Futbol sadece futbol değildir

Yanlış hatırlamıyorsam başlıktaki ifade bir İngiliz futbol yazarına ait.Yazar futbol dünyasında kavramlaşan bu ifadesi ile biraz da bu ayak oyununun saha dışı boyutuna dikkat çeker. Demek ister ki futbolun anlamı sadece içi hava dolu 400 küsur gramlık bir topun 3 direk arasında geçirilmesi meselesi değildir. İşin içinde türlü türlü heyecan, türlü türlü zevk vs. olabilir ama aslında amaç bu değildir. Bu heyecan, bu zevkler kullanılarak futboldan başka türlü faydalar sağlanır.İşte en az "futbol sadece futbol değildir" sözü kadar ünlü İspanyol diktatör Franco'ya ait tarihi tesbit: "Ben İspanyolları yıllarca 3F ile oyaladım: Futbol, fiesta ve fadiman. Halk bunlarla vakit geçirirken ben istediğimi hayata geçirdim." Franco'nun keşfettiği yöntemin bugünün fotoğrafına bakarak sadece o dönemde kaldığını söyleyemeyiz. Anlı şanlı köşe yazarlarımız neredeyse iki yazısından birisini futbola ayırıyor. Hatta futbol spor sayfalarından çıkarak, gazetelerin iç sayfalarına, hatta mutad bir şekilde manşete taşınıyor.Yani bu işin bir boyutunda reyting, okunma kaygıları da olabilir elbette, ama bu tavrın da izlenebilirliği veya okumayı etkilediğini kim inkar edebilir. Yani birbirinden beslenerek büyüyen bir fotoğrafla karşı karşıyayız.Bilgiçlik taslamayacağız ama tam da burada şunu söylemek galiba elzem: Evine ekmek götüremeyen babanın kendisini futbola vurması herhalde anlamsız değildir. Psikolojik savaş uzmanı köşe yazarlarımız, ancormanlarımız haber stüdyolarını ya da köşelerini futbol sahasına taşıyorsa bunun Franco yöntemi olduğunu; ekmeksiz bir babanın zihninin meşgul edilmesinin amaçlandığını rahatlıkla söyleyebiliriz.Başbakanımız az mı tribünlere koştu ama ne hikmetse gittiği hemen her maçı da -en kolaylarını bile- kaybettik. Futbol gerçekten de sadece futbol değil. Bunu da galiba en çok Türkiye gerçeğinden yola çıkarak anlıyoruz. Bu gerçek son İsviçre maçı sonrasında bir başka yüzünü daha gösterdi. Buram buram hakem hataları kokan, bu İsviçrelilerin epeyce tartışılacak hareketlerinden sonra ortaya koyduğumuz tavırdan bir futbol ifadesi ile "içimizdeki İrlandalılar" rahatsız oldular. Neymiş efendim Fatih Terim niye medeniyet tartışması açmış, hakemi suçlamış vs vs. Milli takım teknik kadrosunda Mehmet Özdilek'in sille tokat indirilmesini görmek istemeyen zihniyet, bizi futbolcuları, Fatih Hocayı filan suçluyor.Herhalde ve ola ki barbar psikolojisinden kurtuluruz (!) diye endişe ediyor."Avrupalı ne yapsa iyidir ve bizim bir tepki vermemiz söz konusu olamaz" imanındaki aydın (!) zihniyeti "o kafa" olarak karşımıza çıkıyor ve milleti terbiyeye kalkıyor.Ortada koskoca bir mertek varken ve orada duruyorken! Futbol sadece bir futbol değil! İsviçreli Blatter, avukat-savcı ve de hakim olarak tavrını hem de refleksle ortaya koyuyor:"Barbar Türkler Dünya Kupasına katılmasın!"Ne bir savunma hakkı var, ne de televizyon görüntülerini ciddiye alma hali var. Yani "biz öyle uygun görüyoruz, sesinizi çıkaramazsınız" tavrı söz konusu.Bu fotoğrafı AB sürecinden de tanıyoruz. İşte bizim baş müzakerecimiz Ali Babacan'ın ağzından müzakere mantığı:"Ortada müzakere filan olmayacak. Onlar kuralları koyacak biz de yerine getireceğiz."Görüyorsunuz Blatter'i içselleştiren bir Babacan var karşımızda!3. sınıflığımız kabullenilmiş ve tescillenmiş!Futbolda da bu isteniyor. Mesajlar sadece mesaj olarak kalmıyor. Çünkü futbol sadece futbol değil!