Anavatanı Anadolu coğrafyası olan ve ilk olarak Göbeklitepe eteklerinde yetiştirildiği bilinen buğday, maalesef hak ettiği yerde değil ülkemizde.
Buğday, anavatanı Türkiye'ye artık ithal olarak giriyor.
Türkiye, her yıl yaklaşık 4 milyon ton düzeyinde buğday ithal ediyor.
Rusya, Almanya, Fransa ve Ukrayna'dan yüz binlerce ton buğday ithal ediyor ve milyonlarca dolar ödeme yapıyoruz.
Buğday üretmediğimiz için mi, ithal ediyoruz?
Hayır.
Türkiye'nin neresine atsanız buğday yetişebilir. Ama biz 4 milyon ton ithal eder durumdayız.
Buğday ithalatındaki vahim durumumuz ekim alanlarındaki gerilemeyle de kendini gösteriyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği verilerine göre 1994 yılından bu yana buğday ekim alanları yüzde 21.7 oranında azalarak 9.8 milyon hektardan 2016 yılında 7.7 milyon hektarın altına indi.
Bu durum buğday ekim alanlarının son 22 yılda 2.1 milyon hektar daraldığını gösteriyor.
Buğday ekimiyle geçimini sağlayan çiftçi sayımız 1 milyondan fazla.
2016 yılında 20.6 milyon ton buğday üreten Türkiye, buğday ve buğday ürünleri bazında 2.5 milyar dolar ihracat geliri elde etmiş.
Aynı yıl 3.5 milyon ton un, 278 bin ton bulgur ve 831 bin ton makarna ihraç etmişiz.
Buğday ürünleri ihracatının bir kısmı ithalatla karşılandığı düşünülürse bu satışların gerçek bir ihracat olmadığı görülecektir.
Bugün buğdaydaki ithalatçı duruma düşmüş olmamız başka bir veriye bile ihtiyaç hissettirmeden Türkiye'nin özelde buğday konusunda, genelde ise tarımda nasıl bir durumda olduğunu gözler önüne sermeye yetiyor.
Buğdayı anavatanında gurbetçi hale getiren politikalar, devam ettikçe Türkiye'nin önünde tarımda iflastan başka bir seçenek kalmıyor.
Oysa doğru politikalar hayata geçirilebilmiş olsaydı bugün Türkiye, en azından buğday ve buğday ürünlerinde dünyada bir numaralı üretici olması gerekirdi.
Bunun yolu tarıma stratejik sektör olarak bakmak ve her türlü desteği bu sektörden esirgememekle mümkün olabilir. Bugün tüm dünya ülkelerinin tarım sektörüne verdiği desteklerden kat kat fazlasını Milli Ekonomi Modeli teziyle Türk çiftçisine öneren tek lider Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Tarım sektörü, Milli Ekonomi Modeli'nin öngördüğü şekilde desteklenirse ülkemiz anavatanı Türkiye olan buğday başta olmak üzere çok kısa zamanda tüm dünyanın tarım ambarı olacaktır.
Buğday, anavatanı Türkiye'ye artık ithal olarak giriyor.
Türkiye, her yıl yaklaşık 4 milyon ton düzeyinde buğday ithal ediyor.
Rusya, Almanya, Fransa ve Ukrayna'dan yüz binlerce ton buğday ithal ediyor ve milyonlarca dolar ödeme yapıyoruz.
Buğday üretmediğimiz için mi, ithal ediyoruz?
Hayır.
Türkiye'nin neresine atsanız buğday yetişebilir. Ama biz 4 milyon ton ithal eder durumdayız.
Buğday ithalatındaki vahim durumumuz ekim alanlarındaki gerilemeyle de kendini gösteriyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği verilerine göre 1994 yılından bu yana buğday ekim alanları yüzde 21.7 oranında azalarak 9.8 milyon hektardan 2016 yılında 7.7 milyon hektarın altına indi.
Bu durum buğday ekim alanlarının son 22 yılda 2.1 milyon hektar daraldığını gösteriyor.
Buğday ekimiyle geçimini sağlayan çiftçi sayımız 1 milyondan fazla.
2016 yılında 20.6 milyon ton buğday üreten Türkiye, buğday ve buğday ürünleri bazında 2.5 milyar dolar ihracat geliri elde etmiş.
Aynı yıl 3.5 milyon ton un, 278 bin ton bulgur ve 831 bin ton makarna ihraç etmişiz.
Buğday ürünleri ihracatının bir kısmı ithalatla karşılandığı düşünülürse bu satışların gerçek bir ihracat olmadığı görülecektir.
Bugün buğdaydaki ithalatçı duruma düşmüş olmamız başka bir veriye bile ihtiyaç hissettirmeden Türkiye'nin özelde buğday konusunda, genelde ise tarımda nasıl bir durumda olduğunu gözler önüne sermeye yetiyor.
Buğdayı anavatanında gurbetçi hale getiren politikalar, devam ettikçe Türkiye'nin önünde tarımda iflastan başka bir seçenek kalmıyor.
Oysa doğru politikalar hayata geçirilebilmiş olsaydı bugün Türkiye, en azından buğday ve buğday ürünlerinde dünyada bir numaralı üretici olması gerekirdi.
Bunun yolu tarıma stratejik sektör olarak bakmak ve her türlü desteği bu sektörden esirgememekle mümkün olabilir. Bugün tüm dünya ülkelerinin tarım sektörüne verdiği desteklerden kat kat fazlasını Milli Ekonomi Modeli teziyle Türk çiftçisine öneren tek lider Prof. Dr. Haydar Baş'tır.
Tarım sektörü, Milli Ekonomi Modeli'nin öngördüğü şekilde desteklenirse ülkemiz anavatanı Türkiye olan buğday başta olmak üzere çok kısa zamanda tüm dünyanın tarım ambarı olacaktır.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Oyları hunharca bölün… / 23.03.2024
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Siyasette devrimi millet yapmalı / 22.03.2024
- İslam ülkeleri Endülüs’ün hâline düştü / 19.03.2024
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023