22 yıllık tek parti iktidarının başı Sayın Erdoğan birçok açıklamalarında gelen eleştirilere tepki veya haklılıklarını ifade etmek için sık sık 'burası kabile devleti mi' soru-cevabını kullandı, kullanıyor.
Ama geldiğimiz noktada TBMM'nin, hükümetin, muhalefetin, yargının, emniyetin, bürokrasinin, belediyelerin, holdinglerin ve de insanımızın 'burası kabile devleti mi 'sorusunu çokça sormalı ve cevaplarını bulmaları şarttır.
Sadece son gündemlere bakarak bile bu sorunun cevabı verilebilir.
Örneğin üç, beş yıl önce valelik yapan bir şahıs şimdi büyük bir mafya organizasyonunu başı olarak tutuklanıyor. Hakkında hazırlanan iddianamede yok, yok. Uzanamadığı devlet kademesi yok!
Günler geçiyor, bu kez bu şahsı ve çetesini yakalayan emniyet mensupları tutuklanıyor. Haliyle soruyoruz: Burası kabile devleti mi?
Gizli tanık
'Gizli tanık' kavramıyla ne zaman tanıştık? Ergenekon ve Balyoz, şike süreçlerinde. PKK'nın elebaşlarında birisi, 'gizli tanık' yapılarak 2 bin 200 yıllık Türk ordusuna tarihin en büyük komplolarından bir düzenlendi ve nice vatansever subaylarımız TSK'dan uzaklaştırıldı, hayatları karartıldı.
'Gizli tanık' taktiği kime aitti? FETÖ. Ergenekon, Balyoz süreçlerinden sonra bizzat koltuk sahipleri öyle demişti.
Şimdi Ayhan Bora Kaplan davasında da gizli tanıklar, gizli tanıkların yurt dışına kaçışları sanki ikinci Adil Öksüz senaryoları gösterimde, dedirtiyor.
BTP lideri Hüseyin Baş 3 yıl önce 'FETÖ firarda, fikri iktidarda' demişti. Haliyle soruyoruz: Burası kabile devleti mi?
Yargı
Ankara'da planlı bir siyasi suikast düzenleniyor. Maktulün eşinin ifadesini dosyaya koymuyorlar. Burası kabile devleti mi?
Maktul Sinan Ateş'in eşi Ayşe Ateş televizyon kanallarında gerek suikast öncesi ve gerek sonrası aldıkları tehditleri, yazışmaları, planları tek tek açıklıyor.
Ne zan altında kalan siyasetçilerden ne Ülkü Ocaklarından ve ne de savcılardan tek bir açıklama, tek bir icraat yok. Burası kabile devleti mi?
Kobani davası
Tam 10 yıl süren dava sonrası karar açıklandı. İktidar ve MHP, 'burası hukuk devletidir, yargının kararına saygı duyuyoruz' mealinde açıklamalar yaptı.
CHP anında sıçradı ve kararlara tepki göstererek, Erdoğan'a siyasi malzeme olma gayretlerine bir yenisini daha ekledi.
Hukukçu filan değilim ama gündemi de takip ediyoruz. Meşhur kedi besleyicisi Adana Oktar'a bin 600 yıl yıl filan ceza verildi.
15 Temmuz hanilerine verilen cezalar malum. Ayhan Bora Kaplan'a iki cinayet suçundan ağırlaştırılmış müebbet ile 169 yıl hapis isteniyor.
Kobani iddianamesinde, tüm şüpheliler için, 'devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma, 37 kez adam öldürme ve 31 kez öldürmeye teşebbüs' başta olmak üzere çeşitli suçlardan ceza talep edildi.
Mahkeme 10 yıl sonra en yüksek cezayı 42 yıl olarak Selahattin Demirtaş'a veriyor. Savcılık itiraz etti. Haliyle soruyoruz: Burası kabile devleti mi?
