Hava nasıl oralarda' Buralarda çok güzel

Cumartesi günü doğum yerim Sürmene'deydim. Sürmene'de öncelikle esnaf olmak üzere hemşehrilerimle tanıştım, görüştüm sohbet ettim.

Haberdar oldukları BTP'yi; projelerini, bir kere daha "vekil adayı" ağzından dinlediler.

Vekil adayı Recep Şahin'in ifadesiyle, şu ana kadar dolaştığım ilçelerin en iyisi Sürmene.

Sürmeneli, daha candan, daha gönülden bağlı BTP'ye.

Ne ola ki, bir kişi karşımıza geçip, zorluk çıkarmaya kalkışsa!

Hepsi bağrına bastı bizi, istisnasız hepsi.

Tabi başta hemşehrileri, sayın Genel Başkanımız Prof. Dr. Haydar Baş beyi, gönüllerinin en müstesna yerine oturttular.

İki ekip halinde dolaşıyoruz Trabzon'un ilçe ve beldelerini.

Bir ekip doğu tarafını dolaşırken, bir diğer ekip de batı tarafında insanları selamlıyor.

Tonya, Karadeniz fıkralarında çok özel üne sahip bir ilçemiz.

Aslında Temel fıkraları değil, Tonyalı fıkraları dinlenmeye değer, çünkü çoğu fıkra yaşanmış olaydır:

Camiye gitmiş Tonyalı, hoca fatihayı okumuş, ardından da "zamm-ı süre" olarak başlamış "etteheyyitü lillahi..." Tonyalı dayanamamış, namazın içinde seslenmiş: "Oku hoca, oku. Bakacağım otururken ne okuyacaksın?"

Mustafa Hilmi Yıldırım, Tonya'daymış geçen gün, "yahu" demiş, "Tonyalı şimdiye kadar niye gelmedun? Geçen geldi ha o, 'tinsuz imansuzlar' (Tonya yöresine has bir deyimdir bu). Söz verdum onlara, bu yaştan sonra sözümi nasıl yeyeyim? Sen erken gelseydun sana verurdum reyumi. Ama ben onlara verursam hanuma derum o da reyini size verur."

Eski seçim dönemlerinden kalma yaşanmış bir olay anlattı bana Hilmi Yıldırım: "Sağcı" Tonyalıyı memurluk imtihanına almışlar. İmtihan komisyonunda bir de CHP'li varmış. Konuyla ilgili olmayan bir soru sormuşlar Tonyalıya, sadece takılmak için; 'Gökten kaç kitap indi?', '104 kitap indi' demiş Tonyalı ve eklemiş; 'Ama 103 tanesi kalmış'. Peki diğerine ne oldu diye sorunca da şu cevabı vermiş: 'En son inen Kur'an-ı Kerim'i, Halk Partisi kaldırdı.

Bu bir nükte; ama bu milletin iman esaslarını törpüleyen, İslam'ı hatırlatacak her motifi kaldırmanın yoğun gayreti içinde olan Yaşar Nuri Öztürk, en son ezana taktı ve CHP'de karar kıldı. Daha önce de mevlide, ilahiye, türbeye, zikre, İslamî olan her şeye takmıştı zaten.

Takılmadık bir ezan kalmıştı.

Yarın hutbeye de takabilir.

Hatta ikamete bile takabilir.

Nasıl, herkesin kolunda saat var; "Ezana ne gerek var?" diyorsa, yarın da, ikamete ne gerek var?

Aynen "koğuş kalk" misali, müezzin "cemaat kalk!" diye versin komutu, Yaşar da yesin olgun armudu.

CHP'den istifa ettiğini söyleyince arkadaşlara "yanılıyorsunuz" dedim, elinde değil, istese de istifa edemez. Çünkü Rahip Moon müsaade ederse ancak istifa edebilir. Son iki yazım bu konudaydı, okumuşsunuzdur eminim.

Ne nasip,

Bu aziz milletin iki ana unsuru var; Madde ve mana. Esasında bir insanı oluşturan iki değerdir bunlar. İşte bu milletin iki ana unsurunu yok etmekle görevli iki "zat" aynı anda CHP'de birleşti.

Biri bu milletin emeğini, alın terini IMF denen tefeci kuruma peşkeş çekti. Diğeri de bu milletin maneviyatını yok etmeyi kendine görev seçti. İkisi de dışarının adamı sizin anlayacağınız.

CHP'yle ilgili hayli fıkra var yörede.

Burada yoğun çalışmanın yanında insanlar arasında 60 sene sonra bir Başbakana kavuşacak olmanın tarifi imkansız heyecanı da var. Hummalı bir çalışma var. Tabi bu yükselişten rahatsız olan "muson" rüzgarları da esmeye çalışıyor. Tabi dağdan aşmaya imkan bulursa.

"Allah hayırlısı ne ise onu nasip etsin" AKP'li arkadaşların son çare başvurduğu dua. Diyecek bir şey kalmayınca, savunacak fikir olmayınca son başvuru adresi bu; "Allah hayırlı hangisi ise onu nasip etsin"

Soruyorum:

Aynı duayı geçen seçimde de yapmamış mıydın?

Yaptım.

Ne oldu?

Bu koalisyon oluştu.

Dua tamam, ama seçmen olarak, yapmamız gereken başka şeyler de var.

Kimi seçeceğimizi çok tespit edeceğiz, sonra da dua edeceğiz. "Önce deveyi bağla, sonra tevekkül et" yani...