Cumhurbaşkanı "milli para" derken, kuralın ve formülün sahibi Prof. Dr. Haydar Baş demiyor.
İlhan Kesici "para basmak" diyor, Prof. Dr. Haydar Baş diyemiyor.
Temel Karamollaoğlu, biner lira, diyor, Prof. Dr. Haydar Baş demiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu yardım diyor, Prof. Dr. Haydar Baş diyemiyor.
İlber Ortaylı Avrupa Birliği dağılacak diyor, Prof. Dr. Haydar Baş diyemiyor.
Sonunda adını söylemeye mecbur olarak, Prof. Dr. Haydar Baş diyeceksiniz.
Ne garip!..
Dünya koronavirus nedeni ile kurtuluş çaresi arıyor.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in Sosyal Devlet projesine sarılıyor.
Ülkemizde çıt yok.
Işığı bulan burada.
Adını söylemekten kaçıyorlar.
Kaçtığınız yer sizi kurtaracak tek adrestir.
Bir bardak suda boğulmayın.
Okyanus yanınızda.
Bilen kişiler, ehliyetli liyakatli bilim erbabını işaret etmez ise bilmeyenler ne yapsın?
Karşımızda Hoca Atatürk duruyor.
Atatürk'ten sonra, milleti bu denli ayıktıracak, tutacak, ayağa kaldıracak, kurtaracak, bir ve beraber edecek bir lider gelmedi.
İmam Zeynelabidin "Adab-ı Muaşeret ve Sosyal Haklar" konusunda der ki: "Sana iyilikte bulunanın hakkına gelince, ona teşekkür etmen, huzurunda iyiliğini dile getirmen, onu güzel sözlerle her fırsatta anman, Allah ile başbaşa kaldığında onun için içtenlikle dua etmendir…" (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Zeynelabidin, s.571, İcmal yy).
Siyaset yahut sistemler hakkı vermediğinde halkı sömürür.
Batı, emperyalizm ile sömürürken, Sünni olan Suudiler yahut Şii olan İranlılar da halkını refah içinde yaşatmadılar.
Kimi dini siyasetine malzeme yaptı halkı kendine bağladı. Kimi milliyetçiliği, kimi de halkçılığı…
Stalin ve çalışma arkadaşları birlikte toplanmış sohbet ediyorlar... Birden yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi.
"Sizler yıllardır devlet için çalışmış kişilersiniz. Söyleyin bakayım halkın yönetime kayıtsız şartsız baş eğmesi için yöneticiler nasıl davranmalıdır?"
Salonda bulunanlar çeşitli fikirler ortaya attılar. İçlerinde haktan, adaletten, demokrasiden, sürgünden, idamdan, hapisten söz edenler oldu. Stalin söylenenleri beğenmedi.
"Yönetimi eline geçiren en güçlü ve en yücedir. Halkın karşınızda baş eğmesi için ne gerektiğini size bir örnekle göstereyim."
Hemen çalışanlardan birine dedi ki: "Bana hemen bir tavuk getirin."
Tavuğu bulup getirdiler. Stalin salonda oturanların şaşkın bakışları arasında canlı tavuğun tüylerini yolmaya başladı. Tavuğun bütün tüylerini yolduktan sonra salonun ortasına saldı.
Çalışma arkadaşlarına döndü: "Şimdi izleyin bakalım bu şaşkın tavuk nereye gidecek."
Zavallı tavuk çektiği azaptan kurtulmak için aralık kapıdan dışarı çıkmak istiyor ama soğuktan titriyor. Masaların altına giriyor, masa ayakları canını acıtıyor. Duvar diplerine gidiyor ama her yanı yara bere içinde. Şömineye yaklaşıyor ama tüysüz derisi sıcağa dayanamıyor. Çaresizlikten tüylerini yolan Stalin'in bacakları arasına sığınıyor. Stalin cebinden bir avuç yem çıkarıyor ve yolunmuş tavuğun önüne tane tane atıyor. Yemlenen tavuk Stalin nereye giderse peşinden ayrılmıyor. Ağızlarını açmış şaşkınlıkla kendisini izleyen arkadaşlarına gülerek bakan Stalin şöyle diyor: "Gördünüz mü halk dediğiniz topluluk bu tavuk gibidir. Tüylerini yolacak ve serbest bırakacaksınız, o zaman yönetmek kolaylaşır."
Kur'an-ı Kerim'de insan 'Eşref-i Mahluk'tur.
En şereflidir. Haydar Hoca kadını-erkeği, genci-yaşlısı herkese şerefli bir hayatın sistemini kuruyor. Bu mümkündür. Bunun için sınırsız kaynaklar yaratılmıştır. Bu bir iman ferasetidir. Su diye bir şey olmasa, yağmurdan bahsedemezsiniz. Su var.
Milli Ekonomi Modeli, bütün dünya halklarını huzur içinde yaşatacak sistemdir. Hayal değildir. Sağlaması yapılmıştır.
Yeter ki hak sahibini görelim. Hak sahibini dinleyelim. Sahip çıkalım. Hayata geçirelim.
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021