Fazilet Partisinin kapatılması talebiyle Anayasa Mahkemesinde açılan dava, uzun zamandan beri ülke gündemini meşgul ediyor. Ülke olarak zor günler geçirdiğimiz şu zaman diliminde ülke gündeminin bu denli meşgul edilmesi ne kadar doğru çok iyi hesaplamak gerekir.
Ekonomik krizin had safhada yaşandığı ülkemizde, bırakınız bir seçmen desteği olan bir siyasi partinin kapatılmasını, yağmur yağsa, şimşek çaksa bile borsa düşmekte; döviz kurları fırlamaktadır.
Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş tarafından 7 Mayıs 1999 tarihinde açılan kapatılma davası 'Fazilet'in kapatılan Refah Partisi'nin devamı olduğu ve laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği' gerekçelerine dayanıyor.
Partiler demokratik ülkelerde olmazsa olmaz kabilinden kurumlardır. Partilerin, TBMM'ni oluşturan vekilleri parlamentoya taşımakla, yasama ile ilgili; hükümeti kurmakla, yürütme ile ilgili etkileri vardır. Yani devletin işleyisinde doğrudan etkileri vardır.
Öncelikle şunu vurgulamakta fayda var. Demokratik devlet yapısında vazgeçilmez unsur olan partiler yani kurumlar kapatılmalı mıdır?
Fazilet partisinin kapatılması iddiasındaki 'Refah partisinin devamı olma' gerekçesi zorlama bir tespittir.
Siyaset tarihimizde, birçok vekilin parti değiştirdiği malumdur. Hatta daha da ilginci Adalet partisinden Ferruh Bozbeyli'nin de içinde olduğu bir grup vekilin, aynı meclis çatısı altında kurduğu 'Demokratik Parti'dir. Şimdi sormak gerekir, açık olan bir partiden ayrılarak parti kurmak yasal oluyorda, kapatılan bir partiden ayrılan vekillerin bir parti kurması niçin yasal olmasın? Aynı partiden ayrılan insanların fikir ve görüşlerini değiştirme zarureti mi vardır?
Parti kapatmakla cezalandırılan insanlar mıdır, kurumlar mıdır, yoksa düşünceler midir maalesef bu konu netleşmemiştir.
Anayasa ve siyasi Partiler yasası ve Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarına da bakıldığında, konu hukuki olmaktan ziyade siyasi çağrışım yapmaktadır.
Gelelim Refahın kapatılma iddiasındaki diğer gerekçeye, laiklik karşıtı eylemler konusuna. Anayasanın ve kanun maddelerinin saydığı bütün suçlar elbette cezalandırılmalıdır. Ancak suçta kanunilik ve şahsilik prensibi de ihlal edilmemelidir. Şahısların işlediği suç varsa, yargı üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Burada yapılması gereken partilerin kapatılması değil, bizzatihi devletin işleyişini yakından ilgilendiren parti kurumuna sahip çıkılmasıdır. Eğer partinin yetkili kurulları partide yanlış yapanları ayıklayamıyorsa, yargı yoluyla bu insanlar ayıklanmalı ve kurumun devamlılığı sağlanmalıdır.
Mevzuatta partilerin korunmasını ve devamını engelleyen maddeler varsa ayıklanmalı, düzeltilmesi gerekenler düzeltilmelidir.
Hukuk Devleti kurallarına göre davrandığımız takdirde, seçim sandığında vatandaş asıl parti kapatma veya yaşatma görevini en güzel şekilde icra edecektir.
Ekonomik krizin had safhada yaşandığı ülkemizde, bırakınız bir seçmen desteği olan bir siyasi partinin kapatılmasını, yağmur yağsa, şimşek çaksa bile borsa düşmekte; döviz kurları fırlamaktadır.
Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş tarafından 7 Mayıs 1999 tarihinde açılan kapatılma davası 'Fazilet'in kapatılan Refah Partisi'nin devamı olduğu ve laiklik karşıtı eylemlerin odağı haline geldiği' gerekçelerine dayanıyor.
Partiler demokratik ülkelerde olmazsa olmaz kabilinden kurumlardır. Partilerin, TBMM'ni oluşturan vekilleri parlamentoya taşımakla, yasama ile ilgili; hükümeti kurmakla, yürütme ile ilgili etkileri vardır. Yani devletin işleyisinde doğrudan etkileri vardır.
