Haçlıya hoşgörülü, Müslüman'a sert

Türkiye'nin dış politikasını kısaca böyle özetleyebiliriz.Türkiye'yi en fazla yoran PKK terörünün arkasında ABD'nin ve AB'nin olduğunu bilmeyen yok.Askerimizin başına çuval geçiren ABD;Güneydoğu sınırlarımızı hala kabul etmeyen ABD;Ülkemizi bölme hedefini açıkça gösteren BOP haritalarını en resmi mekanlarda bile dünyaya servis eden ABD;Bizi BOP kapsamında kafa kola alarak, İslam ülkelerine karşı bizi kullanmaya kalkan ABD;Siyasi, hukuki, ahlaki, sosyal, ekonomik kısaca her şeyimize karışan, yanlış yönlendirerek durumumuzu daha da kötüleştiren ABD ve AB;Bizi yılardır kapılarında oyalayarak, zırnık koklatmayan, her şeyimizi sömüren AB;Daha çok kötülüklerini sayabiliriz ama maksadımızı anlatmak için kafidir.Her fırsatta başımıza çorap ören, bizi biz olmaktan çıkaran ABD ve AB olmasına rağmen, bizim siyasilerimiz hala bunları dost kabul etmekte ve bunların İslam ülkelerine yönelik olan projelerinde rol kapmaya çalışmakta?İsrail ile ilişkilerde de benzer bir durum söz konusu?Adamların bizlere yapmadıkları kalmıyor, en tavırlı gözüktüğümüz zamanda en fazla tavizleri veriyoruz, ticari ilişkiler katlanarak artıyor.Bugünlerde Türkiye, İsrail ve ABD ortak hava tatbikatına hazırlanıyor. İsrail ile Türkiye arasında hava koordinasyonunun yeniden kurulduğu belirtildi.Mavi Marmara katliamından sonra çok kısa bir zaman geçti ama İsrail hiçbir konuda bunun bedelini ödemediği halde ilişkiler normalin de ötesinde devam ediyor.Hatta Türkiye füze kalkanı projesinin beyni olan radar sistemine ev sahipliği yaparak esasen bundan da fazlasını İsrail'in çıkarları için yapmıştı.ABD, İsrail ve AB Türkiye'ye ne yaparsa yapsın, Türkiye'nin bunlarla ilişkileri hiç değişmiyor. Hoşgörünün de bu kadarı?Ermenistan'a da aynı hoşgörü gösteriliyor. Fransızlar 2001 yılında sözde soykırım yasasını resmen kabul ettikten sonra bile Türkiye'nin Fransızlara verdiği ihalelerin sayısı aşağıya düşmedi.Kıbrıslı Rumlara da hoşgörümüzün sınırı yok. Adamlar bize katil dedi, işgalci dedi ve son olarak da bizim de hakkımız olan bölgelerden petrol çıkarmaya kalktı.Bizimkiler o kadar hoşgörülü ki, bırakın tepki göstermeyi neredeyse alkışlayacaklar.  Bu noktada Enerji Bakanımız Taner Yıldız'ın açıklamaları dikkat çekici?Sayın Yıldız'a, Rum kesimi doğalgaz aramaları sırasında bulması halinde Avrupa'ya vermek isterse Türkiye'nin tavrı ne olurdu sorusu soruluyor, Yıldız cevaben, "Enerji sektörü savaşa değil barışa vesile olmalıdır. Rum kesimi, Kıbrıs halkına ayrım yapmaksızın doğalgaz kullandıracaksa bu zaten Başbakan Erdoğan'ın istediği bir şey idi. Böyle bir durumda ortak projeler gerçekleştirilebilir" dedi. Hoşgörüdeki sınırsızlığa bakın.Şimdi madalyonun diğer tarafına bakalım.Batıya ve İsrail'e karşı bu kadar hoşgörüye sahip olan siyasilerimiz konu Müslüman Libya, Müslüman Suriye, Müslüman İran olunca bir anda değişiveriyorlar.Asıyorlar, kesiyorlar, atıyorlar, tutuyorlar, yaptırımlar uyguluyorlar ve son olarak Haçlıyla kol kola girip Müslüman'ı vuruyorlar.Halbuki bir Müslüman Müslüman'a hoşgörü gösterir, Müslümanları katledenlere değil.