Geçen yazıda ülkemizin son dönemde geçirmiş olduğu çileli günlerden ve başımıza gelen talihsiz olaylar silsilesinden bahsettik. Bu yazıda ise yalnızca problemi ortaya koyan ve çözüm konuşmayan bir profilde kalmamak adına çözümün üzerinde duracağız.
En ciddi problemimiz olarak ekonomi sayılacak olursa bu konuya eğilerek başlamakta fayda gözükmektedir. Ekonomi problemi çeşitli alanlara yüksek tesir eden bir sorun olduğundan "onun çözümü gerçekleşirse beraberinde birçok meseleyi de arkamızda bırakma şansına sahip olacağız" yorumu yapılabilir.
Milletimiz uzun süredir ekonomi konusunda proje ve model ortaya koyan çözümlere kulak asmamakta ve kaynaksız, sağlamasız çözümlere teveccüh etmektedir. Bu durum bizi olduğumuz noktaya sürükledi ancak buradan kurtulmamız da imkânsız değil. Bu anlamda uluslararası anlamda rüştünü ispat etmiş, başarılı uygulamalar bulmuş bir modele ve bu doğrultudaki projelere ihtiyacımız var.
Peki, böyle bir sistem var mı? Başta BRICS ülkeleri olmak üzere dünyadaki birçok dev ekonominin uyguladığı ve bu dolayla dünya nüfusunun yarısının etkilendiği Milli Ekonomi Modeli var. Modelin uygulaması yani projelere izdüşümü olarak Sosyal Devlet Milli Devlet var. Üstelik milli kaynaklar baz alınarak oluşturulan ve birçok ünlü iktisat bilim adamının tasdik ettiği bu model bir Türk'e, Prof. Dr. Haydar Baş'a ait.
Bu modeli uygulamaya koyan Rusya ve Çin'in yakalamış olduğu pozitif ivme ve bizim içinde bulunduğumuz durumun vahameti göz önüne alındığında bu sistemi uygulama vaktimizin çoktan geldiği ve geçmekte olduğunu söyleyebiliriz. Dövizin kaotik durumu ve iç piyasadaki enflasyon kâbusundan kurtulmak için çeşitli reçeteler bulan Milli Ekonomi Modeli güzel günler görmemizin vesilesi olabilecek tek çare olarak göze çarpıyor.
Bir başka meselemiz toplumumuz içindeki kültürel çatlaklar… Toplum hem kendi arasında gruplar halinde hem de bireyler arasında kültürel çatışmalar yaşıyor. Bu süreç siyasi, sosyal veya diğer alanlarda da varlık göstermekte olup, uzun yıllardır topluma yön veren kanaat önderlerince onarılmıyor. Hatta bunun aksine birçok siyasi tarafından toplum içindeki çatışma alevlendirilip kutuplaşmadan faydalanma gayesi ile sergilenen hareketler görülüyor. Bu tek tarafın suçlu veya yanlış olduğu bir hareket değil. A'sı B'si C'si ile bu durumdan sorumluyuz. Türk-Kürt, Alevi-Sünni, sağ-sol gibi ayrımlar bu çatlağın derinleşerek bize çokça zarar verdiği ayrımlardır.
Peki, bu problemi aşmamızın anahtarı nedir?
Bu konuda örnek alınabilecek tek bir tavır fakat birden fazla örnek insan ve olay vardır. Bunlardan ilki Hacı Bektaş Veli'dir. Hacı Bektaş Veli Anadolu coğrafyasındaki kozmopolit yapıyı, birçok etnik kökeni Türk-İslam potasında eriterek birliği ve barışı sağlamış bir insan olup örnek alınması gerekir. Dediğimiz gibi yine aynı tavır ile bu konuya yaklaşan başka bir isim vardır: Mustafa Kemal Atatürk.
Atatürk, hayatında yaşamış olduğu birçok olayda bu tavrın örneklerini verse de belki de en güzel örnek Lozan Antlaşması görüşmelerinde sergilediğidir. Batı'nın parçalamaya çalıştığı coğrafyamızı yine Müslüman Türk kimliği ile savunan Atatürk yol haritamızı bir kez daha aydınlatmıştır. Bugün ise mevcut siyasilerin olumsuz ve birleştirip kardeş yapmak fikrinden uzak görüşlerinin karşısında duran ve bu tavrı ortaya koyan tek bir lider vardır.
Hepimiz güzel günler görmek istiyoruz. Hepimiz çektiğimiz çileden yorulduk. Hepimiz artık yorulmuş olan bu bedene sağlam bir "baş" arıyoruz. Artık kurtulmak vaktinin geldiğine inana her yurttaşın gerçeklere uyanması ve güzel günlere vesile olması dileği ile…
Ali Haydar Bektaş / diğer yazıları
- Süleymani’nin ardından / 10.01.2020
- Sorunların çözümü / 28.12.2019
- Atatürk ilkeleri ve MEM / 15.10.2019
- Hukukçu enflasyonu / 02.07.2019
- Güzel günler / 20.04.2019
- Çileli günler / 18.04.2019
- Bir salonda Türkiye / 02.03.2019
- Bir müzik dehası / 27.01.2019
- İfade özgürlüğü üzerine / 24.11.2018
- Can sıkıcı bir yazı / 21.10.2018
- Sorunların çözümü / 28.12.2019
- Atatürk ilkeleri ve MEM / 15.10.2019
- Hukukçu enflasyonu / 02.07.2019
- Güzel günler / 20.04.2019
- Çileli günler / 18.04.2019
- Bir salonda Türkiye / 02.03.2019
- Bir müzik dehası / 27.01.2019
- İfade özgürlüğü üzerine / 24.11.2018
- Can sıkıcı bir yazı / 21.10.2018