Has Oda'nın misafirleri

Geçtiğimiz günlerde yazdığımız bir yazıda Topkapı Sarayı'ndan bahsetmiştik. Demiştik ki; yüzyıllarca dünyanın kaderinin belirlendiği bu mekandaki tevazu akıllara zarardır. Mimari yapısıyla insana yukarıdan bakmayan ama ihtişamıyla da 'etkileyen' bir yapıdır Topkapı Sarayı.Neden acaba?İhtişamının kaynağı nedir?Neden etkiler insanı bunca yüzyıldır?Aslında bu sorunun cevabı çok nettir bence:Kul olma bilincindeki insanların eseridir medeniyetimiz ve o medeniyetin eseridir Topkapı Sarayı.Bir örnek vereceğim sizlere. O zaman medeniyetimizi ve Topkapı Sarayı'nı etkileyici kılan en önemli unsuru fark etmiş olacağız.Bilenler, fark edenler sizlere selam olsun.Hepimiz biliyoruz ki Yavuz'un Mısır seferiyle Mukaddes Emanetler İstanbul'a getirilir.Neler yoktur neler bu emanetlerin içinde:Kainatın Efendisi'ne ait Hırka-i Şerif, mübarek ayak izleri Kadem-i Şerif, sancakların en şereflisi Liva-yı Saadet yani Sancak-ı Şerif, en güzel inciden daha güzel olan mübarek dişleri ve Sakal-ı Şerifler?Dahası var?Beytullah'a ait parçalar; anahtarlar, kilitler, kapı parçaları, oluklar, Hacer'ül Esved muhafazaları.Başka?Peygamber yârenleri Hz. Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali efendilerimize ait mübarek kılıçlar. Yine büyük sahabiler Halid bin Velid, Cafer-i Tayyar ve Zübeyr bin Avvam'a ait şanlı kılıçlar.Biricik Peygamberimizin silah torbası, Hz. Fatıma annemizin seccadesi, Hz. Veysel Karani'nin takkesi, Kabe örtüleri?Ve diğerleri?İşte bu aziz ve mübarek emanetler Topkapı Sarayı'nın Has Odası'nda yüzyıllardır misafir ediliyorlar. Bu aziz misafirlerin olduğu mekan ihtişam sahibi olmayacak da, göreni, hatta duyanı 'derinden etkilemeyecek de', neresi olacak, neresi etkileyecek?'Biz bunun ne kadar farkındayız' sorusunun cevabı pek iç açıcı değil ama eskiye doğru gidersek 'hassasiyet' kavramının mecraına nasıl oturduğunu rahatlıkla görebiliriz.Osmanlı döneminde Has Oda'nın tam kırk muhafızı varmış.Ama ne muhafız!Enderun'da yetişmiş ilim ve hâl ehli kırk seçme subay. Ramazan'ın ikinci haftasında bu Has Odalılar merasim hazırlığına başlarlarmış. Önce Mukaddes Emanetler büyük bir özenle Revan Köşkü'ne taşınırmış. Ve buraya dikkat edin lütfen; başta padişah olmak üzere devletin ileri gelenleri ellerinde süpürgeler, Has Oda'yı köşe bucak temizlerlermiş.Evet bizzat padişah riyasetinde temizlik. İlginç bir detay; bu temizlik esnasında çıkan tozlar asla orta yerlere atılmaz, bu iş için yapılmış özel bir kuyuya bırakılırmış.Mübarek emanetlerin üzerindeki tozu bile gözden sakınan hassasiyeti tanımlamak için lügatlerde kelime var mıdır acaba? Ramazanın onbeşi; Hırka-i Saadet'le buluşma günü...Bu işin öncüsü yine bizzat padişah. Altın sandığı elleriyle açan padişah Hırka-i Şerif'i yüzüne gözüne sürer, koklar, üç kere öper alnına koyar. Bu arada Tülbent Ağaları ellerindeki mendilleri mübarek hırkaya sürüp misafirlere dağıtırlar. Bu, misafirler için büyük bir şeref ve unutulmaz bir hatıradır.Efendim, tabii ki Has Oda'nın temizliği ve diğer merasimler kısacık bir yazı çerçevesine sığmaz. Maksadımız sadece kaybettiğimiz 'hassasiyetleri' hatırlatmaktı.Sanırım kaybettiğimiz çok şey var.Yani kazanmamız gerekenler?