Türk Milletinin şahlanışı nasıl ki, milli ve manevi değerlerine sahip çıkması ile olduysa, aynı değerlerden uzaklaşması da çöküşüne sebep olmuştur. Milletimiz bu çöküşlerini, yine bu değerlere sahip çıkan liderlerle tekrar dirilişe çevirmiş ve günümüze kadar Türk Milletini ve Türkiye Cumhuriyetini getirmişlerdir. Bu gerçek Haçlı zihniyetinin dikkatinden hiç kaçmamıştır. Bu coğrafyayı ve Müslümanları toptan yok etmek için artık silah yerine milli ve manevi değerlerimizi hedef almıştırlar. Bu hedeflerini gerçekleştirmek için de Müslümanlar içinden kendi sözcülüğünü yapacak kişiler bulmuşlardır. Ülkemizde ve İslam coğrafyasında yaşadığımız bu günler, Haçlı zihniyetinin bu yolda bayağı yol aldığının göstergesidir. Bunu nasıl başardılar, sorusuna ülkemiz açısından bakalım. Bir CIA ajanının şu değerlendirmesine bir isim koyalım… CIA ajanı Graham Fuller, Şubat 1990’da yaptığı bir görüşmede ABD’nin, Türkiye’deki İslamcı akımlara nasıl baktığını şöyle açıklıyordu…“Atatürk’ün tarihi rolüne büyük saygım var. Ancak dünyada hiçbir lider sonsuza kadar yaşayacak bir ürün vermedi, oysa İncil(!) ve Kur’an hâlâ veriyor. Mustafa Kemal’in başına gelen de farklı değildir. Atatürk’ün düşünceleri çağı için son derecede güçlü düşüncelerdi. Ama onun sayesinde yaratılmış olan bugünün, kendisine entelektüel güven duyan güçlü Türkiye’si artık ulusal kimliğini, yörüngesini, dünyadaki rolünü, hatta İslam’ın günlük yaşamdaki yerini yeniden düşünebilmelidir.Bugün Türkiye’nin, İslami düşünce ve eğilimler konusunda daha esnek olabilmesi mümkündür. ‘İran gibi olun’ demiyorum, ama İslam’ın özel yaşamdaki ve kamu yaşamındaki rolü konusunda esnek olmak ve İslam’ın, Türkiye’nin kültürel ve entelektüel mirasının önemli bir parçası olduğunu, bastırılması gerekmediğini kabul etmek, katılaşmayı önlemek için kendisini ifade etmesine olanak sağlamak mümkündür. … İslam’a bakmanın çeşitli yolları var. Bence onun otomatik bir tehdit olarak kabul edilmesi yanlıştır. Hareketin hangi siyasi görüşleri savunduğuna bağlıdır bu. Eğer laik bir hükümet yıkılarak yerine İran türü bir rejim kurulmak isteniyorsa bu, demokratik yapıya düşmanca bir tutumdur. Ama diğer yandan insanlar, İslam dininin, kültürünün gereklerinin daha çok gözetilmesini, İslami eğitimin yaygınlaşmasını istiyorsa, bu otomatik bir tehdit olarak kabul edilmemeli ki, üstelik İslam, Türkiye’nin ulusal ve kültürel mirasının bir parçasıdır.Son elli yılda yapay olarak bastırılmasının, bazı meşru nedenleri olabilir. Ama artık Türkiye bu bakımdan kendisiyle barışmalıdır. Eğer siz, İslam’a dayalı olduğunu söyleyen siyasi partileri, daha fazla siyasileşmeye, parlamentoya katılmaya çekebilirseniz, tartışmaya açık bir platform yaratabilirseniz, bu çok daha faydalı olur. Türkiye geçmişte Ortadoğu için bir modeldi, bugün de olmaya devam ediyor. Hele demokrasi ile İslam’ı bir arada yaşatabileceği modern