G-20 ye üye devletlerin çırpınışları

Bugün Amerika'sıyla, Avrupa'sıyla dünyanın çözüm için uğraştığı ama bir türlü içinden çıkamadığı konulardan birisi ekonomide yaşanan krizdir. Davos dâhil yapılan toplantılarda çözüm adına bir karar alınamadı. Kanada da yapılan G-20 toplantısında da derde derman olabilecek bir sonuç çıkmadı. Katılımcılar, kendi hükümetlerinin bütçe açığını nasıl kapatacaklarını tartıştı durdular. Alınan sonuç kararı ise şu anki uygulamalarından daha farklı değil. Devletler kemer sıkma politikalarına devam edecekler. Liberal bakış açısının sonucu bu olacaktır elbette. Liberal ekonomiler, üretim eksenli ekonomiler, battıkça batıyorlar. Gittikçe artan orandaki işsizlik dünyanın bir başka baş belası? Bunun ekonomik olduğu kadar sosyal yönü de ağır basmaktadır. Kemer sıkılan ekonomilerde tüketimin azalacağı, dolayısıyla üretim ve istihdamın azalacağı da bir başka gerçek. Batının reklamı bol, şaşalı toplantıları göz boyamaktan öte geçememektedir.Yıllardan beri Prof. Dr. Haydar Baş kendisine ait olan Milli Ekonomi Modelinde, tüketimin esas olduğunu, ekonominin kaynaklarından birisinin bizzat tüketiminin kendisi olduğunu ifade etmekte. Uluslar arası yapılan Milli Ekonomi Kongrelerinde, bizzat Sayın Baş tarafından ve katılımcı yerli yabancı konuşmacılar tarafından altı çizilen "Tüketime destek verilmesi sadece Milli Ekonomi Modeli'nde öngörülmektedir." örneğin, MEM'deki 'Vatandaşlık Maaşı', hem tüketiciyi desteklemekte, hem devlet, 'Sosyal Devlet' fonksiyonunu gerçekleştirmiş olmaktadır.Tüketimin artmasına paralel üretim artacak, üretimin artmasıyla istihdam artacak ve herkes iş, herkes aş sahibi olacaktır.Devletler istese de istemese de Sayın Baş'ın dediği noktaya gelmek zorunda kalacaklardır. G-20 zirvesinden çıkan kararları değerlendiren Dünya Bankasının eski baş ekonomisti ve Nobel ödülü sahibi Joseph Stiglitz, kemer sıkmanın ekonomiyi iyileştirmeyeceğini; ülkelerin krizden çıkmak için mutlaka tüketiciyi desteklemeleri gerektiğini ifade etmeye başladı. Ülkeler tüketim eksenli ekonomiyi niçin seçmiyorlar sorusuna ise; miyop görüşlü mali piyasaların fazla etkisinde kalmalarını sebep olarak gösterdi. Dünyanın dört bir tarafından gelen bilim insanları Sayın Baş'tan bilgi almak için yarışırken bizim ülkemizdeki duyarsız bilim insanlarına, ilim adına hayıflanmamak elde değil. Yurdumun ilim insanları böyle de, siyaset adamları farklı mı; maalesef onlar da etik olmayan bir davranış içindeler. Sayın Baş'ın görüş ve fikirlerini sanki kendilerinmiş gibi çalıyorlar. İşte burada alınacak pozisyon bir samimiyet göstergesidir. Meselesi vatan olan, millet olan, dertlere derman olmak isteyenler Sayın Haydar Baş'la beraber olmalıdırlar. Aklın yolu birdir.