Türk Hava Yolları uçağına bindik. Üçerli koltuklar. Boşluk yok. Tıklım tıklım dolu. Koltuk ekranında pandemi bilgisi gösteriliyor. Koltuk oturuşu bir dolu bir boş... Fakat uygulanmıyor. Gösterdiği başka uyguladığı başka… Aslında bu tavır çok şeyi özetlemeye yeter. Yemek servisi biterken, hostes hatırlatma yapıyor. Bir kişi yemek yerken diğerleri maskeli olacak? Çoğu umursamıyor. İniş anonsu… Sıra ile inilecek. Mesafeye uyularak, kimse yerinden kalkmasın. Uçak indi. Herkes ayakta. Yan yana kapıya doğru gidince konuşmalar…
Biri, "Avrupa'da böyle yapamıyorsunuz" diyor.
Digeri, "Herkes kalktı."
Bir diğeri, "Uçakta yan yana oturt. İnerken 'mesafe' de."
Bu ciddi bir örnek.
Halkın durumunu net gösteriyor. Eğitim temelden değil, tersten hep çatıdan aşağı uygulanıyor. Nasrettin Hoca'nın eşeğe tersinden binmesi, bindiği dalı kesmesi, dikili sarımsakları akşam tedbir olsun diye toplaması gibi fıkralık olduk. Bunun sebebi, devlet ve millet için olmayan siyasi anlayış. Fertler samimi olmaz ise siyasette samimi olmaz. Hal bu ki, içtenliği, dürüstlüğü ister dururuz. Ama bunun kendi elimizle oluşacağını unuturuz.
Siyaset kendi çıkarları peşinde… Oy verenler memnun. Ve asıl sorun burada. Kendi refahı yerine siyasetçinin refahı için yaşayan kişiler. Belki de ailede baba şiddeti, köyde ağalık, okulda öğretmen baskısı, iş yerinde patron korkusu ile istekleri, hayalleri mahkûm olmuş bireyleriz.
Almanya'da caddenin karşı tarafına geçmek için yeşil ışığın yanmasını bekliyordum. Karşıdan yaşlı, kısa pantolonlu, yanında köpeği olan kişi de yanımıza geldi. Ben ışığın yandığını fark etmemişim. Bir ses duydum. Dönüp baktım. O yaşlı adam. Karşıya geçerken hem gülüyor, hem kollarını kaldırarak koşar gibi yapıp bana ışığın yandığını, hadi geçelim dercesine gülüyor, kollarını sallayarak koşar adım göstermeye çalışıyor. Yanımda ailem var. Başı örtülü. Bizim yabancı olduğumuzu elbette görerek. Neşeli. Saygılı. Yabancıya böyle davranıyor.
Bu adam özgürlüğünü siyasetçiye verir mi?
Siyaset bu adamdan özgürlüğünü alabilir mi?
Dünyaya marka araba satan bu özgür beyinler…
Muhterem üstadımız Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in eğitim ve terbiye tarifi ve uygulaması bireyin özgürlüğünü esas alır. Eğitim küçük yaştan başlayıp tamamlanmalıdır.
Almanya'da şunu gördüm. Çocuk küçük yaşta eğitiliyor. Okul aynı şeyi söylüyor. Evde anne baba aynı şeyi söylüyor. Böylelikle istedikleri neticeyi alıyor. Kırmızı ışıkta karşıdan karşıya geçmiyor. Küçük çocuk görmesin yanlış örnek olunmasın. Yalan söylememek, adaletli olmak, insana, hayvana saygılı olmak eğitim terbiye ile mümkün. Bunun için devlet adamı nitelikli idareci gerekir. Devletin ve milletin bütünlüğü gerekir.
Müslüman Türk, bir kişilik, bir medeniyettir.
Milli ve manevi kimlik ile bir eğitim sistemi, başarısı ancak Bağımsız Türkiye Partisi ile mümkündür. Yeni, yıpranmamış, Ehl-i Beyt sevdalısı, özgürlükten, bağımsızlıktan yana, donanımlı kadro sahibi BTP ile her alanda kalkınabiliriz.
Muhterem Hocamızın oğlu, Avukat Hüseyin Baş liderliğinde ülkemize ve kâinata yön verecek diriliş, örneklik, ideal ve atılım ancak BTP ile mümkündür. Tek çıkış yolu vardır.
Aksi halde, giriş paragrafı tekrar eder durur.
Hali pür melalimiz budur.
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021