Enerji politikasının yanlışlığını her geçen gün daha net görüyoruz.
Üretimi doğalgaza endekslenen elektriğin fiyatı, doğalgaz ithalatında ve arzında sorun yaşanınca ciddi oranlarda artış kaydetti. Elektriğin kilovat saati normalde 20-25 kuruş iken, önce 97,8 kuruşa, arından da 2 TL gibi rekor bir fiyata yükseldi.
Her ne kadar “tüketiciye bu oranlarda yansımaz” denilerek millet yatıştırılmaya çalışılsa da, elektrik üretim ve dağıtımı özelleştirildiği için ve bunları alanlar kar amacı güttüğü için emin olun ki bu fiyatlar tüketiciye yansıtılacaktır.
Enerji konusunda neden böyle bir sonuçla karşılaştığımızı gelin detaylı bir şekilde inceleyelim. Elektrik üretiminde en pahalı kaynak doğalgazdır ve hükümet elektrik üretimini doğalgaza endekslemiş durumda… Rusya bile, en büyük doğalgaz arzı yapan ülke olmasına rağmen, elektriğini pahalı olması gerekçisiyle doğalgazdan üretmiyor. Rusya ağırlıklı olarak üretimini termik ve hidroelektrik santrallerden yapıyor.
Dikkat ederseniz, bu kaynaklar açısından Türkiye de oldukça zengindir. Türkiye’nin bilinen kömür rezervi 9 milyar ton iken, tahmini rezervi 500 milyar ton civarındadır. Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde bereketli akarsular vardır. Yani bizler de bu kaynakları kullanarak çok rahat ucuz elektriğe ulaşabiliriz.
Ama maalesef bu imkanlara rağmen dünyanın en pahalı elektriğini kullanan ülkeyiz.
Elektrik üretiminde illaki doğalgaz kullanacaksak, ithal etmek mecburiyetinde değiliz. Bilimsel bir gerçektir ki, kömür madeninin olduğu her yerde mutlaka doğalgaz rezervleri de mevcuttur. Ve Türkiye sadece kömür cenneti değil, aynı zamanda doğalgaz cennetidir de…
Fakat Türkiye Trakya örneğinde olduğu gibi sahip olduğu doğalgaz kaynaklarını yabancılara haraç mezat vermektedir. Tekirdağ’da bulunan Namık Kemal Üniversitesi’nin Ziraat Fakültesi’nin bahçesinde su ihtiyacın karşılamak için sondaj vuruldu ve su yerine doğalgaz fışkırdı. Hemen kampusa hat çekildi ve 960 dönümlük üniversitenin 84 bin metrekarelik bölümü bu doğalgazla bedava ısınmaya başladı.
Bu mutluluk 1 yıl kadar sürdü. Üniversiteye gelen ABD’li şirket Thrace Basın Naturel Gas, mahkeme kararıyla doğalgaza el koydu. Üniversite rektörlüğü, şirketin Trakya’nın yer altı kaynaklarını kiraladığını öğrendi. Doğalgaz borusuna kör tapa takıldı.
Evet, bu örnek bugün Türkiye’nin birçok yerinde yaşanıyor. Türkiye’nin altı doğalgaz dolu ama bizler bu kaynakları yabancılara devrediyoruz, bizler ise dışarıdan en pahalı şekilde doğalgaz ithal ediyoruz. Gelin siz, “enerji politikası düzgün” deyin.
Hadi doğalgazla elektrik üretimine başladık, bunu da özelleştiriyoruz. Devletin kontrolünde daha uygun şartlara yapılabilecek olan bu üretime bir de özel sektörü ortak ediyoruz, elektrik maliyetine bir de bunların karı ekleniyor. Elektriği ürettik, fakat bunun dağıtımını da özelleştirdik. Maliyetlere dağıtımından kaynaklanan özel sektör karı da ekleniyor.
Bu kadar maliyet ilavesinden sonra bir de fiyatların belirlenmesini serbest piyasaya yani üreticilere bırakıyoruz. Fiyatlar 8 kat artınca Enerji Bakanlığı’ndan şöyle bir açıklama geldi: “Sıkıntı yok. Fiyatlar serbest piyasada oluşuyor. Arz ve talebe göre bu tür değişiklikler yaşanabilir.” Üretici özel sektör olduğu için karını düşünür. Fiyat belirlemesini piyasaya bırakırsan elbette ki onlar bütün maliyetleri fiyatlara yansıtacaktır.
Baştan beri saydığımız bütün aşamalarda siyasilerimiz çok büyük hatalar yapmaktadır. Elektriğin pahalı olması, fiyatlardaki astronomik artış, arzın yetersizliği bunlar tamamen enerji politikamızdaki yanlışların neticesidir. Sağlıklı bir enerji politikası, ucuz hatta bedava elektrik olsun istiyorsak, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’nden mutlaka istifade etmeliyiz.
Üretimi doğalgaza endekslenen elektriğin fiyatı, doğalgaz ithalatında ve arzında sorun yaşanınca ciddi oranlarda artış kaydetti. Elektriğin kilovat saati normalde 20-25 kuruş iken, önce 97,8 kuruşa, arından da 2 TL gibi rekor bir fiyata yükseldi.
