Yolcunun biri gayet ağır, yürümeğe mecali kalmamış bir beygire binmiş, yürütmek için elleriyle ayaklarıyla çırpınır dururmuş. Yolda bir köylüye rast gelmiş ve "Filan köye ne kadar vakitte varabilirim" diye sormuş.
Köylü, bir hayvanın, bir de yolcunun haline bakıp, "Sizin gidişinizle iki saatte varabilirsiniz fakat bindiğiniz hayvanın gidişliyle sekiz saat ister" cevabını vermiş.
Hedefe varmak ne kadar önemli ise hedefe ulaştıracak vasıtalarda o kadar önemlidir.
Öyle ise bizi menzil-i maksuda, istediğimiz hedefe, yere, yola, başarıya, sonuca götürecek sebep, olgu, alet, iş ve adımları sağlam atmamız gerekir. Dikkatle seçmemiz gerekir.
Avrupa mazot kullanımını azaltmak için çözümler arıyor. Şehir içinde 60 km hızla giden elektrikle çalışan araçlar kullanılıyor.
S-400 füzeleri için konuşulmayan kalmadı.
Bizim gençlerimize imkân sağlandığında neden kıtaları vuran füzeler yapmasın.
"Bir Türk dünyaya bedeldir" sözünü hatırlatıyorum. Türk, çalışması, atılganlığı, merhameti ve sabrı ile meşhurdur.
Ülkemizde basından yıllardır duyarız. Filanca yerde bir kişi şunu buldu, şunu yaptı. Eğer, bu kabiliyetler bulunmaz, ellerinden tutulmaz, destek verilmez ise nasıl dünyaya marka olacak?
Çocuk imam hatip lisesinden mezun olacak, tecvidi bilmiyor, kıraati tam değil. Sosyal çalışmalar yapmamış, kütüphanelerden kitap almamış ise nasıl cemaate faydalı olacak. Nasıl kendini geliştirecek.
Bir inşaat mühendisi hiç inşaat görmemiş ise bu nasıl bina takibi yapacak… Misalleri çoğaltabiliriz.
Yarım asır geçti. Almanya her bakımdan kalkındı gelişti. Dünya markası otomobilleri var. Her an geliştiriyor. İlaç sanayiinde, ev aletlerinde, mimarisinde, çevre mühendisliğinde dünyada sayılı ülkelerden.
Vatanımız, kaynak, coğrafik durum bakımından dünyanın en güzel iklimlere, en zengin maden kaynaklarına, toprağa sahip ülkelerdendir.
Yıllardır söylenir durur. Beyin göçü. Ne demek? Böyle şey nasıl olur?
Amerika'ya, İngiltere'ye, Fransa'ya… İslam ülkelerinin en verimli beyinleri akıp gidiyor.
Araçlarımıza, amaçlarımıza dikkat etmeliyiz.
Bu bayrak altında, Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz var. Silkelenip kendimize gelmeliyiz.
Siz, altından kaplamalı bir fırın yaptırsanız, eğer ustanız mahir kişi değilse bozuk ekmekleri kimse almaz.
Mesnevi'de geçen nahivci ile gemici kıssası vardır.
Nahiv ilmini (Arapça dil bilgisi) iyi bilen bir âlim tekneye binmiş denizde gidiyordu. Yanındaki gemiciye kibirli bir edâ ile, "Sen nahiv bilir misin?" diye sordu. Tekneci, "Yok beyim, ben câhil bir tekneciyim" diye cevap verdi. Bunun üzerine âlim ona, "Ömrünün yarısı boşa gitmiş" dedi. Bir süre sonra denizde şiddetli bir fırtına çıktı, tekne batmak üzereydi. Tekneci âlime sordu, "Beyim, yüzme bilir misin?" Âlim, "Hayır, bilmem" dedi. Tekneci, "O hâlde gitti ömrünün hepsi. Çünkü tekne batacak. Burada nahiv (gramer bilgisi) fayda etmez."
Kime ne lazımdır? Kimi nasıl yetiştireceğiz?
Kiminle nereye nasıl gideceğiz?
Fert ve cemiyet olarak kalite ve verimliliğimiz her meslekten, her seviden insanımızı mesleki bilgi ve donanımı ile yetiştirmeye bağlıdır.
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021