Öncelikle şunu vurgulamakta fayda var. Demokratik devlet yapısında vazgeçilmez unsur olan partiler yani kurumlar kapatılmalı mıdır?
Fazilet partisinin kapatılması iddiasındaki 'Refah partisinin devamı olma' gerekçesi zorlama bir tespittir.
Siyaset tarihimizde, birçok vekilin parti değiştirdiği malumdur. Hatta daha da ilginci Adalet partisinden Ferruh Bozbeyli'nin de içinde olduğu bir grup vekilin, aynı meclis çatısı altında kurduğu 'Demokratik Parti'dir. Şimdi sormak gerekir, açık olan bir partiden ayrılarak parti kurmak yasal oluyorda, kapatılan bir partiden ayrılan vekillerin bir parti kurması niçin yasal olmasın? Aynı partiden ayrılan insanların fikir ve görüşlerini değiştirme zarureti mi vardır?
Parti kapatmakla cezalandırılan insanlar mıdır, kurumlar mıdır, yoksa düşünceler midir maalesef bu konu netleşmemiştir.
Anayasa ve siyasi Partiler yasası ve Anayasa Mahkemesinin daha önceki kararlarına da bakıldığında, konu hukuki olmaktan ziyade siyasi çağrışım yapmaktadır.
Gelelim Refahın kapatılma iddiasındaki diğer gerekçeye, laiklik karşıtı eylemler konusuna. Anayasanın ve kanun maddelerinin saydığı bütün suçlar elbette cezalandırılmalıdır. Ancak suçta kanunilik ve şahsilik prensibi de ihlal edilmemelidir. Şahısların işlediği suç varsa, yargı üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Burada yapılması gereken partilerin kapatılması değil, bizzatihi devletin işleyişini yakından ilgilendiren parti kurumuna sahip çıkılmasıdır. Eğer partinin yetkili kurulları partide yanlış yapanları ayıklayamıyorsa, yargı yoluyla bu insanlar ayıklanmalı ve kurumun devamlılığı sağlanmalıdır.
Mevzuatta partilerin korunmasını ve devamını engelleyen maddeler varsa ayıklanmalı, düzeltilmesi gerekenler düzeltilmelidir.
Hukuk Devleti kurallarına göre davrandığımız takdirde, seçim sandığında vatandaş asıl parti kapatma veya yaşatma görevini en güzel şekilde icra edecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
- Lozan Antlaşmasını korumak, vatanı korumaktır / 02.06.2025
- Lozan Antlaşması’nı korumak, vatanı korumaktır / 28.05.2025
- Abraham Antlaşmaları'na direnenler tasfiye mi ediliyor? / 27.05.2025
- Arz-ı Mev’ud’un yeni cephesi / 26.05.2025
- Trump’ın Orta Doğu çıkarması: Haraç, tasfiye ve dizayn / 21.05.2025
- Hukuk devleti ilkesine zarar bumerang etkisi yapar / 20.05.2025
- Lozan’la sorunu olanın Türkiye’yle derdi vardır / 19.05.2025
- PKK ve yeni süreçte jeopolitik dengeler: Sevr mi Lozan mı? / 14.05.2025
- Türkiye için vakit kaybetmeden Afet Yönetimi Bakanlığı kurulmalı / 06.05.2025
- 40 milyar dolarla ne yapabilirdik? / 05.05.2025
- Lozan Antlaşması’nı korumak, vatanı korumaktır / 28.05.2025
- Abraham Antlaşmaları'na direnenler tasfiye mi ediliyor? / 27.05.2025
- Arz-ı Mev’ud’un yeni cephesi / 26.05.2025
- Trump’ın Orta Doğu çıkarması: Haraç, tasfiye ve dizayn / 21.05.2025
- Hukuk devleti ilkesine zarar bumerang etkisi yapar / 20.05.2025
- Lozan’la sorunu olanın Türkiye’yle derdi vardır / 19.05.2025
- PKK ve yeni süreçte jeopolitik dengeler: Sevr mi Lozan mı? / 14.05.2025
- Türkiye için vakit kaybetmeden Afet Yönetimi Bakanlığı kurulmalı / 06.05.2025
- 40 milyar dolarla ne yapabilirdik? / 05.05.2025