiminin, sınır ve haritalarının değiştirileceğini, Türkiye'nin de bunların içinde olduğunu açıklamıştı.
Bu projenin inanç boyutundaki adı Dinlerarası Diyalog, siyasi boyutundaki adı Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) idi.
Tabi iki projenin ara başlıkları da vardı. En önemlileri AB'ye tam üyelik imzalarının atılması, Medeniyetler İttifakı, Arap Baharı, batıya tam entegrasyon gibi. Ve Türkiye bu hedeflerin lokomotifi olarak atanmış bir ülkeydi.
Bu planlar çerçevesinde ülkemizin geldiği nokta önümüzde. Ekonomisi batmış, milli ve manevi değerleri rafa kaldırılmış, dostu kalmamış, hedef haline gelmiş bir ülke durumundayız. Ülkeyi yönetenler bile 'beka' sorunundan bahsediyor ve bu kadar vahim bir tablo ve Türkiye 24 Haziran'da rejim değişikliğini oylama kararı alıyor.
Tabi bu 16 yıllık süreçte AKP iktidardı. Sahne önünde bu projelerin tamamında AKP'nin imzası var. Ama bu tablonun tek sorumlusu AKP'dir demek, büyük bir yanılgıdır, haksızlıktır. Çünkü bu sahnenin arkası da var. Ülkemiz siyasetinin üst aklı ABD'dir, AB'dir, Vatikan'dır. Yani emperyalistlerdir. Onların istedikleri başkan seçilir, bakan olur, vekil olur veya koltuğu terk eder.
Hayır, diyorsanız iç ve dış politikada, ekonomide, sosyal ve dini yapımızdaki bu kadar çöküşlere rağmen AKP hala tek başına iktidarda ise bunun sebebi muhalefet denilen partilerin acizliğidir, acziyetidir. Bu acziyetlere rağmen aynı liderlerin koltukları meşgul etmeleridir.
Bugün geldiğimiz noktada ise gerek iktidarın ve gerekse muhalefet denilen partilerin, aynı efendinin emir eri olduklarının, aynı zihniyetin planlarını uygulamada rol sahibi olduklarının açık ispatıdır.
İşte bu vahim tabloya daha 17 yıl öncesinden yani en başından beri hayır, diyen gerek siyasilerimizi ve gerekse halkımızı çöküşe gitmemek için uyaran tek lider Prof. Dr. Haydar Baş ve Bağımsız Türkiye Partisi'dir.
Sayın Baş ve BTP'nin Dinlerarası Diyalog, Fetullah Gülen, FETÖ, AB, ABD, BOP, ekonomi, sosyal ve inanç yapımızla ilgili nereye gittiğimizi, nasıl kurtuluşa çıkabileceğimizi hiç abartmıyor her gün anlattı, anlattık, çözüm önerilerini sunduk.
Geldiğimiz bu yol ayrımında bile devlet ve milletimiz için Sayın Baş, başta iktidar partisine bu gidişatın acı sonuçlarını ve çözüm yollarını özel olarak tek tek anlattı. Ama iktidar partisi lideri ve kadroları bu hakikatlere kulak tıkadı, görmezden geldi.
Diğer partilerde aynı duruşu sergiledi. CHP'ye de aynı tehlike ve çözüm yolları anlatıldı. CHP tabanı ve parti içindeki önemli isimler de bu gerçeği gördüler. Sayın Baş'ın devlet ve millet için ortaya koyduğu projelerden faydalanma arzularını dile getirdiler.
Ama son dakikada aynen 2015'te olduğu gibi Sayın Kılıçdaroğlu'nun hangi akla hizmet ettiği bilinmiyor!
Tabi akla şu soru da gelir; Türk siyasetinin genelini oluşturan üst akıl yani emperyalistler yani ABD ve AB, Haydar Baş'tan mı çekiniyor, korkuyor?
Evet, aynen öyle? Korkuyorlar. Çünkü Haydar Baş, emperyalistlerin en tehlikeli silahı kapitalizmi, doları devre dışı bırakan Milli Ekonomi Modeli'ni, yerli para gerçeğini ortaya koydu.
Yerli piyasa, dedi. Yerli tohum, dedi. Milli tarım ve hayvancılık, dedi. Madenlerimiz devletindir, milletindir, dedi.
Çünkü Haydar Baş, BOP'a hayır dedi. AB'ye hayır dedi. Vatikan'a, diyaloga hayır dedi.
Kudüs değil Mescid-i Aksa Müslümanların başkenti ilan edilmelidir, dedi. İsrail'e hayır dedi.
Çünkü Haydar Baş, Fetullah Gülen'in, Said Nursi'nin, Halid-i Bağdadi'nin, Faruk Sirhindi'nin, Bahaeddin Nakşibendi'nin, Gücdüvani'nin gerçek kimliklerini belgeleriyle ortaya koydu.
Çünkü Haydar Baş, 'Atatürk Vatandır' dedi. Atatürk'ün kimlik ve şahsiyetini ortaya koydu. Atatürkçü olanlara Atatürk'ü tanıttı, Atatürk'e düşmanlık edenlere, kin besleyenlere tövbe etmeleri için fırsat kapısı açtı.
Çünkü Haydar Baş, 'Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt'tir' diyerek külliyat ortaya koydu. Yüz yıllardır din sömürüsü ve mezhep tetikçiliği yapanların maskesini düşürdü. Daha yüzlerce sorun ve çözümleri ortaya koydu.
Haliyle emperyalistler, Haydar Baş'tan korktu. Haydar Baş'ın milletle buluşmasını engellemek için siyasetteki aktörlerini devreye koydular.
Bu aktörleri tarih kaydetti. Ama bedeli yine sen ödeyeceksin, devletimiz ödeyecek.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Siyasetçiler Yasak Elma ve Kızılcık Şerbeti dizilerini mi izliyor! / 28.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024
- Dünya lideri demek kolay, olmak zor / 27.03.2024
- Siyasette de hep masa kazanıyor / 25.03.2024
- Erdoğan neden sözlerinin esiri olmuyor? / 24.03.2024
- Erdoğan ‘seçimden sonrası tufan diyenleri’ not alıyormuş / 23.03.2024
- Müslümanların kan ile iftarı ve son fetva / 22.03.2024
- Erdoğan’a biat ve bozkurtların aklaşması / 21.03.2024
- Hüseyin Baş: 'Bunlarda hiçbir değer ve kutsal yok' / 20.03.2024
- Parası olan kaçırıyor, olmayan kaçıyor / 19.03.2024
- Hüseyin Baş’tan, Ebu Zer duruşu / 18.03.2024