Her ne kadar “tüketiciye bu oranlarda yansımaz” denilerek millet yatıştırılmaya çalışılsa da, elektrik üretim ve dağıtımı özelleştirildiği için ve bunları alanlar kar amacı güttüğü için emin olun ki bu fiyatlar tüketiciye yansıtılacaktır.
Enerji konusunda neden böyle bir sonuçla karşılaştığımızı gelin detaylı bir şekilde inceleyelim. Elektrik üretiminde en pahalı kaynak doğalgazdır ve hükümet elektrik üretimini doğalgaza endekslemiş durumda… Rusya bile, en büyük doğalgaz arzı yapan ülke olmasına rağmen, elektriğini pahalı olması gerekçisiyle doğalgazdan üretmiyor. Rusya ağırlıklı olarak üretimini termik ve hidroelektrik santrallerden yapıyor.
Dikkat ederseniz, bu kaynaklar açısından Türkiye de oldukça zengindir. Türkiye’nin bilinen kömür rezervi 9 milyar ton iken, tahmini rezervi 500 milyar ton civarındadır. Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde bereketli akarsular vardır. Yani bizler de bu kaynakları kullanarak çok rahat ucuz elektriğe ulaşabiliriz.
Ama maalesef bu imkanlara rağmen dünyanın en pahalı elektriğini kullanan ülkeyiz.
Elektrik üretiminde illaki doğalgaz kullanacaksak, ithal etmek mecburiyetinde değiliz. Bilimsel bir gerçektir ki, kömür madeninin olduğu her yerde mutlaka doğalgaz rezervleri de mevcuttur. Ve Türkiye sadece kömür cenneti değil, aynı zamanda doğalgaz cennetidir de…
Fakat Türkiye Trakya örneğinde olduğu gibi sahip olduğu doğalgaz kaynaklarını yabancılara haraç mezat vermektedir. Tekirdağ’da bulunan Namık Kemal Üniversitesi’nin Ziraat Fakültesi’nin bahçesinde su ihtiyacın karşılamak için sondaj vuruldu ve su yerine doğalgaz fışkırdı. Hemen kampusa hat çekildi ve 960 dönümlük üniversitenin 84 bin metrekarelik bölümü bu doğalgazla bedava ısınmaya başladı.
Bu mutluluk 1 yıl kadar sürdü. Üniversiteye gelen ABD’li şirket Thrace Basın Naturel Gas, mahkeme kararıyla doğalgaza el koydu. Üniversite rektörlüğü, şirketin Trakya’nın yer altı kaynaklarını kiraladığını öğrendi. Doğalgaz borusuna kör tapa takıldı.
Evet, bu örnek bugün Türkiye’nin birçok yerinde yaşanıyor. Türkiye’nin altı doğalgaz dolu ama bizler bu kaynakları yabancılara devrediyoruz, bizler ise dışarıdan en pahalı şekilde doğalgaz ithal ediyoruz. Gelin siz, “enerji politikası düzgün” deyin.
Hadi doğalgazla elektrik üretimine başladık, bunu da özelleştiriyoruz. Devletin kontrolünde daha uygun şartlara yapılabilecek olan bu üretime bir de özel sektörü ortak ediyoruz, elektrik maliyetine bir de bunların karı ekleniyor. Elektriği ürettik, fakat bunun dağıtımını da özelleştirdik. Maliyetlere dağıtımından kaynaklanan özel sektör karı da ekleniyor.
Bu kadar maliyet ilavesinden sonra bir de fiyatların belirlenmesini serbest piyasaya yani üreticilere bırakıyoruz. Fiyatlar 8 kat artınca Enerji Bakanlığı’ndan şöyle bir açıklama geldi: “Sıkıntı yok. Fiyatlar serbest piyasada oluşuyor. Arz ve talebe göre bu tür değişiklikler yaşanabilir.” Üretici özel sektör olduğu için karını düşünür. Fiyat belirlemesini piyasaya bırakırsan elbette ki onlar bütün maliyetleri fiyatlara yansıtacaktır.
Baştan beri saydığımız bütün aşamalarda siyasilerimiz çok büyük hatalar yapmaktadır. Elektriğin pahalı olması, fiyatlardaki astronomik artış, arzın yetersizliği bunlar tamamen enerji politikamızdaki yanlışların neticesidir. Sağlıklı bir enerji politikası, ucuz hatta bedava elektrik olsun istiyorsak, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli’nden mutlaka istifade etmeliyiz.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Bakan Şimşek’e göre sıkıntılar geride kalmış! / 27.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Hükümetin enflasyonla mücadelesi millete zarar veriyor / 26.04.2024
- Vatandaşın refahı için maaşa zam yapmamak! / 24.04.2024
- Bugün ulusal egemenliği kazandığımız gün / 23.04.2024
- Asılla vekil arasındaki gelir uçurumu! / 20.04.2024
- Enflasyon ve cari açık bahanesiyle fakirleştiriliyoruz! / 19.04.2024
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024