Hangi istiklalin yıldönümü?

Türkiye garip bir ülke haline getirildi.  İç ve dış politikalarda tamamen dış güçlerin etkisinde bir anlayışın siyaset olarak kabul edildiği günümüzde yapılanlar ülkeyi kurtuluş savaşı yıllarındaki şartlara geriletirken, pek çok milli değerin önemini de bizce ortadan kaldırıyor. Bir yandan Türklüğe hakareti suç olmaktan çıkaran düzenlemeler milletin gözünün içine baka baka talep edilirken,  uygulamaya sokulurken, diğer yandan  İstiklal  marşının kabul edilişinin dönümü törenlerle kutlanıyor. Bu tablo aslında bağımsızlık anlayışının ne kadar değiştiğini gösteriyor. Bir devlet ve MiLlet için Bağımsızlık hayati değerde varlık nedenidir. Aksi halde başka bir devletin boyunduruğu söz konusudur ki, fiili bir işgal olmasa da himaye altındasınızdır demektir. İstiklal marşı kurtuluş savaşının başarıyla sona erdirilmesinin ardından bağımsızlığımızın sembolü olarak yazılmıştır. 86. yılını kutladığımız bu sembol acaba artık yazıldığı günlerdeki manayı taşımakta mıdır?Türkiye'de siyaset anlayışının değiştiğinden bahsettik. Bugün  iktidara okyanus ötesinden aldığı icazetle oturan ve  her yaptığını dışarıya endeksleyen bir zihniyet söz konusudur. Bağımsızlık yasama, yürütme ve yargının başka devletlerin veya herhangi bir dış gücün etkisinde kalmadan kullanılabilmesi demektir.  Biz aklınıza gelebilecek her sahada bunu yitirdik. Ve hatta tek hükümet politikası olarak görülen AB'ye üye olunması halinde bu halden de beter bir bağımlılık haline gireceğiz.AB iç siyasetimizde, ABD dış politikalarımızda söz sahibidir.  IMF ise ekonomi dengelerine rutin teftişleri ile hakimdir. Ekonomik bağımsızlığın devletlerin hür iradesini kullanabilmelerindeki önemi malumdur. Türkiye bu noktada da idare hakkını eliyle IMF'ye devretmiştir.Örnekler çoğaltılabilir. Bugün AB, ABD, IMF kıskacından kendini kurtaramayan ve hatta başka bir yol izlemeye dahi gerek duymayan  partilerin tamamı için demek isteriz ki, istiklal marşının yıldönümü pek çok sahada bağımsızlığından vazgeçen bir siyaset anlayışı ile kutlanamaz. İdare sistemi partiler üzerinden olduğu için öncelikle bu bakış açısını değiştirecek olan siyasi partilerimizdir. Mevcut siyasi tablo içinde tek farklı bakış açısını ortaya koyan lider Prof. Dr. Haydar Baş beydir. Bağımsız Türkiye Partisi'nin lideri Türk siyasetinde ilk defa AB, ABD, IMF dışında bir çıkış yolundan bahseden kişidir. Sn. Baş,  ülkenin getirildiği noktada bu üçlünün talimatları ve taleplerinin rolünün farkındadır. Ve bu gerekçe ile AB, ABD ve IMF'ye karşıdır. Her sahada ancak milli projeler ile kalkınmanın sağlanabileceğini savunan lider, özellikle günümüz şartlarında ekonomik bağımsızlığın öneminden yola çıkarak dünyaya mal olmuş bir Milli Ekonomi Modeli hazırlamıştır. Aynı isimli tez bugün sömürülen ülkeler için tek kurtuluş olarak gösterilmektedir. Rusya, Venezuela, Brezilya bu sistemi uygulamaya başlamıştır bile?Çok büyük bir borç sarmalı içindeki Türkiye'nin, dünyanın kurtuluş diye sarıldığı böyle bir modeli hayata geçirememesi bile  bağımsızlıktan  ne kadar  uzaklaştığımızın ispatıdır.Tanzimat'tan bu yana başlayan batı hayranlığı ve bugün tamamen batıdan talimat ve tavsiye alarak ülke idare etme noktasına gelen batıcılık, bağımsızlığımızı  yok etmektedir. Tek çare, sadece Prof. Dr. Haydar Baş beyin gördüğü ve dile getirdiği, her sahada milli politikalara dönmektir.