Yaşlı generaller
28 Şubat 1997'de Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısı sonucunda yayınlanan tavsiye kararları, akabinde Sincan'dan tankların yürütülmesi, üniversitelerdeki başörtüsü zulmü, gerçekleştirilen eylemler, o günün siyasilerin açıklamaları ve medyanın provokatörlükleri yıllardır gündemde.
Bu süreçte siyasal İslamcıların yıldızı el birliği ile parlatıldı. İlginçtir! Aynen 80 darbesindeki gibi bu süreçte de başta FETÖ olmak üzere bugün devlet kurumlarında yapılandıkları iddia edilen Milli Eğitim Bakanının tabiriyle STK'lara hiç kimse dokunmadı.
O süreçte başörtülü bacılarımız mağdur edildi. Bizzat TSK'nın başındaki generaller tarafından insanımız ile ordunun arası açılmaya çalışıldı. Kaybeden devlet ve milletimiz oldu.
Ve o süreçlerin akabinde 2002'de AKP iktidar oldu. 2013 yılında 28 Şubat sürecinin komutanları için dava açıldı. Rütbeleri söküldü ve birçoğu hapse atıldı.
Yıllarca yasalar gerekçe gösterilerek bu yaşlı generallerin serbest bırakılması gerektiği hükümete hatırlatıldı. Sayın Erdoğan hiç duymadı bile.
Kobani kararlarının açıklamasının hemen akabinde Sayın Erdoğan bir gece ansızın 28 Şubat davasının hükümlü generallerini affetti.
Kimi, 'bu Cumhurbaşkanımızın himmetidir' derken kimisi de 'bu himmet değil yasanın gereğidir' dedi. Ortadaki 'orta oyununa' kimse değinmedi bile.
Kobani Davası'nda verilen cezaları eleştirenleri ''art niyetlilik, terör seviciliği ve ikiyüzlülükle'' suçlayan MHP lideri Devlet Bahçeli, 28 Şubat davasında hasta hükümlülere af verilmesi hakkında: "Ben cezaevi müdürü olmuş olsaydım, aftan yararlananların listesine bakar, 'Çetin Doğan sen orada yoksun' der, geri içeri alırdım."
Haliyle soruyoruz: Burası kabile devleti mi?
Erdoğan mazlumun ahını mı aldı?
2018 yılıydı ve MHP'nin 'af' teklifi vardı gündemde. Erdoğan, af tartışmasıyla ilgili olarak da devlete karşı işlenen suçlar için af yetkisi olabileceğini, dile getirmiş ve şerh koymuştu;
"Fakat şahıslara karşı işleniyorsa, bunun af yetkisi devlette değildir. Ancak bunu affedebilecek merci, o şahısların, mazlum, mağdur insanların ta kendisidir. Biz o yetkiyi devlet olarak kendimize alamayız."
Tarih 2024 ve 2019 yerel seçimlerinde Saadet Partili 2 müşahidi öldüren ve müebbet hapis cezası alan AKP'li belediye başkanının babasını affetti.
Haliyle soruyoruz: Malumun ahı ne olacak? Burası kabile devleti mi?
Daha bir çok delil ortaya koyabilirim. Takdir milletimizindir.
- 6 Şubat afeti sürpriz miydi? / 06.02.2025
- AKP 6 Şubat’a hazır / 05.02.2025
- Devlet Bahçeli’ye göre 'kimden cumhurbaşkanı olamaz' / 03.02.2025
- ‘Yeni Türkiye’ ezberi iflah olmaz bir hastalıktır / 02.02.2025
- Rahatlamak için Devlet Bahçeli’yi okuyorum / 01.02.2025
- Aklınızı başınıza alın / 31.01.2025
- Altın vuruş futbol camiasında mı olacak? / 30.01.2025
- Faciaların hukuken, vicdanen ve dinen sorumlusu kim? / 29.01.2025
- Niccolo Machiavelli, Joseph Goebbels ve biz / 27.01.2025