"Yalan", "yalancı", "çaldılar", hırsız var" gibi kavramların kullanımında son 13 yılda rekorlar kırılıyor. Hatta bu kavramlar siyasilerin kurduğu cümlelerin içindeki vazgeçilmez kelimeler arasına girdi. Vatandaşın gündemi de aynı. Biliyorsunuz! AKP mitinginde cüzdanı çalınan vatandaş, "hırsız var" diye bağırınca tonla dayak yemişti.Malumunuz! Bu kavramların başında ve sonunda ismi en çok anılan (haklı veya haksız) parti ise AKP ve kurmaylarıdır. Hatta Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaştığı günlerde Meclis'te de hararetli tartışmalar yaşanıyordu. Siyasilerden biri Erdoğan'a hitaben, "hırsız ve yalancıdan Cumhurbaşkanı olmaz" demişti. Erdoğan, Cumhurbaşkanı seçilse de meğer bu itham içinde kalmış ve gitmiş dava açmış. Hem de 100 bin TL'lik bir dava.Mahkemede, davalının avukatı, "müvekkilim bu sözleri 17-25 Aralık sürecinde ortaya çıkan Erdoğan tapeleri üzerine söyledi. Tapeler, bilirkişiye verilerek incelensin" isteğinde bulunuyor. "Hırsız ve yalancı" ithamını yediremeyen Erdoğan, mahkemenin tapelerin incelenmesi isteği karşısında geri adım atıyor ve davayı geri çekiyor. Tabi medyada, Erdoğan'ın avukatlarına neden tapelerin incelenmesine yanaşmadı, soruları soruluyor ve cevaplar aranmaya çalışılıyor. Ama benim takıldığım "hırsız" ve "yalancı" kavramları. Çünkü bu kavramları en çok kullanan siyasi liderlerden biri de Sayın Erdoğan'dır. Hatta Sayın Erdoğan, kendisi için bile bu kavramları kullanmıştır. 99 ve 2 binli yıllarda halkın önünde yaptığı konuşmalarda, siyasilerin zenginleşmesini kastederek, milletin adamı olduğunu, tek sermayesinin (yüzüğünü göstererek) elindeki yüzüğü olduğunu, anlatıyor ve hatta çok büyük bir laf edip; "Eğer bir gün duyarsanız ki Tayyip Erdoğan çok zengin olmuş, bilin ki haram yemiştir." Diyordu. Evet, Erdoğan şimdi çok zengin?"Yalan" kavramı çok hassas bir kavramdır. Hatta Allah-u Teala'nın Kuran'da lanetlediği zümrelerden biri de "yalancılardır". Ebu'd-Derda (r.a) ile Resulullah (sav) arasında şöyle bir konuşma geçer; Ebu'd-Derda; "Yâ Resulallah! Mümin, hırsızlık yapar mı?" Resulullah (sav); "Evet, ? Olabilir." Peki, mümin zina edebilir mi? Resulullah (sav); (Efendimiz (sav) hoşlanmazsa da) "Evet!" der. Ebu'd-Derda (r.a); Peki, mümin yalan söyler mi? Diye sorunca Resulullah (sav); "Yalanı ancak iman etmeyen kimse uydurur." Diye cevap verir. (Kenzu'l-Ummal H. No: 8994). Yine İmam Malik'in (r.a) Muvatta'sın da ise şöyle bir Hadisi Şerif geçer; "Bir gün kendisine (Hz. Muhammed'e (sav) çeşitli sorular soruldu. Ardından da; "Bir mümin yalan söyleyebilir mi" diye sordular. Sevgili Peygamberimiz, oturduğu yerden şöyle biraz doğruldular ve hiddetle "Müslüman asla yalan söylemez! Müslüman asla yalan söylemez" diye, onlarca kez tekrar ettiler. Sahâbe-i Kirâm, "Keşke bu soruyu sormasaydık. Hz. Peygamber'i çok üzdük." Derler. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, ne tek dil dedim, ne tek din, dedim. Görüşeninde, görüştü diyeninde vs. sözlerini, hatta canlı yayında 10 dakika arayla ilk söylediği sözü inkar edişlerini hepimiz hatırlıyoruz. "Hırsız ve yalancıdan Cumhurbaşkanı olmaz" iddiasına alınan ve dava açan Sayın Erdoğan'a sormak istediğim ise bizzat "yalancıdır" dediği Numan Kurtulmuş'u, neden başbakanken kendisine yardımcı yaptı. Dün dediği gibi, (Numan Kurtulmuş için) hem yalancı hem de CHP'nin peşine takılıp giden birisinden yardımcı olur mu? Vatandaş cevabı13 yıllık iktidar kuvvetini göstermek için her seferinde vatandaşın karşısına simit çay hesaplarıyla çıkıyor. Biz, milletimize şu kadar simit daha fazla yedirdik, diye övünüyor. (Kendilerinin ne yediğini sormayın)Araştırmacı bir okurum, AKP ve geçmiş dönemleri TÜİK verilerinden, yıllara göre asgari ücretin alım gücünü araştırmış. Siit üzerinden de değil. Ekmek üzerinden. "1987 senesindeki asgari ücretle, 1485 ekmek alınabiliyorken2014 senesindeki asgari ücretle, 1417 ekmek alınabilmekteydi.27 yılda asgari ücret'in satın alma gücü TL hesabına göre 68 ekmek azalmıştır.Asgari ücret alanların durumu hiçbir dönem iyileştirilmediği gibi, son 27 yılda görüldüğü gibi dönemler arasında da bir gelişme olmadığını asgari ücretlilerin yaşantılarından anlamak zor değildir. Çalışanın ve vatandaşın emeği ve alın terinin karşılığı olan gelirini koruyabilmesi ancak toplam emek ve alın teri demek olan GSMH'ın karşılığında milli parayı devreye koyacak olan Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli ile mümkündür." (Sabahattin Gürler)
Akın Aydın / diğer yazıları
- Dost düşman tanımı yapamayan bir iktidar / 04.05.2024
- Ali’yi halife seçen Hz. Peygamber değil Yüce Allah’tır / 03.05.2024
- Hamas terör örgütü mü? / 02.05.2024
- Sloganlarla avutulan kalabalıklar / 01.05.2024
- İlkelerine sahip çıkmayanlar bu millete sahip çıkamaz / 29.04.2024
- Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde İsrail / 28.04.2024
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Ali’yi halife seçen Hz. Peygamber değil Yüce Allah’tır / 03.05.2024
- Hamas terör örgütü mü? / 02.05.2024
- Sloganlarla avutulan kalabalıklar / 01.05.2024
- İlkelerine sahip çıkmayanlar bu millete sahip çıkamaz / 29.04.2024
- Elmalılı Hamdi Yazır’ın tefsirinde İsrail / 28.04.2024
- İnsan ‘kokuşmuş bir sudan’ yaratıldığını bilmiyor mu? / 26.04.2024
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024