Yeni yıla girerken dönüp tarihe baktığımızda, hainler resmigeçidinin önde gideni Osmanlı Şeyhülislâmı Dürrizade Abdullah'ı görürüz; Atatürk ve Milli Mücadele'ye katılanlar için idam fetvası vermiştir. Bu haine şeyhülislâmlık görevini bir başka hain Damad Ferid Paşa vermiştir. Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasından sonra Dürrizade Abdullah kaçacak delik aramış, önce Rodos'a, oradan İtalya'ya kaçmıştır.
İkinci olarak akla gelen isim İskilipli Atıf Hoca'dır. Mustafa Kemal ve arkadaşlarına eşkıya, Kuvayı Milliye maskaraları diye hakaret etmiştir. "Kuvayı Milliye dedikleri çapulcular Yunan askerlerinin önünden kaçıyor" diyordu. "Halkımız, Talat, Enver, Cemal, Mustafa Kemal gibi beş on eşkıyanın vücudunu ortadan kaldırmak için gereken fedakârlığı yapmıyor. İngilizleri kızdırdığımız için üzerimize Yunanlıları musallat ettiler" diyen İskilipli Atıf Hoca, İslâm Teali Cemiyeti Başkanı olarak yayımladığı fetvalarında, "Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır. Din kardeşlerimizin suçsuz yere ölmelerine sebep olanlar arasında Mustafa Kemal, Ali Fuat, Bekir Sami gibi zalimler var. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız? Elinize aldığınız bu fetva Allah'ın emridir, padişah fermanıdır. Sizler bu katil canavarları daha fazla yaşatmamakla mükellef ve görevlisiniz. Bunların vücutlarını külliyen ortadan kaldırmak Müslümanlık için farz olmuştur" sözleriyle Kuvayı Milliye düşmanlığını gözler önüne seriyordu. İskilipli Atıf Hoca, Kurtuluş Savaşı süresince bunun gibi birçok fetva yayımladı ve hatta bu fetvaları Yunan uçakları Anadolu'da köylere kasabalara atarak dağıttı.
İskilipli Atıf Hoca vatana ihanet suçundan yargılanmış ve idam edilmiştir. Yerli işbirlikçiler İskilipli Atıf Hoca'nın İngilizler ve Yunanlılarla işbirliği yaptığını, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını, milli kuvvetleri vatan hainliğiyle suçladığını gizlerler ve Atıf Hoca'nın şapka giymeyi reddettiği için asıldığını söyleyip dururlar. Bu, vatana ihanetten daha büyük bir suç değil midir?
Üçüncü sırada Şeyh Said vardır. Şeyh Said isyanı 13 Şubat 1925 tarihinde başlamıştır. İsyanın arkasında İngilizler vardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Kerkük ve Musul sorunlarıyla uğraştığı bir dönemde bu isyanın çıkarılması, olayda İngilizlerin parmağı olduğu şüphesini artırmaktadır. Kerkük ve Musul petrollerini İngiliz petrol şirketleri çıkarmaktadır. Şeyh Said, merkezi hükûmetin ve Mustafa Kemal'in uygulamalarının İslâm'a aykırı olduğunu, Müslümanlığın hilafetsiz olamayacağını ifade ederek isyanın gerekçesini açıklıyordu. İsyan kısa zamanda Güneydoğu Anadolu'da yayıldı. Palu'da başlayan isyan hareketi bir koldan Diyarbakır'a doğru yürürken bir koldan da Varto'yu ele geçirip Muş'a doğru yöneldi.
Hükûmet, 21 Şubat'ta Diyarbakır, Elazığ, Genç, Siverek, Mardin, Urfa, Siirt, Bitlis, Van, Hakkâri bölgeleriyle Erzurum'un bir kısmında sıkıyönetim ilan etti.
Başbakan Fethi Okyar, meseleyi dini kisveli bir isyan olarak niteledi. Ancak isyan yayılmaya devam edince Fethi Okyar başbakanlıktan istifa etti. Atatürk 3 Mart 1925'te İsmet İnönü'yü başbakanlığa getirdi. Mart ayı sonunda ve Nisan ayının ilk haftalarında ordu birliklerinin gerçekleştirdiği harekâtla isyancıların büyük bölümü yenilgiye uğratıldı. Şeyh Said geri çekildi. 15 Nisan'da Muş ile Varto arasında bir köyde yakalandı. Şeyh Said ve arkadaşları İstiklâl Mahkemeleri tarafından Diyarbakır'da yargılanmaya başlandı. Şeyh Said ifadesinde, isyanın önce tasarlanmış bir hareket olmadığını, kendiliğinden geliştiğini, amacının Diyarbakır'a kadar gidip orada ulema ile birlikte şer'i kanunların uygulanmasının gerekliliğini Ankara'ya bildirmek olduğunu söyledi. 28 Haziran'da mahkeme kendisiyle birlikte 46 kişinin idamına karar verdi ve karar ertesi gün hemen infaz edildi.
Son hain ise, Fetullah Gülen'dir. Şeyh Said Nakşibendi tarikatına mensuptu. F. Gülen Nurcudur. Emperyalist güçler kendi emellerini gerçekleştirmek için din adamlarını kullanmayı sürdürüyorlar. Örnek mi? Çevrenize bakın, yüzlercesinin sırada beklediğini göreceksiniz.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023