Geçtiğimiz aylarda, Sevda Demirel'in sahneye çıktığı barda AKP Aliağa İlçe Başkan Yardımcısı Rahmi Bilgiç'in 35 şişe şampanya göndermesiyle başlayan AKP-Sevda Demirel yakınlaşması, geçtiğimiz günlerde bizzat AKP lideri Tayyip Erdoğan tarafından teyit edildi.''Önüm kesilmezse, AKP'ye üye olmak istiyorum. Kendimi AKP'ye yakın hissediyorum'' diyerek, AKP'de siyaset yapmaya yeşil ışık yakan Sevda Demirel'e AKP Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bizatihi sahip çıkarak, "partimize üye olabilir" dedi. Sevda Demirel Erdoğan'ın bu onayına oldukça sevinmiştir. Kimbilir belki de, önümüzdeki günlerde Sevda Demirel'e AKP'de üst düzey payeler de verilir. Genel Başkan yardımcılığı, Genel sekreterlik ya da televole- magazin danışmanlığı gibi...
Tayyip Erdoğan, Sevda Demirel'e partiye şeref üyesi olarak katılabilmesi onayını, Aydın Doğan'ın televizyonunda Fatih Altaylı'nın programında verdi. Hani, başörtülülere ağza alınmayacak kadar aşağılık küfürler eden Fatih Altaylı var ya, işte onun programında. Programı izlerken şaşırmadık. Çünkü; Aydın Doğan ile Tayyip arasında yapılan gizli ittifakın Frankfurt'ta tescillendiğini çok iyi biliyorduk. Benim asıl şaşırdığım, beklediğim halde, programın ortasında Altaylı'yla Erdoğan'ın birbirlerine sarılmamalarıydı. O kadar içten, o kadar samimiydiler ki birbirlerine karşı, hele Altaylı'nın sık sık "Affınıza sığınarak... Çok özür diliyorum ama... Kusuruma bakmayın lütfen..." şeklindeki giriş cümlelerinden sonra progamın ortasında kalkıp birbirlerine sarılacaklarını tahmin etmiştim ama yanılmışım. Bu işi program bittikten sonra yaptılar herhalde.
Altaylı program boyunca, Tayyip'in terleyeceği hiçbir soru sormadığı gibi, bütün soru ve telkinlerinde, Erdoğan'ı kamuoyu (!) önünde temize çıkarma gayretkeşliği bariz bir şekilde hissediliyordu. Tayyip Erdoğan'ın herhalde bugüne kadar çıktığı en rahat televizyon programıydı bu.
Bazen kimi insanların dostlukları bile halkımızın işkillenmesi için gerekli mesajı verebiliyor. Bir kaç ay önce birbirlerine demediklerini bırakmayanlar, bugün sarmaş dolaşsa, milletimiz bundan gerekli dersi çıkarır. Hele sarmaş dolaş olduğunuz insanların sabıka dosyaları milletimiz nazarında oldukça kabarıksa, hiç kurtuluşunuz yok demektir. Milletimizin bazı önemli ayrıntıları gözden kaçırmadığını unutmamakta fayda var. Ama hakkınızı yemeyelim, ekrandaki bu manidar dostluğunuzdan etkilenen ve gözleri yaşaran Sevda Demirel gibi hayranlarınız da yok değil.
Kendisini AKP ile özdeşleştiren Vakit Gazetesi'nin Altaylı ile Tayyip buluşması ile ilgili olarak sessizliğini koruması oldukça dikkat çekici. Çünkü Altaylı ile Vakit arasındaki kavga hâlâ hafızalardan silinmiş değil. Bence bu sessizlik, samimiyet testi açısından önemli bir gösterge.
Bu arada Fatih Altaylı da programdan sonra öyle bir havaya girdi ki sormayın. Hatta kendisini "ülkeyi ben mi yönetiyorum" diyecek kadar abarttı bile. Altaylı şu noktayı idrak edemiyor: Sizler küçük kuklalarsınız, hiçbir şeyi kendi iradenizle yapmıyorsunuz. Kendinizi fazla abartmayın. Sadece küçük kuklalarsınız o kadar...
Bu arada Aydın Doğan'ın Fatih Altaylı'nın meslekdaşı (bu meslek kesinlikle gazetecilik değil) Tuncay Özkan'ı neden gözden çıkardığı şimdi daha net anlaşılıyor. Bir zamanlar Tuncay Özkan'ı oynatıyordu, şimdi Altaylı'yı oynatıyor. Doğan'ı oynatanlar ise her mevsim değişiyor.