Erdoğan’ın hangi açıklaması doğru!

Ülkemizi idare eden irade olarak Başbakan Erdoğan, farklı bölge ve zeminlerde yaptığı konuşmalarda bir önceki söylemlerini doğrulamayan açıklamalarla ön plana çıkıyor. Gece konuştuğu gündüz, gündüz konuştuğu ise gece konuştuğu ile uyuşmuyor. Buradan hareketle; Başbakan Erdoğan’ın aynı konu üzerine 2 farklı zamanda birbiriyle çelişen açıklamalarını derledik.

VARAN 1 - Tek dil tartışması
26 Aralık 2010: TBMM Bütçe Görüşmeleri: TBMM’de yapılan bütçe görüşmelerinin ardından bir kapanış konuşması yapan Erdoğan, iki dil tartışmalarıyla ilgili olarak, “Benim milletimin dili tektir, Türkçedir. Bunu öğrenemediyseniz bundan sonra da öğrenemezsiniz” dedi. Aynı Erdoğan 26 Mayıs 2011’de Aksaray’da seçim mitinginde, BDP’den gelen eleştirilere cevap vererek, “Ben hiçbir yerde tek dil demedim. Tek bayrak, tek millet, tek devlet dedim” şeklinde konuştu.

VARAN 2 - Bedelli askerlik!
17 Mart 2011 Rusya’ya giderken havalimanında yaptığı açıklama: “Ben Tayyip Erdoğan olarak böyle bir sorumluluğunun altına giremem. Parası olan var, olmayan var. Parası olan bastıracak kurtulacak, parası olmayan askerliği yapacak. Seçimden sonra referanduma götürürüz.” 16 Kasım’daki TBMM Meclis Grubu konuşması ise şöyleydi: “Bedelli askerlik konusunda çalışmaların sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bu hafta olmasa önümüzdeki hafta bu işi tamamlayıp, hemen adımı atacağız ve bedelli askerlik ile ilgili yasayı inşallah çıkarmış olacağız. Bu da ülkemiz için hayırlı olsun diyorum.”

VARAN 3 - NATO’nun
Libya’ya müdahalesi!
28 Şubat 2011 CeBIT Kongre Merkezi’nde! Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odasınca düzenlen Türk Alman Ekonomi Kongresi’nde yaptığı konuşmada Erdoğan şunları dile getiriyordu: “NATO Libya’ya müdahale etmeli midir? Böyle bir saçmalık olur mu yahu? NATO’nun ne işi var Libya’da? NATO, mensubu olan ülkelerden birine herhangi bir müdahale yapılması halinde böyle bir şeyi gündeme getirebilir. Bunun dışında Libya’ya nasıl müdahale edilebilir? Bakın, Türkiye olarak biz bunun karşısındayız, böyle bir şey konuşulamaz, böyle bir şey düşünülemez.”
21 Mart 2011’de Mekke Ümmü’l - Kurra Üniversitesi’nde kendisine verilen Fahri Doktora töreninde yaptığı konuşmada ise Başbakan şunları ifade ediyordu: “NATO, Libya’nın Libyalılara ait olduğunu tespit ve tescil için oraya girmelidir. Yer altı kaynaklarının, zenginliklerinin birilerine dağıtımı için değil. Libyalı kardeşlerimiz, güçlü, istikrarlı, huzurlu bir geleceği inşa etmek için her türlü imkâna sahipler. Libya halkına bu fırsat tanınmalı, operasyon işgale dönüşmeden, Libyalıların kendi kararlarını vermeleri için fırsat tesis edilmelidir.”

VARAN 4 - Füze Kalkanının komutası kimde olacak?
15 Kasım 2010’de Bangladeş ziyareti dönüşü havaalanında yaptığı açıklamada Erdoğan, şunları dile getiriyordu: “Topraklarımızın genelini kapsayacaksa, Füze Kalkanı Projesinde komuta bizde olmalı. NATO teşkil ediyor bu durumu. NATO kapsamında atılacak bir adım ve bu işin komutasının kime verileceği önemli. Topraklarımızın genelinde böyle bir şey düşünülüyorsa bize verilmeli. Başka bir ülke adı burada belirlenemez.”
22 Kasım 2010’da NATO Zirvesi sonrası Lizbon dönüşü havalimanında yaptığı açıklamada, şunları dile getiriyordu: “Şu anda komutası ‘şu ülkededir’ diye belirlenmiş bir şey söz konusu değil. Komutanın kesinlikle NATO’da olması gereğini ifade ettik ve NATO malumunuz olduğu üzere bir saldırı sistemi oluşturmuyor, bir savunma sistemi oluşturuyor.”