bir formül bulursa, İran ve Arap dünyasına olağanüstü büyük bir entelektüel öncülük yapmış olacak. İslam dünyası için geleceğin modeli olacak.” Bu değerlendirmenin başında, söyleyeni yazmasaydım, hepimiz bu sözlerin sahibinin ülkemizdeki bir siyasi partinin veya Hıristiyan ve Yahudileri dost edinme gayretinde olan bir anlayışın tespitleri olarak algılardık.Bu sözlerin sahibi bir Hıristiyan ve CIA ajanı. Bu şahıs, milletimizin İslam’ı doya doya yaşaması için bir gayret peşinde mi? Yoksa…Yoksa… nın cevabını nasıl bulacağız? Bir iki kopya vereyim… 1989 Şubat’ında, RP Genel Sekreteri Oğuzhan Asiltürk’e şu soru yöneltiliyor: “RP’ye karşı ABD’nin tavrı nedir?” Asiltürk şu cevabı veriyor; “Birçok defalar ABD başkanlarının ağzından, seçimlerde bizim başarılı olmamız, hükümetlere girmemiz gerektiğine dair beyanlar olmuştur. ABD bize olumlu bakıyor.”Neden ABD, o zaman ki Refah Partisi’ne olumlu bakıyor?1994’te Erbakan ABD’ye gidiyor ve bir dizi ziyaretlerde bulunuyor. Yurda dönünce ziyaret ve görüşmeleri hakkında şöyle diyordu; “CIA’nın en yüksek uzmanlarının sorularını yanıtladık. Amerikalıların, Refah Partisi’ne ilgilerini, bizi tanımak istediklerini görmekten memnuniyet duyduk.”Meydanlarda ve ekranlarda, yıllarca ABD karşıtı söylemleri ile tanıdığımız Erbakan’ın ABD’ye gidip CIA yetkileri tarafından teste tabi tutulup, olumlu puan almasının sebebi ne olabilir ki?Başbakan Erdoğan’ın, 2007 seçim zaferinden sonra “bir dönem dini kullandık” açıklaması, ABD’nin bu olumlu bakış ve bu zihniyetten duyduğu memnuniyetinin bir tecellisi midir? Bizler Allah’ın dini olan İslam’a mı tabiyiz? Yoksa ABD’nin şekillendirdiği “Ilımlı İslamcılar”dan mıyız?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Yunus Emre Vakfı ve Ünsal Ban / 28.12.2025
- Komisyon süresi neden uzatıldı? / 27.12.2025
- Toplum önüne geçenler neden illegal yollara kayar? / 26.12.2025
- Kimin hedefindeyiz? / 25.12.2025
- Saadettin Saran, Rümeysa, Nedim Şener ve diğerleri / 24.12.2025
- Raporlar DEM’i bozdu / 22.12.2025
- Saha, söylenenleri doğrulamıyor / 21.12.2025
- Erdoğan ve Bahçeli bu noktaya nasıl geldi? / 20.12.2025
- ‘Haydar Baş haklıymış’ dediğin zaman çok geç olacak / 19.12.2025
- 2026 bütçesinin Türkçe meali: ‘Halktan alıp zengine veriyoruz’ / 18.12.2025
- Komisyon süresi neden uzatıldı? / 27.12.2025
- Toplum önüne geçenler neden illegal yollara kayar? / 26.12.2025
- Kimin hedefindeyiz? / 25.12.2025
- Saadettin Saran, Rümeysa, Nedim Şener ve diğerleri / 24.12.2025
- Raporlar DEM’i bozdu / 22.12.2025
- Saha, söylenenleri doğrulamıyor / 21.12.2025
- Erdoğan ve Bahçeli bu noktaya nasıl geldi? / 20.12.2025
- ‘Haydar Baş haklıymış’ dediğin zaman çok geç olacak / 19.12.2025
- 2026 bütçesinin Türkçe meali: ‘Halktan alıp zengine veriyoruz’ / 18.12.2025
































































