VARAN 5 - Egemenlik
kayıtsız şartsız!
Erdoğan, “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yalan! Bu koskoca bir yalandır!” dedi. Erdoğan Refah Partisi İstanbul İl Başkanı iken ise şunları ifade ediyordu: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Bu koca bir yalan. Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır. 12 Eylül referandum öncesi mitinglerde yaptığı konuşmalarda: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”

VARAN 6 - Davos çıkışı!
29 Ocak 2009’da Erdoğan’ın Davos Zirvesi’nde Şaron’a söylediği sözler şöyleydi: “Şaron yaşınız benden büyük. Sesiniz fazla çıkıyor. Bu suçluluk psikolojisindendir. Siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz. Erdoğan, aynı gün oturumun ardından yaptığı konuşmada ise şunları söylüyordu: “Tepkim Sayın Şaron’a değil, moderatöreydi” dedi.

VARAN 7 - BOP
Eşbaşkanlığı!
Başbakan Erdoğan’ın 16 Şubat 2004’te Teke Tek programında yaptığı açıklama şöyleydi: “Ben özellikle Diyarbakır’a çok farklı bakıyorum. Ben istiyorum ki, hani şu anda Amerika’nın da ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ var ya ‘Genişletilmiş Ortadoğu’, yani bu proje içerisinde Diyarbakır bir yıldız olabilir, bir merkez olabilir. Bunu başarmamız lazım”.
22 Ağustos 2009’da ise Erdoğan, Beşiktaş’ta gazetecilerin sorularını cevaplarken, şunları ifade ediyordu. “Bakın, ben çok açık, net bir şey söylüyorum. Bir kâğıt almış dolaşıyorlar; ‘Amerika’nın bir projesidir bu...’ Bunu ispat ederlerse her şeye varım. Ama ispat edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar. Bu kadar açık, bu kadar ağır konuşuyorum. Çünkü artık bu kadar iftiraların, bu kadar hakaretlerin altında bu iktidar kalmaz. Bu iktidar Türkiye Cumhuriyetinin iktidarıdır. Herhangi bir ülkenin temsilcisi değildir.”

VARAN 8 - AB üyeliği!
Erdoğan Refah Partisi İstanbul İl Başkanlığı döneminde şöyle konuşmuştu: “Bizi AB’ye almazlar. Çünkü AB bir Katolik topluluğudur.” 2005 yılında ise AB ile müzakerelerin başlaması Ankara’da gündüz vakti havai fişek atılarak kutlandı. Erdoğan, “Süreç hayırlı olsun. AB üyeliği için gerekli tüm adımları atacağız” dedi.

VARAN 9 – PKK ile görüşme!
22 Ağustos 2010’da Kayseri Cumhuriyet Meydanı’nda konuşan Başbakan Erdoğan, “PKK İle görüşen şerefsizdir!” demişti. Erdoğan, şöyle devam etmişti: “Terör örgütü Kandil’den konuşuyor, CHP, MHP, BDP Ankara’da onun hoparlörü oluyor. Bizim dört kez bunlarla (terör örgütü) bir araya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar iddiasını ispatlamazsa şerefsizdir, müfteridir.” .
28 Aralık 2012’de TRT canlı yayınından soruları cevaplarken ise şunları ifade etmişti: “Ben risk alıyorum, müsteşarım risk alıyor. Başına her şey gelebilir. Görüştükleri kişiler malum. Ben siyasetçi olarak bu görüşmeyi yapamam, ama onların eli ayağı durumu olan devletteki ajanları, temsilcileri vardır ve bunları yapar. Ada ile de görüşür, İmralı’nın kanaatlerini, düşüncelerini arar, sorgular. Neymiş, anlaşmalar yapılıyormuş. Adadaki bırakılacakmış, böyle bir şey söz konusu değil. Bizler mesafe almak istiyoruz. Terörle mücadelede mesafe alma noktasında ada ile asla bir görüşme yapmayız, görüştürme de yaptırmayız. Adayla görüşmeler halen var. Çünkü netice almamız lazım. Bunun ışığını görüyorsak adımı atmaya devam ederiz.” Yıllar önce ne konuştuysa, şimdi de aynı şeyleri konuşan, açıklamalarında gündemi belirleyen, yeni bir ufuk açan Prof. Dr. Haydar Baş kendine olan güveni ve tutarlılığı ile ortaya koyduğu Milli Ekonomi Modeli ile ülkemizi akıl alan bir ülke olma konumundan, akıl veren, akıl danışılan bir ülke olmasını sağlayacaktır.
Ya AB ve ABD’nin uydu bir ülkesi olmaya devam edeceğiz ya da AB ve ABD’yi Türkiye’nin uydusu olan bir ülke olmasını sağlayacağız.
Karar Türk halkının!